bugün
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı75
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı9
- anın görüntüsü32
- ya tarkan da ölürse9
- b'u r c u12
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur16
- metin arolat31
- klarnet calan sarapci koala 69
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- ctrlx9
- neden sürekli kabız oluyorum14
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri10
- narin güran17
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın12
- bel çevreniz kaç cm12
- bimde çalışanda akıl var mı13
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- siber güvenlik başkanlığı9
- sudekiray12
- sağ yan ağrıması8
- menuet13
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
- sahilde eğlenen suriyeli genç erkek kardeşlerimiz14
- sözlükte tek destekçimin true olması8
- kuresel ikinma'nın ne biçim yetkili olması11
- çekrekliğe bi vursak yüzde 75i boşa gider10
- türk sevmeyip afgan ve suriyeli seven yazarlar17
- bana aşık yazarlar15
- kuresel ikinma'ya yetkili diyen zavallılar10
- gocu silik yesin kampanyası15
- doritoslu çiğ köfte16
- menuet'in çok gergin ve sinirli olması9
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna9
- gocu isimli küfürbazın çaylak olması10
- eve çağıran erko21
- umut halil icardi9
- türkiyede neden herşey pahalı8
- bir kadın sizi takip etmeden storynize bakıyorsa12
"(Allah) insanı kiremit gibi pişmiş çamurdan yarattı. Cinni de hâlis ateşten yarattı." (Rahman, 55/ 14-15)
Buradaki "hâlis ateş", zihne yaklaştırma esprisi olarak zikredilmiştir. Bu itibarla da o, radyasyonların terkibi veya bir iyon çorbası olabileceği gibi, anti madde veya partiküllerden meydana gelen bir bulamaç da olabilir... olabilir ama bunlardan her hangi biri olduğuna dair hüküm vermemiz mümkün değildir. Zira biz, "mâric" ve "nâr"ın ne olduğunu kesin olarak bilemiyoruz ki böyle bir hükme varabilelim. Ancak şurası da bir gerçektir ki, melekler nasıl nurdan yaratılmış ve istediklerinde temessül edip görülebilmektedirler; aynen öyle de cin taifesi de "nâr"dan yaratılmış ve temessül edip görülebilmektedirler.
Bu konuda başka bir ayette de şöyle buyurulmaktadır: "Andolsun biz, insanı pişmemiş çamurdan, değişmiş cıvık balçıktan yarattık. Cinne gelince onu da (insandan) daha önce, nüfuz eden kavurucu ateşten yarattık." (Hicr, 15/26-27)
insan, mahiyeti itibariyle bir protein çorbasından; cin de "nârı semûm" dan yaratılmıştır. "Nârı semûm", "vücudun bütün gözeneklerine giren ateş" manasına geldiği gibi "zehirleyen ateş" manasına da gelir. Ancak bizim için böyle bir ateşin keyfiyeti meçhuldür! Meçhuldür; zira bugün için mevcut laboratuvarlarımız böyle bir ateşi tahlile yeterli değildir.
Cinler de aynen insanlar gibi kulluk için yaratılmışlardır. Nitekim bir ayet-i kerimede Allahu Teâlâ: "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyât, 51/56) buyurmaktadır. "Cin" kelimesinin "ins"den önce zikredilmesi de cinlerin, insanlardan önce yaratıldığına dair bir işaret olabilir. Onlarda da 'marifet-i ilahi' şuuru vardır. Zira kulluk ancak böyle bir şuurla olur.
Yukarıda da görüldüğü gibi bu ve benzeri ayetler, cin ile insanı beraber ele almaktadır. Evet, cinler de aynen insanlar gibi Allah'a muhatab olan iradeli varlıklardır. Onlara da emir ve nehiyleri ihtiva eden ilahi mesajlar gelmiştir. Dolayısıyla onlar da bu mesajlara karşı mes'ul ve mükelleftirler.. onlar da yaptıkları iyi şeylerin mükafatını ve işledikleri kötülüklerin cezasını görme müjde ve tehdidi altındadırlar.
Cinler görülmeyen varlıklardır. Bizim, asıl mahiyet ve hüviyetleriyle onları görmemiz imkansızdır. Bizler tarafından görülen, onların temessül etmiş şekilleridir. Zaten yukarıda da izah ettiğimiz gibi "cin" kelimesinin kökünde mana olarak bir kapalılık vardır. Dolayısıyla cinler gözle görülemeyen latif yapılı varlıklardır. Bu husus, cinden, şeytandan bahsedilen bir ayette şöyle anlatılmaktadır: "Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler." (A'raf, 7/27)
Bu hakikatten dolayıdır ki cin taifesi ve şeytanlar, bizim onları göremediğimiz noktalardan bizi görürler. Hiç beklemediğimiz yerden, hiç beklemediğimiz anda ve hiç ihtimal vermediğimiz oyunlarla karşımıza çıkar ve zehirli oklarını sinelerimize saplarlar. Bazen onların bir bakışı batırır bizi; bazen bir lokma, bir söz, bir işaret ve bir başka pozisyon. Bir "dane"de yıkılıp giden nice selvi boylar, nice Herkül endamlar vardır. Onun için insan, daima ihtiyatlı davranmalı ve tetikte olmalıdır. Zira şeytan, insanın içine girip her zaman onu avlamak için hep tarassut halinde ve fırsat kollamaktadır.
