bugün

Gözyaşlarını hep icine akıtmış olan birine dokunarak elini ıslatabilmektir.. Türkiye şartlarında anasından babasından kendisine mal mülk kalmamış sefaletten okuyamamış bir babanın gözyaşlarıdır o.. Her zaman dik durabilmiş sadece ailesi icin eğilmiş birisinin... Hüznünü üzüntüsünü saklamış sevincini abartmamış bir babanın.. Ekmeğin en helalini suyun en berrak olanını.. Komşunun en temizini insanların en iyisini bulabilmiş bir baba.. O kadar zordur ki böyle bir babaya sahip olmak,insan korkar,ben nasil onun gibi olabilirim ki diye.. Onun gibi gözyaşlarımı akıtmadan yasayabilirim.. Hani o gül yüzünden akıp giden yaşlara uzanıp da ellesem dersin.. O yine benim ellerimi ufacık bir bebekken öptüğü ellerim gibi görse.. Aklım yetmese eskisi gibi.. Ama dokunsam o yaşlara.. Gitseler yüzünden.. Gelmeseler bir daha.. Hep gülümsese hayat bize,ya da biz gülümseyebilsek hayata.. Yarını nasil çıkartacağız,ay başını nasil getireceğiz sıkıntısı olmadan...
bir oğulun içine oturur.

baba duvardır, kaledir, ne bileyim kapı gibi adamdır. ağlamasına ihtimal olmaz. bir oğul, babasını ağlarken görmez, görmemesi gerekir. ama görürse eğer, gördüğü gibi, artık hayatı da aynı değildir. baba der, baba ağlama. Babasın sen, babalar ağlamaz.
Babayı oğul yapmaktır.
çok kötü olm bu.

hayallerde devleştirilen, idol olarak görülen insan ağlıyor ve çaresiz kalıyorsun. düşünsene, senin var olma sebebin, o olmasa olmayacaktın. o kadar güçlü bir adam. ama ağlıyor, durduramıyorsun. çare olamıyorsun. göğse taş oturuyor.