bugün

tamamen diyal-ektik gül biçtik.

tev...gidi...ne kadar da lütuf sahibi, ne kadar da teveccüh sahibi güzel insanlar var yurdumda. lise yıllarında evini ziyaret ettiğimiz; dağınıklık ve pis kokudan odayı zor bulduğumuz bir arkadaşımızın evinde; annesinden duydum bu sözü.
kürt arkadaşıma bu sözü kullandı.

+ nerelisin?
- tunceli.
+ kürt'sün demek.
- evet teyze.
+ olsun evladım, olsun...sen de insansın.

bu son cümleyi, köyünü marabaya bağışlayan bir ağa edasında, öyle iğrenç bir lütufla, tonlamayla söyledi.

lan nasıl utandım, kendimden, arkadaşımdan, arkadaşımın annesinden, türk olmaktan...tamam belki de iyi niyet barındırıyordu sözleri ama bilinçaltındaki naneyi, ıslatıp gözler önüne serdi bu cahil teyzemiz. kendi kendime şöyle bir diyalog hayal ettim o an.

+ nerelisin teyze?
- sinop.
+ tük'sün demek.
- evet evladım.
+ olsun, biraz kirlisin ama barbarlara benzemiyorsun sen.

"biri bana versin...o da sensin..."

tanım: içindeki ırkçı her ağzını açtığında çığlıklaşan yurdum insanı.