bugün

Hislerine kapılıp da bir saman çöpünü, yani fani bir güzeli kendine yakın bir dost olarak seçme. Çünkü ondaki sevgi ve yakınlık duygusu geçicidir. Sen kalıcı dostu ara.
Eğer Allah’tan başka senin gönül verdiklerinde vefa ve bağlılık olsaydı, senin en vefalı yakının olan annen ve babanın dostluğu nerede?
Eğer Hak’tan başka biri dayanmaya ve güvenmeye layık olsaydı, seni yetiştirenlere bağlılığın, dostluğun devam etmez miydi?
Senin süte memeye olan alışkanlığın kalmadı; mektepten nefret ederdin; o da geçti gitti.
O dostluk, o alışkanlık onların varlık duvarlarına akseden ışıktı.
O ışık güneşe döndü gitti.
Hak güneşinin ışığı her neye aksederse, her neye düşerse, ey yiğidim sen ona aşık olursun.
Böylece sevdiğin her varlıktaki güzellik Allah’tan geliyor. Sen her neye aşık olursan o şey ilahi sıfatlardan biri ile yaldızlanmış, nurlanmış.
Gönül verdiğin şeyin yaldızı aslına gidip de o şey çirkinleşince, bakırı meydana çıkınca, tabiatın ona doyar, ondan hoşlanmaz, onu boşlayıverir.
Sevgilinin seni büyüleyen o yaldızlı sıfatlarından, o yaldızlı güzelliğinden elini ayağını çek; bilgisizlik yüzünden sahte bir madeni altın sanıp da hoş deme.
Çünkü sahte şeylerdeki hoşluk, güzellik iğretidir. Görünüşte süslü püslüdür ama altında süssüzlük ve çirkinlik vardır.
Fani varlıklarda görülen güzellik, ilahi güzelliğin iğreti olarak onlara aksetmesinden ibarettir. Akseden o nur, günün birinde aslına geri dönecektir. Bu yüzden ey salik; iğreti güzelliklere bakma da, sen onun aslını, yani güzelliği vereni ara!
Güneşin duvara düşen nuru, yine güneşe gider. Sen duvara düşen nura değil de, o nuru düşürene, yani güneşe git. Sana layık olan da odur.
Madem ki oluktan su akmadı, yani güzellerden vefa görmedin; bundan sonra suyu sen göklerden elde et.

(Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s))