bugün

tespit-i doğru'nun daniskasıdır.

neden mi?

şimdi faşizm'in özü zorbalık mıdır? hem de alasıdır, bu mukaddes halkın hem aile içi yaşantısında, hem feodal aşiret yaşantısında, hem şehir hem ülke yaşantısında temel yaşam düsturu zorbalık mıdır? aynen öyle.

töre cinayetleri, aile içi şiddet, aile dışı şiddet, ağalık şiddeti, terör şiddeti daha bir çokları bu halkta mı? gayet tabi.

o halde faşizm daha ne ola ki?

ama işin ilginç yanı bu kardeşler hep sosyalizmden bahseder dururlar.

komik mi? hem de nasıl.
sadece kendisi nin yaşamasını isteyen iğrenç bir ırktır. arkadaşlar burada kürtler e lafımız yok sorun kürtler in adını kötüye çıkartan insalaradır.
faşizmler arasında nasıl bir araştırma sonucu bu yargıya varıldığı bilinmediğinden ve ortaya konmadığından ancak faşist bir bakış açısının karşıt faşizmini kötülediği tesbitini yapabiliriz. faşizmin kökenine gelince; faşizmin kökeninde zorbalık değil ezilmişlik vardır. ezilmeyen kişi faşist olmaz. ben ezilmedim ama faşistim diyen varsa bu ancak ergen psikolojisiyle veya sürü psikolojisiyle açıklanabilir. ama temeline bakarsan sürü psikolojisi de zorbalık karşısında ezilmişliğin sonucudur. yani insanlar zorba olduğundan faşist olmaz, zorbalık karşısında ezildiğinden veya ezildiğini düşündüğünden faşist olur. konuyla alakasız bir örnek vermek gerekirse feminizm bir faşizmdir. neresinde zorbalık var? zorbalık gördüğü erkeklere karşı birleşen bir sürü değil mi? aynen yırtıcı hayvanlara karşı birlikte davranarak kendini korumaya çalışan otcul hayvan sürüleri gibi.

ha birileri der ki "ben ezilmedim ama kendimi faşist hissediyorum". bunlar bana şöyle yaptılar o yüzden nefret ediyorum diyorsan demek ki bir yerde seni ezmişler. türklerin faşizmi osmanlının gerileme dönemine girmesiyle başlar. zenginken, herkese gücün yetecek, bir zorba gibi davranabilecek durumdayken kimse faşist olmadı. ancak osmanlının gerileme döneminde gittikçe fakirleşen, savaşlar, topraklar kaybeden insanlar faşistleşmeye başladılar. durumun suçlusunu diğer milletlerin nankörlüğü olarak görüp milliyetçilik yükselen değer oldu. 1.dünya savaşı ve ardından gelen kurtuluş savaşının dedelerimizin hayatına yansıttığı fakirlik, yoksulluk, yokluk, güçten düşmüş olmanın verdiği yılgınlık ve düşmanların çokluğu ülkemizde faşizmi artırdı. tabi bunu en yakınımızda yabancı gördüklerimize yansıttık ve onlarda yaşadıkları ezilmişlikle karşıt faşizmlerini yarattılar.

neyse lafı uzatmaya gerek yok. en kültürsüz, en ezilmiş toplumlar faşizmini doğurur. bunlarda zorbalaşıp başkalarında faşizm oluşturur. faşizm ile ilgili önemli bir nokta da sağ bir ideoloji olduğudur. yani yönetilenlere değil yönetenlere yandaştır.

aslında çoğu insanın farketmediği bir şeyi, antifaşist olduğum halde bir şeyi itiraf etmek zorundayım. faşizmler ülkeleri güçlendirip refaha kavuşturur. refaha kavuştuktan sonra faşizm zamanla yok olur. ama bu kez fakir ve cahil olan başka bir ülke veya halk faşizmini doğurup yükselir ve refaha ulaşır. dünya kuruldu kurulalı düzen bu. dünya tarihine bakarsanız büyük imparatorlukların her zaman en fakir ve gelişmemiş topluluklardan yükseldiğini görürsünüz. günümüze gelirsek amerika ve avrupa uzun süredir refah içinde yaşadılar. şimdi ise ortadoğudan, güney amerika'dan, uzakdoğudan büyük ve güçlü devletler çıkma zamanı.