bugün

osman özsoy'un köşe yazısıdır.
maksadım polemik ya da baymış fb türkiye kupası muhabbetine girmek değil. ama ilgi çekici bir yazı. trabzon'da da yaşanabilirdi.

Fenerbahçe'nin Türkiye Kupası finalinden başarı ile çıkacağını düşünerek kendi çapına göre büyük bir sermaye yatıran işportacı bir vatandaş maçtan sonra "mahvoldum ben" dedi. işte Fener'in yaktığı işportacının hazin hikayesi....
Sporun müthiş bir ekonomisi de var. Takımların yenmeleri yada yenilmeleri sadece kendi sportif başarıları açısından değil, aynı zamanda spor endüstrisi ve ona bağlı sektörler açısından da büyük önem taşıyor.

Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında spor adamı ihsan Kalkavan çarpıcı şeyler anlattı. Spor medyasının öncelikle Fenerbahçenin şampiyonluğunu arzu ettiğini, sonra sırasıyla G. Saray, Beşiktaş ve Trabzonsporun geldiğini söyledi. Fenerbahçenin medyaya olan tiraj getirisinin ve piyasalara olan ekonomik girdisinin hepsinden fazla olduğunu anlattı.

Sırf bu nedenle bile, Bursasporun şampiyonluk şansının oldukça düşük olduğunu, başta medya olmak üzere spor camiası açısından da öncelikli tercihin Fenerbahçe olduğunu anlattı. Hatta belki şaşıracaksınız dedi, diğer büyük takımlar da bu ekonomik döngü açısından nihayetinde F. Bahçenin şampiyonluğunu Bursaya tercih ederler dedi. Bu çarkın kendi içinde bir düzen oluşturduğunu ifade etti.

Nitekim bunun çarpıcı örneklerinden birine dün denk geldim.

Trabzonsporun Fenerbahçe'yi 3-1 mağlup etmesi ile sonuçlanan Ziraat Türkiye Kupası finalini izledikten hemen sonra evden çıktım ve istanbulun Altunizade semtinden Mecidiyeköye gitmek üzere metrobüse bindim. Kadıköy istikametinden gelen otobüsün en arkasına doğru ilerlediğimde hemen her boydan çok sayıda Fenerbahçe bayrağının bir yığınak halinde arkada istiflendiğini gördüm.

Bayrakların yanında ağlamaklı bir adam, onun yanında da oğlu olduğunu sandığım 10-12 yaşlarında bir çocuk vardı. Adama, hayrola, bu kadar çok bayrakla nereye böyle; dediğimde, mahvoldum ben; dedi. Neden ki? diye sorduğumda, bayrakları Fenerbahçeye güvenerek iadesiz aldığını, çok fazla para yatırdığını, şimdi hepsinin elinde kaldığını, maçın bitiminin ardından 15-20 dakikada tamamını satmayı hayal ederken, maçtan sonra kimsenin dönüp bakmadığını anlattı.

Ardından;Mesela sen Fenerli olsaydın alır mıydın, almazdın? dedi. Fenerliyim ama, doğrusu ben de almazdım. Evden buraya kadar elinde Fener bayrağı olan kimseyi görmedim. Şu an kim eline Fener bayrağını alıp taşıyabilir, pencerelerine asabilir ki... dedim. Öyle işte, baktım dönüp bakan yok, topladım çıktım yola dedi.

Bu arada diğer yolcular girdiler muhabbete... Fenere güvenilip de bu kadar bayrak alınır mı; diyen de oldu, perşembenin gelişi çarşambadan bellidir deyip, 27 yıldır kupayı alamayan Fenere güvenip bu kadar anlamsız yatırım yapmak akıl karı mı diyen de...

Yolcular konuştukça adamın üzüntüsü derinleşti. Derken biri;üzülme, 10 gün sonra Fener ligi şampiyon bitirirse hepsini o zaman satarsın; deyince, adam sevinecek mi acaba diye, bir umut birden döndüm baktım yüzüne. Fenerin teknik direktörü Daumun sahaya boş boş bakışı gibi, ölü gözlerle baktığını gördüm yine de etrafına... 10 gün sonrası için bile, bir umut emaresi yoktu yüzünde...

Bugünkü yazıyı yazmak için gecenin ilerleyen saatlerinde bilgisayar başına oturduğumda, onca konu varken yazılması gereken, önünde bir yığın Fener bayrağı, yanında en az kendisi kadar üzüntülü oğlu, mahzun duruşlu işportacının yüzü belirdi gözümün önünde... Sadece takımın itibarını değil, gariban bir işportacıyı da yaktın Fener; diye geçirdim içimden...

Sonra bir zamanların sıradışı siyasetçisi ve Liberal Demokrat Parti LDP Genel Başkanı Besim Tibukun sözleri geldi aklıma...

Besim Tibuk, ülkede işlerin rast gitmesi, moral değerlerin yüksek ve piyasaların istenilen kıvamda olması için, daha lig başlarken Feneri şampiyon ilan etmeli demişti.

Besim Tibuk bunları şaka mı söyledi, ciddi mi bilinmez ama, sporun Fenerbahçe ayağı hakikaten alem... Fenerbahçenin Türkiye Kupasını 27 yıldır alamaması ise, hakikaten bir şaka gibi...

Çok sayıda bayrak istifleyen işportacımız bu istatistiki bilgiden haberdar mıydı bilinmez ama, Cimbom ile olan karşılaşmaları dışında Fenerbahçenin oynadığı maçlarda skor konusunda emin olabilen bir Allah'ın kulu var mı?

Son olarak, haber olarak dikkatinizi çektiğini de düşündüğüm ilginç bir bilgiyi de aktaralım.

Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynanan Türkiye Kupası finalinden yaklaşık 15 gün önce sahada çekilen bir fotoğrafta, GAP Stadyumu'nun skorboardunda yapılan test çalışmaları sırasında 3-1 skoru yazılı olduğu objektiflere yansımış. Oynanan maçın ardından tabela yine aynı skoru gösterince, yetkililer hayretlerini gizleyememişler.

Fenerin makus kaderi, elektronik ekranlara, duvarlara bile kazınmış demek ki..

Başka ne söylenebilir ki...
güncel Önemli Başlıklar