bugün

Malatya'nın Doğanşehir ilçesinden..
Mahkemede doğruyu ve gerçeği olduğu gibi söylemenin bedelini canı ile ödemiştir.
Hakikatte bu tür vakalar hep bahanedir. Asıl olan, mudlak olan zahiri görüntülerin hep vasıta olduğudur...
Hakim soruyor:
- Ne diye öldürdün, niçin öldürdün?
- Arkadaşlarımı vurmuşlardı Sıra bendeydi. Ben vurmasam günün birinde onlar beni vuracaktı, sizleri vuracaktı, Türk milletini bedbaht kılacaktılar..
Karar: Samimi itiraflarından ötürü idam.
Şurası hiç unutulmamalıdır ki, Cengiz'in son günleri ve son günü doğuran mazisi üç aşağı beş yukarı diğer şehitlerle benzerlik arzeder.
Onun son günleri, iç alemi, sehpa dünyası hakkında müşahhas materyal ne yazık ki elimizde yok.
Ancak onunla yatmış arkadaşlarının beyanları, onun bir kahramanlık portresi çizdiği yönündedir.
Cezaevi personelinin onun için söylediği şudur:
- Bizce şehiddir o. Şehidlik mertebesine ermemiş birinin kârı değildir sevinerek ve koşarak ilmiği boynuna geçirmek...
Herkesi günlerce ağlattı. Yemekten sonra ölüm öyle korkulacak bir hadise olmaktan çıktı.
Gözümüz korkmadı ölümden. Bu dünya hayatı ile ahiret yurdu arasında incecik bir sınırdır ölüm. iş ki o sınırı azimle, sabırla ve cesaretle geçmektir.
Bu imtihanda başarılı oldu. Yüksek bir anlayış gösterdi. Allah rahmet eylesin. (Amin)