bugün

pantolonun cepleri delik idi. üstünde paspal sağı solu yamanmış elbiseler vardı. sağ omuzuna astığı siyah askı kayışında boya kutusunu taşıyordu. elleri kahverengi, siyah boyalarla boyanmıştı. biçare haliyle zor yürüdüğü yollarda yanından geçen adamlara "boyayalım abi boyayalım abiler" diyordu. az ileride bankların üstünde oturan bir çift gördü. bir an içi burkulur gibi oldu içinden, "bizim aşka ayıracak zamanımız mı var devam et eve ekmek götürmek gerek dedi" az ileride ayağında rugan ayakkabı olan post bıyıklı bir adam "evlat gel boya bakalım" diye seslendi. çocuğun adamın yanına giderken akşam evine götüreceği bir ekmeğin sevincini yaşadığı gözleri görülmeye değerdi.