bugün

ilkokulda şahit olunan bir olaydır.

önce bir çember kurulur, sonra sınıftaki fakir çocuğun ayakkabısı çıkartılır. çemberin etrafındakiler ayakkabıyı birbirlerine atarlar, fakir çocuk da ayakkabının peşinden koşar. ardından duyarlı olanlar öğretmene şikayet eder, öğretmen de çemberdekiler kulaklarını kızartana kadar çeker.
orospu çocukluğudur, dediğim gibi çocukluktandır.*
o yaşlarda karakterin oturduğunu belli eden eylemdir.terbiye küçük yaşta verilir.şımarık çocuğun ne kendisine ne ailesine ne de topluma faydası vardır.
çok eğlenceli bir olaydır. mesela ben ne zaman bir fakir çocuk görsem hala zorla ayakkabısını çıkartır, umarsızca depik atıp sonra da kanalizasyon deliğiyle buluştururum. deli gibi ağlayan sefoyu ise en kral ayakkabıcıya götürür yepyeni pabuç çekerim altına. böyle de vicdanım vardır işte.
dramatik ve iç acıtan bir durumdur.
sınıf ayrımının küçük yaşlarda başladıgının en büyük kanıtıdır bu.
+ vuymayın ayakkabıma vuymayın!
- hahahahaha at la at bana at.
+ lütfen vuymayın, sadece bi tane vay.
- ahaha bi tanecik ayakkabısı varmış vurun la haha.
+ yapmayın noluy!

ah ah o yıllar.
beni adeta bir kelebek etkisi edasıyla geçmişe götüren başlıktır. bastırdığım, bilinçaltıma ittiğim bir olayı, yıllar sonra bana hatırlatmıştır. evet o iğrenç çemberde ben de vardım. tek ayak üstünde zıplayarak, ayakkabısını almaya çalışan çocuğun kıpkırmızı yüzü ve yırtık çorabı gözümün önüne geldi şu an. ne kadar da pislikmişim.
Zengin çocukların ilk sporu.
fakir çocuğun topu ile maç yapmak gibidir. hem çocuğun topunu kullanırsın, ayakkabısını kullanırsın ama kadroda ona yer vermezsin amk.