bugün

gülen cemaatinin hükümete ergenekon dosyasını servis ettikten sonra uyguladığı taktiktir.

öncelikle gung ho ne demektir? cm/fm oynayanlar bilir, kaybedecek bir şeyi olmadan, büyük bir adanmışlıkla yapılan eylemdir.

12 eylül 1980 sonrası darbecilerin götünü yalayan, 28 şubat'ta deliğinden dışarı çıkmaya korkan bir cemaatin, son 1-1,5 yıldır tsk'ya karşı bu kadar fütursuzca saldırmasında uyguladığı taktiğin başka bir açıklaması yoktur.

cemaat ile hükümetin doğrudan doğruya müttefik olduğunu söylemek yanlış olur. ancak aralarında bir pakt, bir anlaşma olduğu muhakkaktır. bunu ikinci dünya savaşı'ndaki sscb-abd ittifakına benzetebiliriz. "unlikely allies" denilen bir durum söz konusudur.

bu zoraki ittifaka rağmen, ne hükümet cemaatin tamamen akp'yi kontrol altına almasını istemekte, ne de cemaat kendini tamamen akp ile özdeşleştirmek istemektedir. akp için cemaat masonların bile gıpta ettiği bağlantılarıyla iktidarını salamlaştırmakta kullanacağı bir araçtır. cemaat için ise akp uzun zamandır siyaset sahnesinde sahip olamadığı gücün vücuda gelmiş halidir. yeri gelir, birbirlerine bile düşebilirler. zira tayyip erdoğan'ın, fetullah gülen'e zaman zaman bazı ayar verme girişimleri olduğu birinci ağızdan duyulmuştur.

yanlız unutulmasın; burada asıl güçlü taraf cemaattir. çünkü hükümet ve akp elbet gidicidir. ama cemaat her zaman daim olacaktır.

ancak düşman aynı olunca, iki grup birlikte hareket etmektedir. hükümet elindeki siyasi gücü kullanmaktadır, ki elinde cumhuriyet tarihinde sayılı adama mevcut olmuş tek başına iktidar olma ve berbat bir muhalefet kombosu mevcuttur. elindeki bu muazzam siyasi güçle türkiye'yi kafasındaki kalıba sokmaya çalışmaktadır. amaç şeriat meriat değildir. paranoyaklığın lüzumu yok. zaten adamlar bu paranoyadan besleniyorlar. amaç tamamen sömürülmeye açık bir türkiye yaratmaktır. sömürülen türkiye'nin sesi çıkmasın diye, arada bir ağzına bir parmak bal çalınacak ve bunu çok büyük bir kazanç addedecektir. bu sürecin sonunda akp kadrolarının tamamı, amerika ve avrupa'dakilere benzer zengin aile hanedanlıklarına sahip olacaktır.

cemaatin ise amacı farklıdır. onların topyekun türkiye'nin kontrolünü istemektedirler. amaçlarının hardcore şeriat veya teokratik bir rejim getirmek olduğundan şüpheliyim ama totaliter bir iktidar kurmak istedikleri muhakkaktır. cemaatin organizasyonu içinde demokrasi olmadığı için, cemaatin yöneteceği bir ülkede demokrasi olması düşünülemez.

bu iki gücün yönettiği türkiye'de toprak bütünlüğü veya ulus devlet gibi kavramlara yer olmadığını belirtmeye gerek yok.

peki günümüze gelirsek, neler oluyor? hükümet elindeki siyasi güçle, elinden geldiğince saldırıyor. polis kendi elinde, yargıyı yavaş yavaş ele geçiriyor. tek hedef ordunun devlet politikalarındaki etkisini kırmak ve tsk'yı sıradan bir devlet kurumu haline getirmek. bir nevi intikam alınıyor. 28 şubat'ın intikamı. ama zaten 28 şubat değil miydi akp'yi ortaya çıkaran asıl şey. o dönemde orduyu alkışlayan beyinsizler şimdi ebelerinin amını görüyorlar.

cemaat ne yapıyor peki? onların elinde basın yayın organları var. akademisyenleri, hukukçuları, öğretmenleri, polisleri, doktorları, iş adamları ve sosyal hayatın her yerinden, her tabakasından binlerce takipçisi var. bu takipçileri, ellerindeki basın yayın organları yoluyla hükümetin politikalarının doğruluğuna inandırdıktan sonra, onları bu fikirleri her ortamda savunmaya yönlendiriyorlar. nereden mi biliyorum? akrabalarımdan kuzu gibi karaktere sahip adamlar ergenekon konusunda yapılan en ufak bir eleştiride ağızlarından köpükler saçarak konuşmaya başlıyorlar. bunlar bir kişi değil, iki kişi değil. onlarca adam gördüm.

cemaat, dönüşü olmayan bir yola girdiğinin farkında. ya hükümetle birlikte düşmana boyun eğdirecek, ya da düşman tarafından bir daha doğrulamamak üzere ezilecek. işte bu yüzden elinde ne varsa onunla saldırıyor. bunu yaparken de, hiç ağzından düşürmediği, kul hakkı, dürüstlük, ahlak, gıybet etmeme, iftira atmama gibi şeyleri sikine takmıyor.

son tahlilde; iki taraftan biri ayakta kalacak. ama o tarafın kim olacağını şimdiden söylemek çok güç.
halkın kaderine etki eden bu şeref mahrumu ergenekoncu tayfayı gülen cemaatiyle bağdaştırmak ne derece doğru olur bilmiyorum. Ama kesin olan bir şey var her en taktikle gidiyorlarsa işe yaradığı kesin.

(bkz: etö)

(bkz: ergenekon terör örgütü)
akepe iktidarı öncesinde uzun toplarla kontra arayan cemaatin yeni taktiğidir.
düşmanımın düşmanı benim dostumdur mallığına düşülmesidir, budur.