bugün

iki budist rahip uzun meditasyon seansları sonrasında konuşmama ve temiz kalma yemini ederek uzun bir sınav yolculuğuna çıkarlar.
uzun bir süre yürüdükten sonra bir nehir kenarına ulaşırlar.
elbiselerini kuru tutmak için çıkarttıkları esnada nehir kenarına baştan çıkarıcı güzellikte bir bakire gelir.
kızın kafası yerde ve yüzünden düşen bin parçadır.
rahiplerden yaşlı olan kızın bu düşünceli haline daha fazla dayanamaz ve yeminini bozarak kıza neyi olduğunu sorar.
kız, karşıya geçmesi gerektiğini ama buna cesaret edemediğini, bu yüzden de burada kalacağı için çok üzgün olduğunu söyler.
yaşlı rahip kıza kendisini kucağında taşıyarak karşıya geçirebileceğini söyler.
bu arada genç olan ikinci rahip şaşkınlık içinde olup biteni izlemektedir.
sınavı veremeyeceğini ve yaşlı rahibin tecrübesine yenileceğine inanırken, daha neredeyse yolun başında rahibin yaptığı onu çok kızdırmıştır ama sesini de çıkaramaz çünkü yeminini bozmak istemiyordur.
yaşlı rahibin kollarına atlayan kız rahibe cilveler yapmaya başlar.
yaşlı rahip kızı kolları arasında sıkıca sararak ve nehiri geçerken kızla hayli cilveleşerek karşı kıyıya ulaşır.
genç rahip de peşlerinden karşıya geçer.
yaşlı rahiple kız çok samimi bir şekilde vedalaşırlar ve kız yoluna gider.
genç rahip kızın uzaklaşmasını hırs içinde izler ve kız gözden kaybolunca kendini daha fazla tutamaz.
yaşlı rahibe dönerek, nasıl olurda konuşmama yeminini bozarsın ve daha yolun başında bir kız için arınmış ruhunu kirletirsin der.
yaşlı rahip, yaptığının doğru olduğunu, yardıma ihtiyacı olan bir insana yardım ettiğini, o esnada da sınandığını ve sınavı başarıyla geçtiğini söyler.
genç rahip, kızı ruhunu kirleterek nehirde taşıdığını kabullenmesi gerektiğini söyler.
yaşlı rahip gayet kendinden emin ve bilgece bir tavır takınarak, ben kızı nehirden geçirdiğimi kabul ediyorum. ben nehiri geçer geçmez kızı kucağımdan indirdim ama sen o kızı hÂl kucağında taşıyorsun der.