bugün

Damar yolu açmalı ilk önce, yalnızlığını zerk etmeli içime.
papatyaları da uyutmalı tabi,
gerçi gözlerini kapamış bakmamışlardı bize..
farkında mısın biz de hiç bakmamıştık bize..
Hayat, bana bir insanın yokluğunu sevebilmeyi de öğretti.
sonra, başka şehirlerde uykuya dalıp
tüm gece boyu sevişmeden
sabah aynı yatakta uyanabilmeyi de..
değer verdiğim insanları hissetmeyi,
iğrenç bir kara kalem çalışmasında görmediğim bir insanı tanımayı.

Senin için evcil bir ev hayvanıydı midilli,
benim için dört tarafı denizlerle çevrili, beceriksizliğin yüzünden çadır kuramadığımız papatya tarlası.

Gece sanrıların,
kalk bana su getir dediğin
beykoz yeşili kara gözlerin,
Hafızam,
Tanımışlığımın eksik kalan parçaları,
o parçaları bekleyen az tanımışlığım.
burcu burcu kokan duş sonraların..
tıbbi bir atık gibi bırakılmalı
bir hastane önüne...

Hiç bir çocukla girdiğim diyalog seninle girdiğim çocukluğum kadar eğlenceli olmadı.