bugün

(bkz: birey olarak özgür olmak)
üzerinde düşünülmesi gereken konudur. aceba gerçekten öyle mi?

hayattaki en büyük isteği basketbolcu olmak olan bir insan düşün. basketbolu çok sevdiğini düşün. ne yapar bu insan? antrenman yapar, güçlenmek için ağırlık kaldırır, zamanının çoğunu spor salonlarında geçirir, kalan zamanlarında maçlar izler. sonuç: profesyonel bir basketbolcu, mutluluk

şimdi aynı insana dışarıdan bakalım. basketbol diye bir şeyin hiç var olmadığı bir dünyadan gelen bir canlı olduğumuzu düşünelim. bu insanın sevdiğini söylediği şey tamamıyla onun özgürlüğünü kısıtlayamaktadır. haftanın çoğu günü saatlerce onu 4 duvar arasına hapsetmektedir. çıkıp eğlenmek gezmek tozmak varken fiziksel olarak acı çekmektedir. bir insan kendi kendine acı çektiriyor. sonuçta mutlu olacağını söylüyor ama özgür değil. bu sevdiğini söylediği şey o kadar özgürlük kısıtlayıcı ki yiyeceği yemeğe bile karışıyor. çok sevmene rağmen, istediğin kadar cips yemek yok.

basketbolu ya da basketbol sevgisini bilmeyen o canlı o insanın yaptıklarını nasıl onaylayabilir? akıl ve mantıkla nasıl açıklar bu insanın mutluluk için yaptıklarını? ve nasıl anlam verebilir o insanın sonuçta mutlu oluşuna?

dön bak kendine. hayatına bir bak. memnun musun? her şey olması gerektiği gibi mi? sağına soluna bakma. kendine bak. mutluluğun ne olduğuna bir bak? dibine kadar özgür olmak mı? sonra istedikleri her özgürlüğe sahip insanlara bak. mutlu mular? mutluluk orada mı? şimdi bir daha düşün insanların özgürlüklerini kısıtladığını düşündüğün şeyler neden var?
din, kimisine göre özgürlüktür, kimisine göre özgürlüğü kısıtlar. bu 2 kafa yapısının karşılıklı yorumları 2 tarafın da özgürlüğünü sorgulatır. zira özgürlük, boşluktur.
güncel Önemli Başlıklar