Ayrıca, cinlerin temessülünü de anlatan pek çok ayet ve hadis-i şerif vardır.. ve bunların temessül keyfiyetleri de çeşit çeşittir. Bazen bir insan, bazen da herhangi bir hayvan şeklinde görülebilirler.
Bazı müfessirler, zikrettiğimiz ayete dayanarak cinlerin asla gürülemeyeceğini söylerlerse de cinler yapıları latif olmaları sebebiyle tıpkı melekler gibi temessül edebilirler. Bu açıdan cinlerin asli hüviyetlerini olmasa bile, temessül etmiş hallerini her zaman görmemiz mümkün ve de vâkidir.
Buradaki "hâlis ateş", zihne yaklaştırma esprisi olarak zikredilmiştir. Bu itibarla da o, radyasyonların terkibi veya bir iyon çorbası olabileceği gibi, anti madde veya partiküllerden meydana gelen bir bulamaç da olabilir... olabilir ama bunlardan her hangi biri olduğuna dair hüküm vermemiz mümkün değildir. Zira biz, "mâric" ve "nâr"ın ne olduğunu kesin olarak bilemiyoruz ki böyle bir hükme varabilelim. Ancak şurası da bir gerçektir ki, melekler nasıl nurdan yaratılmış ve istediklerinde temessül edip görülebilmektedirler; aynen öyle de cin taifesi de "nâr"dan yaratılmış ve temessül edip görülebilmektedirler.
Bu konuda başka bir ayette de şöyle buyurulmaktadır: "Andolsun biz, insanı pişmemiş çamurdan, değişmiş cıvık balçıktan yarattık. Cinne gelince onu da (insandan) daha önce, nüfuz eden kavurucu ateşten yarattık." (Hicr, 15/26-27)
insan, mahiyeti itibariyle bir protein çorbasından; cin de "nârı semûm" dan yaratılmıştır. "Nârı semûm", "vücudun bütün gözeneklerine giren ateş" manasına geldiği gibi "zehirleyen ateş" manasına da gelir. Ancak bizim için böyle bir ateşin keyfiyeti meçhuldür! Meçhuldür; zira bugün için mevcut laboratuvarlarımız böyle bir ateşi tahlile yeterli değildir.
Cinler de aynen insanlar gibi kulluk için yaratılmışlardır. Nitekim bir ayet-i kerimede Allahu Teâlâ: "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyât, 51/56) buyurmaktadır. "Cin" kelimesinin "ins"den önce zikredilmesi de cinlerin, insanlardan önce yaratıldığına dair bir işaret olabilir. Onlarda da 'marifet-i ilahi' şuuru vardır. Zira kulluk ancak böyle bir şuurla olur.
Yukarıda da görüldüğü gibi bu ve benzeri ayetler, cin ile insanı beraber ele almaktadır. Evet, cinler de aynen insanlar gibi Allah'a muhatab olan iradeli varlıklardır. Onlara da emir ve nehiyleri ihtiva eden ilahi mesajlar gelmiştir. Dolayısıyla onlar da bu mesajlara karşı mes'ul ve mükelleftirler.. onlar da yaptıkları iyi şeylerin mükafatını ve işledikleri kötülüklerin cezasını görme müjde ve tehdidi altındadırlar.
Cinler görülmeyen varlıklardır. Bizim, asıl mahiyet ve hüviyetleriyle onları görmemiz imkansızdır. Bizler tarafından görülen, onların temessül etmiş şekilleridir. Zaten yukarıda da izah ettiğimiz gibi "cin" kelimesinin kökünde mana olarak bir kapalılık vardır. Dolayısıyla cinler gözle görülemeyen latif yapılı varlıklardır. Bu husus, cinden, şeytandan bahsedilen bir ayette şöyle anlatılmaktadır: "Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler." (A'raf, 7/27)
Bu hakikatten dolayıdır ki cin taifesi ve şeytanlar, bizim onları göremediğimiz noktalardan bizi görürler. Hiç beklemediğimiz yerden, hiç beklemediğimiz anda ve hiç ihtimal vermediğimiz oyunlarla karşımıza çıkar ve zehirli oklarını sinelerimize saplarlar. Bazen onların bir bakışı batırır bizi; bazen bir lokma, bir söz, bir işaret ve bir başka pozisyon. Bir "dane"de yıkılıp giden nice selvi boylar, nice Herkül endamlar vardır. Onun için insan, daima ihtiyatlı davranmalı ve tetikte olmalıdır. Zira şeytan, insanın içine girip her zaman onu avlamak için hep tarassut halinde ve fırsat kollamaktadır.
Ayrıca, cinlerin temessülünü de anlatan pek çok ayet ve hadis-i şerif vardır.. ve bunların temessül keyfiyetleri de çeşit çeşittir. Bazen bir insan, bazen da herhangi bir hayvan şeklinde görülebilirler.
Bazı müfessirler, zikrettiğimiz ayete dayanarak cinlerin asla gürülemeyeceğini söylerlerse de cinler yapıları latif olmaları sebebiyle tıpkı melekler gibi temessül edebilirler. Bu açıdan cinlerin asli hüviyetlerini olmasa bile, temessül etmiş hallerini her zaman görmemiz mümkün ve de vâkidir.
güncel Önemli Başlıklar