bugün

baş parmağım baş parmağım
nerdesin, burdayım
nasılsın efendim, teşekkür ederim.
parmak kaç, parmak kaç.
Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi.
Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman
Sen tutar kendini incecik sevdirirdin
Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa..

Cemal Süreya
içimde bir acı fırtına kopar
bulutlarda şimşek çakar giderim
bitmeyen arzular yolumu kapar
çılgın bir sel gibi yıkar giderim
anlarım eşitten farkını farkın
yıllar süren ömrü biter merakın
keder uzak olur; mutluluk yakın
yorgun kafesimden çıkar giderim
o an, zaman durur, mekan silinir
sonsuzluğa doğru nefes alınır
ruhum bir damla su, göğe salınır
süzüle süzüle akar giderim
çile denizinin görünür dibi
alır beni yüreğimin sahibi
geceyi süsleyen yıldızlar gibi
ben de, bir meş'ale yakar giderim
birgün utku için, hicran yerine
dalmak için hülya bahçelerine
dostların ıslanmış çehrelerine
son defa, hasretle bakar giderim.

nurullah genç
Seni düşünürken ,
dökülüverir sözcükler yüreğimden,
Gözlerinin derinliklerindeyken,
Hapsolur ruhum senle bütünleşirken
Serseri gönlüm yanındayken,
Dipsiz bir uçurum gibi sesinle parlarken,
Her şey hallolur sen yanımdayken ,
Sadece sen ve sen hayatımın anlamıyken..
....
sen kum nedir bilmezsin
deniz görmedin ki!
yum gözlerini zamanı düşün,
deniz bir gözünde
kum bir gözündedir.

sen aşk nedir bilmezsin
beni sevmedin kiiii.
ağla, ağlayabildiğin kadar,
bütün güzellikler sende
aşk bendedir.
ü. yaşar oğuzcan
bir gece gökyüzünde yıldızlar çıkmış ki,
nasılda ışıl ışıl parlıyorlar,
nasılda mavi ve turuncu ahengini coşturuyorlar,
nasıl ki nasıl,
işte yıldızlar,
bir duygu selini böyle aksettiriyorlar.
görsel
Kendime

Bir gün kendim için bir şey yapacağım
O güne kadar yaptığım en anlamlı şey olacak
O gün çok bencil olacağım
En çok kendimi düşüneceğim
Hiç olmadığım kadar mutlu olacağım o gün
O gün güneş bir farklı batacak
Ay neşeyle doğacak
Bir gün kendim için bir şey yapacağım
Öleceğim.
Butun yasadigim asklar sana kavusmak icin vuslatti bildim...
Gec anladim askki amma sonra degerin bildim...
Sokup cikarasim geldi ask-i tahayyul idi gordum...
Simdi bunu sehrin bos sokaklarina haykirinca bildim...
Şimdi bence şiir,
Senin gülüşündür.
En güzel şiiri ruh halini yansıtan şiiri görmemizi sağlayacak hede.
Zulumdur dinlenen başlarsa eğilmiş
Gömleğin üzerine kadar çıkmış kalbteki kara leke
Dikilsen dağların ötesini tutar elin
Bir iki tank çer çöp olmuş gözüne perde
Petrol ya da banker sellerinde boğuluyorsun
Külçe külçe dolar ya da sefalet secden olacak yerde
O eski kadim iklim kimbilir nerde sürer
Perişan birkaç evde kimbilir veliler dilinde
Oturup konuşalım şunu. Bulsun kelimem kelimeni
Eğer uyku daha aziz esirlik daha ehven değilse
Bir deli akıl çırpınıyor aramızda
Rızık korkusu can korkusu baş mesele
Çıplan dünyadan çıplan ve gövdenden
O büyülü çiçekleri yol arın bir kere
Başını eğmiş zalimleri dinlersin
Dersin 'lokmam ellerinde'
Filistin bir sınav kağıdı
Her mü'min kulun önünde
De gerçeği yaz: Hakikat şehitliğe koşmaktır
De isyan çağır yolun açılır cennet köşelerine.
A. Cahit Zarihoğlu.
Bu gece dağ başları kadar yalnızım..

