bugün

geçen günlerde medya görmüşsünüzdür. samsunun havza ilçesi yakınlarında PKKlı oldukları zannedilen iki kardeşten 16 yaşındaki Gökhan öldü, ağabeyi 18 yaşındaki Habip tesadüfen yaşıyor.

Jandarma dur ihtarı yapıldığını, sonra ateş açıldığını söylüyor. Hayatta kalan Gökhan ise dur ihtarının ateş açıldıktan sonra yapıldığını belirtiyor.

Bir an için Jandarma'nın açıklamasının doğru olduğunu kabul etsek bile ortada ağır bir suç var.

Dur ihtarı, şüpheli kişi ya da kişileri yakalamak için yapılıyor ve karşıdan ateş açılmadıysa emniyet güçlerinin silah kullanma yetkisi de bulunmuyor.

yani Şüpheli dur ihtarına rağmen kaçmaya devam etse bile silah kullanma yetkisi yok.
Emniyet güçlerinin silah kullanma yetkisi, ancak kendilerine yönelik silahlı açık bir tehdidin varlığı halinde geçerli ve bu açık tehdidin varlığı ise ancak karşı tarafın ateş açmasıyla mümkün olabiliyor.

Bu kim bilir kaçıncı örnek. Otomobilinin içinde vurulan mı ararsınız, yolda yürürken dur ihtarını duymadığı için vurulup, ölen mi?

Bunun bir türlü önlenemiyor olmasının tek bir nedeni var: Böyle hatalar işleyen emniyet görevlilerinin (asker, jandarma ya da polis fark etmiyor) önce amirleri, sonra da adli düzenimiz tarafından korunmaları.

Çoğu emniyet görevlisi böyle bir hata yaptığı halde ceza almadan yakasını kurtarabildiği için de bu konudaki eğitime özel bir önem verilmiyor.

Ve unutmayın ki bu yarın herkesin başına gelebilir!