bugün

sivas'ta küçük yaşta ailesinin geçimini üstlenmek zorunda kalmış, gani gönüllü, tatlı dilli, cin gibi bir çocuktu, şimdilerde delikanlı olmuştur.

ahmet, her işi yapmakla beraber en çok simit tepsisi ve boyacı sandığı ile kendini gösterir, bir yerde ekmek kapısı gördü mü anında meslek değiştirir, ne yapar eder ailesine bakardı. ben tanıdığımda henüz okul çağındaydı.

hatıralar:

1. en güzel simit
ahmet: ooooo nevai abi, nerdesin yahu, sabahtan beri en güzel simitimi sana ayırdım, kaç kişi istedi vermedim valla. buyur abi simitin.

nevai: vay allah razı olsun ahmedim. ben de açlıktan ölecektim nerdeyse...

saat akşamın yedisidir. sabah 6'dan beri tepside gezen, almazsam ahmet'in zarar hanesine yazılacak simit aslında benim için ayrılmamıştır. ama gel de alma bu güzel yürekli çocuktan o simidi...

2. 100 dolar
ahmet: yav nevai abi sen bilirsin, gavurca 100 nasıl deniyor?
nevai: hayırdır ahmet? ingilizceye mi merak saldın?
ahmet: yok abi, ecnebiler gelmiş arabayla, iki teneke su döktüm yıkadım. gelince fiyatı söyleyeceğim, 100 dolar demeyi bilmiyorum da...
nevai: ahmet 100 dolar çok değil mi?
ahmet: abi 99 desem, 1 dolar para üstüm yok. hakları geçmesin adamların! hem gavurda para çok be abi, ben evden çarşıya yürüyerek geliyorum, adam dünyanın te neresinden mercedesle gelmiş.

ahmet, turistlerden gönüllerinden ne koparsa almaya razı edilmiş, ne verirlerse versinler hakkını helal etmeye de kendiliğinden razı olmuştur.

3. cehennemin dibi
ahmet: kümbeeeeet! şirinevleeeeeer! cehennemin dibiiiiiiiiiiii!kümbeeeeet! şirinevleeeeeer! cehennemin dibiiiiiiiiiiii!

nevai: ahmedim sana zahmet şurdan ikimizin parasını uzatsana.

ahmet, şifreli bir kanalda verilen eski zaman avupa maçlarından birinin çıkışında, soğuk bir kış günü satamadığı simitlerle evine dönecektir. saat gece yarısı 12... yürüse soğuktan donar, minibüse para vermeye kıyamıyor. geçmiş hemen kapının önüne, kendini minibüse muavin atamış. uykusuzluktan kapanmakta olan gözlerine "cehennemin dibi" diyen dilleri tercüman...

ben hayatı biraz da senden öğrendim aslanım ahmet.
hakkını helal et...