bugün

allah hayatımızdan eksik etmesin şeklinde dua edebileceğimiz insanlardır.

bu hayat dediğimiz yolculuk, boktan bir yolculuk. inişleri ve çıkışları ile insanı yoran bir süreç.

bu yola bilinçli olarak adımımızı attığımız ilk günlerde kurmaya başlıyoruz hayallerimizi.

okuyacağımız okul, seçeceğimiz meslek, yaşayacağımız yer ve tabi ki tüm bunları beraber paylaşacağımız insan.

yıllar geçtikçe kurduğumuz hayaller değişiyor, hatta tek kişilk hayallerden iki kişilk hayallere geçiyoruz.

çok azımız hayallerimize ulaşırken pek çoğumuzun karşılaştığı hayal kırıklıkları oluyor. ve öyle dönemler yaşıyor ki insan artık hayal bile kurmuyor. hayata katı bir gerçeklikle bakıyor, hayallerinin yerini planlar alıyor. ulaşılabilir ama renksiz planlar. çalışarak ulaşabileceğimiz ama içimizde bir yerlerde asla istemediğimiz planlar.

işte böylesi zamanlarda, çevremizde birileri çıkıyor. bizi, bize inandırıyor. tekrar hayal kurabilme inancını ve neşesini aşılıyor. bir şekilde kaybettiğiniz içinizdeki o neşeyi, ümidi tekrar size veriyor.

bazen aileden biri, bazen bir dost, bazen özel biri, bazen de bir yabancı.

kim olduğu çok da önemli değil bunların, önemli olan böylesi insanların her daim hayatımızda olması ve bize yeniden şarkılar söyletebilmesi.
bir türlü ulaşılamayan, istenildiği gibi ses duyurulamayan, aynı zamanda içten atılamayan, vazgeçilemeyen insanlardır.
hayalleriyle mutlu olmaya çalışırken bakmışsınız hayallerinizden vazgeçemez olmuşsunuz.
tekerlekli sandalyedeki arkadaşını trene bindirmeye çalışırken geçirdiği kaza sonucu sol kolunu ve sol bacağını kaybeden, ama yaşama olan bağlılığından hiçbir şey kaybetmeyen şafak pavey'dir.
iyi ki var onlar. benden bir cacık olmaz dediğiniz bir anda bir telefon gelir ve her şey düzelir, inancınız artar ve hayalleriniz tekrar canlanır. onlar gerçekten iyi ki varlar. hızır gibi yetişirler ayrıca.