bugün

hiçbir kıza gönül koyacak hali kalmamış, bitkin, hayatın gerçeklerinin yüzüne acı acı vurduğu çirkin gençtir. bildiğiniz üzere esnaflar, genelde pideci, börekçi gibi abiler genç kardeşlerimizi 'yakışıklı' diye çağırırlar. gençken börekçi falan satın almaya giderken bana da böyle derlerdi. neyse efendim, düşünün işte! eli yüzü düzgün her insana yakışıklı diyen bu abilerin sizi o sıfata layık görmemesi ne demektir? bundan daha acı veren şey insana ne olabilir? hayatında hiç esnaftan yakışıklı kelimesini duymayan insanlar var mı? varsa ölsünler, gidin ölün.
muhtemelen sadece annesinin yakışıklım diye sevdiği talihsiz arkadaşımız. annede zaten kelimeyi evladına uygun bulduğundan değil, annelik hissiyatı gereği içinde baki ve baskın olan sevgisinin bir getirisi olarak sarfetmektedir. ama öyle gidip ayılıp bayılmalara, kafayı duvara vurmalara, ölmelere gerek yok yeğen. bir çıkış yolu var mıdır? elbette vardır.
görsellik seçeneği bulunmayan, herhangi bir irc platformunun felsefe odasına girip iki akustik cümle kurman, içi geçmiş 50-60 yaş grubunda seyreden felsefik teyzeler nazarında bırak yakışıklı olarak anılmayı seni gerekirse allame i cihan dahi yapar. cümlenin gidişatına göre artık. *