bugün

Hiç düşündünüz mü? Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredatı yıllarca değişmiyor. Aynı sınıflara hep aynı konular farklı ciltli, farklı renkli kitaplarda okutuluyor.Böylece ezberci bir sistemle okutulan bir nesil yetişiyor. Çalışkan ve zeki diye nitelendirdiğimiz tüm dersleri pekiyi olan çocuklar aynı sıralardan sürekli aynı şeyleri bilerek geçiyorlar. Ve bu sistem en önemli nokta şu din derslerini yok etmek yada en aza indirmek. Baktığımız zaman en fazla din dersi saati 2'dir. Onda da genel olarak boş geçer ve din dersi bu sistem en geri planda neredeyse beden eğitimi dersiyle eşdeğerdir ve din dersi zayıf olanla dalga geçilir resim müzik gibi aynı kefeye konulur yani din dersi. Aynı zamanda din derslerini çoğu okulda gerçek din hocası değilde rasgele bir hoca girer. Bunun yanı sıra Türkçe,Edebiyat,inkılap,Tarih,Dil ve Anlatım,Sosyal Bilgiler,Hayat Bilgisi v. b dersler genel anlamda 1.sınıftan beri eğitim ve öğretim hayatı boyunca ana ve temel dersler arasında kabul edilmiştir.Peki neden??Hiç düşündünüz mü?Sebebi basit Atatürk.Bu derslerin içeriğine baktığımız zaman çocuklara 1. sınıftan beri Atatürk'ü iyi kalpli,kahraman,vatan sever,zeki v.b aklınıza gelemiyecek övgülerle anlatılmaktadır. Biz şimdi bu hale geldiysek bu eğitim sistemininde rolü büyüktür şüphesiz. Okul duvarlarındaki, sınıflarındaki Atatürk imzalı sözler,resimler her okulun bahçesindeki vazgeçilemeyen Atatürk büstü..
Kandillerde ve bazı dini bayramlarda ne zaman 5 - 10 dk ayırıp konuşma yapıldı şiir okundu Türkiye genelindeki okullarda imam Hatip hariç. Ama Atatürk öldü diye yaslar sirenler saygı duruşları v. b ne zaman Seyit onbaşı için yapıldı??Ne zaman Kutlu doğum haftası okullarda coşkuyla kutlandı.
Bazı okul duvarlarında da yazar tabelada Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı olarak... diye devam eder. Bu resmen halinden razı köleliktir.Neden derseniz ya hiç mi bir insanın ufacık dahi olsa yanlışı, kusuru olmaz. Ancak bu eğitim sistemine göre Atatürk kanatsız melek olarak gösterilmiş ve birçok tarihi yalan ve belgelerlede buna eşlik etmişlerdir. Mesela masonlar tarihte etkisi büyüktür Osmanlı devletinin son zamanlarında yıkım döneminde büyük rol oynamışlardır ancak bir kere bile ufacık yazı bile mason kelimesi bile hiçbir milli eğitimin yayınladığı tarih kitabında geçmemiştir.
Ve dikkat edin bakın milletimizi evlatlarımızı hep Atatürk'e özenmeli onu atası olarak görmeli diyerek yetiştiren sistem ne hikmetse Atatürk ve din konusu hakkında çok az bir kısım bazı kitaplarda yer almıştır. Atatürk çalışkandı ,doğruydu ,ileri görüşlüydü v.b sizde onun gibi olun verilen öğüt budur. Atatürk dindardı lafını hiçbir kitapta bulamazssınız.Eğer olsaydı eğer şimdi neslimiz böyle olmazdı.
Atatürkçülere gidip sorsanız Atatürk olmasa babamızın adını bilemezmişiz de şerefsizmişizde laf edersek bilmemne...Ben şimdi diyorum ki böle laflar diyen modern mini etekli,derin göğüs dekolteli ,modern insanlara..Esas eşarplı,çarşaflı kadınlara ,Sakallı cübbeli adamlara laf söylemek şerefsizliktir. Çünkü bu millet ne mini etekli kaşarlarla,nede kadın dönmesi adamlarla alındı.
Sizlere son sözüm şu kardeşlerim sorgulayın,araştırın size öğretilen ezberci sistemle yetinmeyin Ayşeden, Fatmadan yada Aliden, Veliden farkınız olsun. Siz 1 e giden herkes gibi 1. sınıfta sadece okuma yazma öğretiliyor diye sizde sadece bununla yetinmeyin. Umarım Anlatabilmişimdir.
(bkz: hele bi otur soluklan yeğenim)

anlatılana göre ezberci eğitim sistemimizin tek dayanağı kemalist kurallar veya öğretilermiş. oldukça uzun ama son derece yavan ve boş olan yazıdan anladığımız bu. peki şunu soralım o zaman: bu ezberci eğitim anlayışı ne zamandan beri var? ya da köy enstitüleri nedir bilir misin yiğen? kemalist değilim. otu boku kemalist zihniyete bağlayan sözüm ona dindarlardan hiç değilim. neymiş sosyal bilgiler dersinde tek anlatılan atatürk müş. öyle bişey yok canım benim. özel bir kolejde bir yıl boyunca sosyal bilgiler dersine girdim ve m. kemal ile ilgili olan sadece iki ünite var. inanmayanlar netten sosyal bilgiler dördüncü, beşinci ve altıncı sınıf kitaplarına gidip inceleyebilirler. bunu da geçtim dekolteli, mini etekle kadınlara laf söylemek kimin haddinedir? o insanların giyimine kuşamına, yaşam tarzına karışma hakkını sana kim veriyor? ha bunu söyleyince çarşaflı, türbanlı kadınlara karşı olduğumu da sanmasın kimse. tek şey söylerim bu konuda. insanların giyim kuşamından sanane, banane. o yüzden bırakın insanların dış görünüşleri veya düşünce yapılarıyla ilgilenmeyi. şunu unutmayalım; bir toplumda ne kadar farklı düşünce grubundan insan sesini duyurabiliyor, yaşam tarzına hoşgörü gösteriliyorsa
o toplum o kadar gelişmiş ve demokratiktir. insanlık kendisi gibi düşünmeyip, kendisi gibi giyinmeyenleri dışlamak değildir.

düzeltme: yazım hatası.