bugün

manisanın talihsiz bir ilçesinde, yaz gecelerinde bile kazak giymeyi gerektiren bir mecburiyet şehrinde, mecburi fiillerin saymakla bitmeyeceği bir durumdur. yağmurun salakça devam ettiği gecelerde hele.

aç bir öğrenciyi oynarsınız bu ilçenin sahteleşmiş sahnesinde, yapmacık çakma konverse kızlarından birini tavlayamamanın hüznü, anlatılan sevişme hikayelerinden birinde olmamanın kahredici noksanlığı vurur beyne öğrenciliğin ilk yıllarında. sonra artık yalama olmuşsunuzdur fakülte kantininde 4 yıldır aynı naylon bardaktan çay içerek. aynı mekanda, aynı yere bakarak sigara içerken hep aynı kızı düşünmek farklıdır tabi.

bu gariban ilçede gariban öğrencilerle geçirilmiş yıllara, yine gariban şarabıyla, amele votkasıyla sokranırsınız amiyane tabiriyle. yağmur sesinin çişinizi getirdiğini düşünüp ağız dolusu okkalı bir avrat sövümüyle bitirip yazıyı, diğer birayı açmadan önce işemeyi düşünürsünüz.

demircide yalnız olmak her hangi bir şehirde yalnız olmakla eşdeğerdir belkide. fakat diğer şehirlerde yalnız olmayıp, sadece demircide yalnız olmak, bu satırlara sebeptir.