bugün

çeşitli insan psikolojilerini tahlil etme imkanı sunan, yorum ve tespitler içeren izleme eylemi sonrası hissiyattır. yazarların gözüme çarpan beyanları üzerinden birşeyler

başlığı açan arkadaş takıntılı insanların küçük dünyalarındaki koşturmalarının kendisini hayattan koparttığını söylemiş, ama zaten uğraş sahibi insanların yaşadığı his o ki be kardeşim! sevdiği işi, meslek veya hobi olsun, yapan insanlar hayattan kopar ve ona odaklanır. sevdiği bir işle zaman geçirmekten mutlu olur. ortaya bir ürün, sonuç çıkartır hoşuna gider.

haklısın tabii sen belgeselciliği meslek olarak yapamaz aç kalırsın. tüccardan kimse için kıymeti olmayan, senin üzerine çalışacağın bir parça, eşya almaya kalkarsın fiyatı 3-5 liradan 10-15 liraya fırlatırlar. uğraşıp satmaya kalksan satılmaz, hediye etsen burun kıvrılır, zaten işçilik yapacak olsan gelen giden o işi senden fazla anlayıp kenarı köşesini eleştirir. lanet edersin yaptığın yapacağın işe. ama toplum olarak sonuca odaklı şekilde; para ve statüyü değil, hayatta mutlu anlar yaşamayı ve huzurlu olmayı yüceltebilmiş olsaydık; insanlar sınırlı kaynak olan para ve statü peşinde değil kendi mutlulukları peşinde koşar, çevremizdekiler bize yeterdi. karşımızdaki amacına ulaşmış insanın cebindeki paradan değil, yüzündeki gülümsemeden nasiplenme peşinde olurduk. gülümsemek parayla değil, ama bedava da olmuyor.. anladınız siz.

dolayısıyla malikane hatta kocaman adayı tek başına satın alan adamlara ulaşmak konusunda elimiz kolumuz bağlı. onlara öykünerek geçecek hayat, ancak sınırlarına ulaştığında bir gün sonlanabileceğini idrak edeceğimiz, pişmanlıklarla dolu olan bir yere niye gitmek zorunda olsun ki? neden sınırlı, kan kırmızısı sularda rekabete zorunlu olalım ki?

yine de hayatında küçük de olsa pencere açmaya çalışan, oradakiler gibi kendini zanaate veren kardeşlerime saygı ve sevgilerimi sunuyorum. çünkü o tahtadan yapacağı tek ürün hayatın ta kendisi aslında. aslında, politik gündemin göbeğinde olma, haberdar olma zorunluluğu tüketiyor bizi. etki alanımızın çok ama çok sınırlı olduğu konular neden sürekli gündemimizde olmak zorunda ki? işine gücüne bakıp, kendine biraz zaman ayırabilen, o zamanda da sevdiği bir işle meşgul olan insandan güzeli yok ki?! sabah işe çıkıp akşam eve döndüğünüz aralık ve sağlıklı bir uyku çekme süresini 24 saatten düştüğünde elinde 4 saat ve fazlası kalan insanlar ne kadar şanslılar farkındalar mı acaba?