bugün

Büyük başbuğuyla aynı tuvallette hacetlenmenin verdiği gururdur.

yoğun miting temposundan mütevellit, sakaryadan fırata her yeri arşınlayan başbuğum bir mola yerinde avret ihtiyacını gidermek için duruyor. o sırada esadaş turizmin verdiği yarım saatlik molaya hasıl oluyoruz. Normalde boka para vermek adetim değildir ama bu kez cömertlik yapıyor, paralı umumhaneye yöneliyorum.
pisuvar dediğimiz bölmeye kamaşullahı dayayıp, elitliğimin keyfini çıkarıyorum. bu paralı tuvallette bir başka canım gir içine top koştur diyorum. oranın mahremiyet kokusunu bırakıp çıkmak istemiyorum.

tam o sırada devlet başkanım içeri giriyor. kurmaylarından biri başkanımın pantolunu sıyırıyor, diğeri içliğini çıkarıyor okkalı aletini hep bir elden kaldırıp, pisuvara doğru götürüyorlar. başkanım auvvv nidaları eşliğinde işerken, kurmaylarına dönüp çıkabilirsiniz diyor.
o an kelimeleri izah etmekte zorlanıyorum. ağzımdan sessizce '' selamın aleyküm '' çıkıyor. çatık kaşını kaldırıp güzel gözlerinin merfendini açıyor ve aleykümselam delikanlı diyor.
koyu bir sohbete dalıyoruz.
başkanım '' hdp nin olduğu yerde hiçbir şey yapılmaz receple sıçmaya gidilmez'' diyor. haklı sözlerini imtinayla dinliyorum. sağ elini cürretkarca, sol açıktan çıkarıp sallıyor. '' bizimle yürü türkiye '' diyor.
sizinleyiz başkanım diyorum elimi aletimden çekip gür ve hoyratça alkışlıyorum.
sohbetin en mukaddem yerinde telefonum çalıyor. zil sesimin şemmame olduğunu hatırladığım vakit, kıpkırmızı kesiliyorum. utana sıkıla açıyorum telefonu. sevgilim halidenur, otobüsün kalkacağını ve acele etmemi aksi taktirde siktir olup gideceğini söylüyor.
hiçbir kelamda bulunmuyor telefonu kapatıyorum. kalbim yerinden intihab edecekmişçesine çarpıyor.
çatık kaşlarını, üzerime deviren başkanım '' ocak dışısın '' deyip hiddetleniyor. aletini üzerime doğru sallayıp '' bu vatanı bölmeye gücünüz yetmeyecek '' diyor. aman başkanım üzerime hacetleniyorsunuz diyorum. buna rağmen gür sesiyle bağırmaya, nasırlı elleriyle bıyıklarımı tokatlamaya devam ediyor.

tüm kurmayları bordo bereliler eşliğinde umumhaneye teşrif ediyorlar. tuvalet fayanslarını yalatıp, ağzımı yüzümü paspas ediyorlar.
başkan gidiyor esadaş gidiyor. cebimde ki son meteliği, tuvalete verip otostop çekmeye yelteniyorum... kamyon arkalarında ruhumu pazarlıyorum.
(bkz: dursun Özbek ile pisuvar sohbetleri)
tuvaletin başına, devlet gelecek. sloganını hatırlatacak senaryodur.
(bkz: tuvalet)