bugün

kongo havzasında geçen bir hikaye. kasaplarda çengel olur hani. derisini yüzdüğün kuzuyu asarsın. kıçına kırmızı grafon kağıdı filan. hah işte onun üzerine konup bir daha da ayrılamayan yeşil sırtlı bir sinek düşün. yaşadığı birtakım sorunlar var. onları anlatıyor. yazınca ben de okuycam.
(bkz: olur ya bence çok şey yapma yani)
kongo havzasında aheste uçan bir sinek,
at cemil derdi ona havzadaki börtü böcek
atlar ile yoktu akrabalığı, kuvvetli idi taşşakları
bir cemile, bir pipisine bakarlardı, imrenerek...

lakin vardı bir derdi herkesten sakladığı
alimlere anlatsa da çaresini bulamadığı
büyüktü cemilin pipisi, taşıyamıyordu artık
yapacaktı bir felaket hiç kimsenin ummadığı...

kavradı elleriyle, kopardı kökünden
sapladı bir kayaya, akıyordu yaşlar gözünden
artık hiç bir şey gelmez idi elinden
dönüş yoktu geriye, ne beklersin ibneden...

not: isteğe bağlı devamını getirebilirim lakin pek hoş şeyler sizi beklemiyor.