bugün
- bugün hangi kadın yazara ne diksem11
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması10
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması10
- anın görüntüsü22
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı17
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak28
- ali koç12
- jose mourinho21
- günahların takımı galatasaray13
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır9
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri9
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu21
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü18
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- zall beceremiyorsan bırak git15
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi17
- icardi19058
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması8
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması9
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması11
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- uludağ sözlük kapatılacak11
boktan bir durum.
bir keresinde bir bakkala girdim. adamlar beni ciddi ciddi geri zekâlı olduğuma ikna ettiler. bakkaldakilerle o kadar çok konuştuk ki... nereden girdiysek din, siyaset konuşmadığımız konu kalmadı. yalnız benim entelektüel birikimim cidden acınacak seviyedeydi. hayatımda gördüğüm en entelektüel bakkal burası olabilirdi gerçekten, bunu hiç beklemiyordum. aşırı ikna edici konuşuyordu hepsi. âdeta bir hukuk profesörü gibi diplomatik bir dille konuşuyorlardı. bir ara herifçioğlu o kadar karışık konuştu ki bi bok anlamadım. ben anlamadıkça beni ezdi de ezdi. "beyefendi anlatamıyorum galiba, şekillerle anlatayım isterseniz." falan dedi. adamın gözlerindeki sarsılmaz öz güveninden o kadar korktum ki bir an ben de geri zekâlı olduğuma inandım ve onun onayını almak için saçmaladım da saçmaladım. karşısında ıslak bir kedi gibi titredim. neredeyse bakkalda köşeye çömelip başımı iki elimin arasına alıp "ben geri zekâlı değilim:(( ben geri zekâlı değilim:((" diye tekrar edecektim. o an artık tek amacım muhtaç olduğum saygıyı kazanmak ve bir geri zekâlı olmadığımı ispat etmekti. aklıma ne gelirse söylüyordum. bildiğim her şeyi cümle içinde kullanmaya çalışıyordum. yusuf kaplan gibi gerekli gereksiz her cümlede ontolojik, epistemolojik, batı, avrupa, islam, medeniyet, tasavvur, seküler, pagan, hristiyanlık, laik, greko, latin, doğu, kapitalizm, zihin, post modernizm, protestanlık, sömürge gibi kelimeleri kullanıyordum. adam bu alakasız cümlelerimden sonra ümitsizce derin bir nefes aldı ve sesli biçimde verdi.
bir ara kendimi hunharca kıvanç överken buldum. konuyu ne ara buraya getirmiştim akıl alır gibi değildi ama "hunharca kıvanç övmek isteği" diye bi şey var arkadaşlar. "ama kıvanç kendini çok iyi yetiştirdi. helal olsun." falan dedim. herkes bi kafasını salladı, böyle "evet evet" falan dedi, onayladı.
oh be saçma da olsa bi konuda onaylanmıştım. sonuçta bu da bi şeydi. kıvanç övmek evrensel bir şey arkadaşlar, sıkıştığınız zaman yapın bunu, yüzde yüz çalışıyor.
bir keresinde bir bakkala girdim. adamlar beni ciddi ciddi geri zekâlı olduğuma ikna ettiler. bakkaldakilerle o kadar çok konuştuk ki... nereden girdiysek din, siyaset konuşmadığımız konu kalmadı. yalnız benim entelektüel birikimim cidden acınacak seviyedeydi. hayatımda gördüğüm en entelektüel bakkal burası olabilirdi gerçekten, bunu hiç beklemiyordum. aşırı ikna edici konuşuyordu hepsi. âdeta bir hukuk profesörü gibi diplomatik bir dille konuşuyorlardı. bir ara herifçioğlu o kadar karışık konuştu ki bi bok anlamadım. ben anlamadıkça beni ezdi de ezdi. "beyefendi anlatamıyorum galiba, şekillerle anlatayım isterseniz." falan dedi. adamın gözlerindeki sarsılmaz öz güveninden o kadar korktum ki bir an ben de geri zekâlı olduğuma inandım ve onun onayını almak için saçmaladım da saçmaladım. karşısında ıslak bir kedi gibi titredim. neredeyse bakkalda köşeye çömelip başımı iki elimin arasına alıp "ben geri zekâlı değilim:(( ben geri zekâlı değilim:((" diye tekrar edecektim. o an artık tek amacım muhtaç olduğum saygıyı kazanmak ve bir geri zekâlı olmadığımı ispat etmekti. aklıma ne gelirse söylüyordum. bildiğim her şeyi cümle içinde kullanmaya çalışıyordum. yusuf kaplan gibi gerekli gereksiz her cümlede ontolojik, epistemolojik, batı, avrupa, islam, medeniyet, tasavvur, seküler, pagan, hristiyanlık, laik, greko, latin, doğu, kapitalizm, zihin, post modernizm, protestanlık, sömürge gibi kelimeleri kullanıyordum. adam bu alakasız cümlelerimden sonra ümitsizce derin bir nefes aldı ve sesli biçimde verdi.
bir ara kendimi hunharca kıvanç överken buldum. konuyu ne ara buraya getirmiştim akıl alır gibi değildi ama "hunharca kıvanç övmek isteği" diye bi şey var arkadaşlar. "ama kıvanç kendini çok iyi yetiştirdi. helal olsun." falan dedim. herkes bi kafasını salladı, böyle "evet evet" falan dedi, onayladı.
oh be saçma da olsa bi konuda onaylanmıştım. sonuçta bu da bi şeydi. kıvanç övmek evrensel bir şey arkadaşlar, sıkıştığınız zaman yapın bunu, yüzde yüz çalışıyor.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar