bugün

bir rte beyanı. abdullah gül'ün "demokrasi sandıktan ibaret değildir" sözüne tepki olarak söylenmiş cümle. http://www.radikal.com.tr...mokrasi_sandiktir-1136161

başbakanı eleştirenlerin en çok haklı oldukları nokta da budur aslında. kaldı ki zaten abdullah gül de aynı şeyi işaret etmektedir. bilgisizlikten mi, yoksa gücün verdiği aşırı hırstan mıdır bilinmez; ancak sayın başbakan bu açıklamasıyla modern demokrasinin gerekliliklerinden ne kadar uzakta kaldığını da göstermiş oldu. politikaya giriş derslerinde, demokrasi ünitesi işlenirken tartıştığımız ilk mevzulardan birisiydi bu.

demokrasiyi seçimlerden ibaret görmek, demokrasiyi sadece bir görünüm olarak benimsemek demektir. çünkü demokratik olmayan ülkelerde de seçimler yapılır ve yüzde 99-100 gibi oldukça imkansız görünen oy oranlarıyla işbaşına gelir bazı diktatörler. peki bu demokrasi midir? elbette hayır.
demokrasi, halkın yönetimidir. halktan ve onun iradesinden daha güçlü makamlar, mevkiler ve kişiler demokrasiye kalıcı zararlar verir. çünkü ülkeyi halk yönetecekse eğer, en güçlü olanın da halk olması gerekir. peki bunu sandıkla sınırlamak doğru mudur? bunun şöyle sakıncaları vardır:

birincisi, seçimler yalnızca belli dönemlerde yapılır. bizde 5 senede bir mesela. seçimlerde halk, yalnızca temsilcilerini seçer. bu, onların yaptıkları her işi destekledikleri anlamına gelmez. örneğin, halkın oyunu alan bir iktidar, halkın yüzde 90ının karşı olduğu ya da ilgilenmediği kararlara da imza atabilir. vekil maaşlarının yükseltilmesi buna güzel bir örnektir. dolayısıyla seçimlerde alınan oy oranları, hiç bir zaman hükümetin politikalarına olan desteği tam anlamıyla ifade etmez.

ikincisi, böyle bir durum, azınlığın diktasına yol açabilir. bunun da en güzel örneklerinden birisi adolf hitlerdir. her ne kadar halkın büyük bir bölümünün desteğini alamamış olsa da, naziler iktidarı ele geçirecek desteği yakaladılar ve hemen akabinde ülkeyi tarihin en büyük facialarına sürükleyen kararları uygulamaya geçirdiler. çoğunluk, azınlığın seçtiği bir iktidar tarafından susturuldu ve sindirildi. buna demokrasi denilebilir mi? elbette hayır.

üçüncüsü, böyle bir anlayış modern demokrasinin olmazsa olmazı diyebileceğimiz pek çok araçların devreden çıkarılmasına ve demokrasinin açık bir şekilde tiranlığa dönüşmesine sebep olur. noam chomsky durduk yere demokrasiyi, diktatörler için büyük bir fırsat olarak nitelendirmemiştir. bir iktidar ne kadar seçimle ve demokratik yollarla işbaşına gelirse gelsin; o ülkede demokrasiden söz edebilmek için her zaman bağımsız ve özgür medyaya, güçlü bir takım sivil toplum derneklerine ihtiyaç vardır. bunların dışında, ordu ve polisin de demokrasiyi sınırlandırmaması şarttır. aksi halde demokrasi sadece lafta kalır.

bu konudaki temel yanılgı, seçimlere duyulan sonsuz güvendir. seçimler demokrasinin olmazsa olmazıdır. fakat tek başına demokrasiyi getiremez. çünkü insanların, bir lideri kendi iradeleriyle seçebilmeleri için öncelikle o lider hakkında mümkün olduğunca tarafsız ve güvenilir bilgi edinebilmelidir. eğer ki insanlar hükümetin bütün faaliyetlerini, hükümetin kontrolündeki yayın organlarından takip ederse, o konu hakkında muhalif fikirlere yer verilmezse o kişinin tercihi hür iradeyle alınmış, sağlıklı bir tercih olmayacaktır elbette. ayrıca seçim dönemleri haricinde, belirli konularda halkın iradesine ters düşebilecek, ya da belli bir kesimi haksız yere mağdur edebilecek kararlar alındığında halk, hükümetin tutumunu eleştirebilir, protesto edebilir ve hatta hükümeti tutumunu değiştirmeye ya da istifa etmeye zorlayabilir. elbetteki bu eylemlerin haklılığı, ya da meşruiyeti durumdan duruma değişir. fakat bu eylemler ve protestolar demokrasinin bir parçasıdır.

işte gelinen nokta bize göstermektedir ki, türkiyede demokrasi algısı oldukça zayıftır. ancak bu algının zayıflığını sırf akp iktidarına yüklemek büyük bir haksızlık olur. unutmamak gerekir ki, atatürkçü geçinen bir azınlık da; uzunca bir müddet demokrasiyi hiçe sayarak "bizim dediğimiz olur" demişti. büyük bir çoğunluğun, laiklik bahane edilerek, hayatlarına karışılmış, üniversitelerde başörtüsü yasağı konulmuş ve insanların din ve vicdan özgürlüğüne kısıtlamalar getirilmişti. eğer biraz empati kurarsanız göreceksiniz ki, türkiyede demokrasi herkesin ihtiyacı olan şey ve maalesef çoğunluğumuzun hakkında çok az şey bildiği bir yönetim şekli.

edit:imla