bugün

14 asırlık geleneğe dayalı hafızlık ve 1934 yılında kurulan summer institute of linguistics adlı organizasyonun karşılaştırmasıdır.
nitekim, hafızlık için verilen burslar olsun, açılan kurslar olsun, bize birşeyi çok iyi göstermiştir - günümüz dünyasında çok büyük bir öneme sahiptir hafız olmak. bundan mütevellit, arapçayı anlamayan birçok kişi, kuranı kerimi ezberleyip, sırf güzel okumak için yıllarını verirler. tabi olabilir, insanın kendi iradesi, amma velakin bunun yanısıra, bu kadar revaçta tutulmasından dolayı, olaya farklı bir boyut gelmiştir - değişik ülkelerde değişik resmi kurum ve kuruluşlar, hatta bakanlıklar yüklü miktarda bütçe ayırıp hafız yetiştirme ve düzgün kıraat eğitimi üzerine bir hayli mesai, enerji ve para sarfediyorlar. haliyle talep de artıyor, talepler artınca da daha fazla enerji vs. harcamak zorunda kalıyor bu kurumlar. yani bin yılı geçkin tarihe sahip bir gelenek için aşırı miktarda bütçe ayrılıyor (genelde müslüman-gayrimüslim gözetmeksizin hükümetlerin aldığı vergilerden).

bugün dünya üzerinde milyonlarca kuranı kerim sadece arapça olarak basılmış durumda, meal, tercüme vs. olmadan. bir de sadece kıraat ve sure ezberi üzerine bir eğitim de eklenince, kuranı bir defa bari anlayarak okumuş "kurana inanan" sayısı çok az oluyor.

ama kitab-ı mukaddes öyle değil - her ülkede, o ülkenin insanlarının anlayacağı dilde, hatta dillerde basılıp dağıtılıyor.
bunu iyice organize etmek için, bazı hrıstiyanlar bahsi geçen organizasyonu kurup, az bilinen dillerin istatistiğini tutup (konuşan insan sayısı, coğrafi dağılımı, değişik şive ve ağızları, klasifikasyonu vs.), dilleri detaylı inceleyip kitab-ı mukaddesi o dillere çevirme çalışmaları yapıyorlar. bugüne kadar en az 6909 dilin istatistiğini yapmış olan bu kurum, metodolojik çalışmalarıyla bilim dünyasına da muazzam bir katkı sağlamıştır.

yani kısaca:
müslüman dünyasında kuranın "hıfzedilip", yani korunup saklanması öyle bir şekilde gerçekleşmiştir ki, birçok müslümandan bile gizli kalmıştır anlamı, hatta "hıfzedicilerin" çoğu bile kurandaki anlamdan uzak kalmışlardır. bir nevi kendilerinden bile saklamışlardır bu anlamı. kadının regl olma bahsinin geçtiği ayetleri dinlerken ağlayıp kendinden geçmelerine bile sebep olmuştur - bu denli etkileyen kıraatin içindeki anlam onlar için saklı kalmıştır.
ama gelgelelim, hrıstiyan misyonerlerin faaliyetleri o denli dinamik bir statüdedir ki, son 80 yıl içinde çok büyük bir ilerleme kaydedip adını bile bilmediğimiz dillere kutsal saydıkları kitabı çevirmekle kalmayıp, bilim dünyasına da katkı sağlamışlardır.
günümüz türkiyesinde eğer dini bir otoriteye kuranla ilgili akla yatkın olmayan bir noktayı sorsanız, " biz arapçayı o kadar bilemesek de, belki de bu ayette kasıt, kelimenin filan sözlükteki sekizinci anlamının mastar eki alması yasak olan haline mastar eki eklersek,vs., çelişki kalmaz, hem zaten aslolan arapçası, türkçesini niye okuyon?" türü bazı açıklamalarla karşılaşmak oldukça muhtemeldir.

sil international alır.