(bkz: Atilla ilhan)
Link: http://www.youtube.com/watch?v=R-X95mZqnv8

Edit: Şiir.

mutsuzluktan söz etmek istiyorum 
dikey ve yatay mutsuzluktan 
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun 
sevgim acıyor 

biz giz dolu bir şey yaşadık 
onlar da orada yaşadılar 
bir dağın çarpıklığını 
bir sevinç sanarak 

en başta mutsuzluk elbet 
kasaba meyhanesi gibi 
kahkahası gün ışığına vurup ta 
ötede beride yansımayan 
yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi 
öbürünün bir kadından aldığı verem 
bütün işhanlarının tarihçesi 
bütün söz vermelerin tarihçesi 
sevgim acıyor 

yazık sevgime diyor birisi 
güzel gözlü bir çocugun bile 
o kadar korunmuş bir yazı yoktu 
ne denmelidir bilemiyorum 
sevgim acıyor 
gemiler gene gelip gidiyor 
dağlar kararıp aydınlanacaklar 
ve o kadar 

tavrım bir şeyi bulup coşmaktır 
sonbahar geldi hüzün 
kış geldi kara hüzün 
ey en akıllı kişisi dünyanın 
bazen yaz ortasında gündüzün 
sevgim acıyor 
kimi sevsem 
kim beni sevse 

eylül toparlandı gitti işte 
ekim falan da gider bu gidişle 
tarihe gömülen koca koca atlar 
tarihe gömülür o kadar
https://m.youtube.com/watch?v=czqcAENGbKM

Eskisi kadar özlemiyorum seni, Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlar da..Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık. Biraz yorgunum. Biraz kırgın..... Biraz da kirletti sensizlik beni! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama "iyiyimler" yamaladım dilime. Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak, Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.. Gel diye beklemiyorum artık, Hatta istemiyorum gelmeni..Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum, Benim derdim yeter bana banane !!Alıştım mı yokluğuna ? Vaz mı geçiyorum varlığından ? Tedirginim aslında, Ya başkasını seversem ? inan o zaman seni hayatım boyunca AFFETMEM !!
yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini,
hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye.
biliyorsun, saymakla bitmez sevenler seni,
ama besbelli sen aşk duymuyorsun kimseye.
öldüren bir nefrettir yüreğindeki şeytan:
hiç umurunda değil kazsan kendi kuyunu,
çekinmezsin güzelim canevini yıkmaktan
onarmak olmalıyken asıl amacın onu.
sen tutum değiştir de cayayım düşüncemden,
yumuşak bir sevgi koy nefret yerine bir yol;
göründüğün gibi ol: cömert, sıcak, sevecen;
hiç değilse kendine yumuşak yürekli ol.

aşkım uğruna bir ‘sen’ daha yarat kendine:
güzellik onda veya sende yaşasın yine.

william shakespeare
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar

Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım

Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde

Bedri Rahmi Eyüboğlu.
ahmet hamdi tanpınar'dan bir dörtlük...
"birden gülümseyen yüzün
sabahların aynasında.
ve beni çıldırtan hüzün
iki bakış arasında."
Aşkın kazınırken gönlümün duvarlarına,
Susar oldun karşımda,
Geceye doğru vuran umutlarıma ,
Aklıma canıma kısaca hayatıma,
En güzel anılarım oldun göz yaşlarıma..
Şarkı söylüyormuşum
Sokaklarda,
Görmüşler.

Yere yere bakıyormuşum
Yürürken,
Duymuşlar.

Sonrasını Uydurmuşlar

özdemir asaf
Bugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde
Kadrini, kıymetini bilmediğim
Hayali ile bahtiyar olmadığım
Otuz yıl arayıp bulmadığım
Geleceklerden af diliyorum.
Ne zaman yandı elin
Ne zaman yaktı ellerini hatıram
Ne zaman bir yüzük gibi taktı hatiram
Bu gizli ve acı isareti, gelin.
an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür

şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür

an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür

son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür

görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür

Attila ilhan..
ben senin en çok sesini sevdim
buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
bana her zaman dost, her zaman sevgili

ben senin en çok ellerini sevdim
bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
nice güzellikler gördüm yeryüzünde
en güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

ben senin en çok gözlerini sevdim
kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

ben senin en çok gülüşünü sevdim
sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
unutturur bana birden acıları, güçlükleri
dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

ben senin en çok davranışlarını sevdim
güçsüze merhametini, zalime direnişini
haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
tüm çocuklara kanat geren anneliğini
nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini

ben senin en çok bana yansımanı sevdim
bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...

ümit yaşar oğuzcan
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.