bugün

genellikle plazaların, paralı fakat, bohem bir yaşam değil de her dakikası hesap kitap işleriyle dolu, mütemadiyen meşgul takım elbiseli abiler ile maaşlarının 9/10'unu vakko'dan "iş kıyafeti" ve makyaj ürünlerine harcayan ablaların nüfus yoğunluğunu oluşturduğu muhitlerde, okumak için değil de, daha ziyade ofisin masasına kalemlik ile kartvizitliğin yanına süs niyetine konacak güzel kapaklı hayatın sırrını, kainatın gizemini, kişisel geliştirme metodları ve üç adımda nirvana'ya eriş süreçlerini anlatan kitapları satan, şiire, denemeye, sanata, klasiklere dair ne sorulursa sorulsun yok cevabı alınan kitapçılardır. içeride kitaplardan çok para, parasal, financial, economic, holding, vb. sözcükleri ile başlayan isimlere sahip dergiler, pahalı anahtarlıklar, çakmaklar vb. bulunur. halkın bu duruma tepkisini bilemiyorum fakat ben, her fırsatta uğrayarak son baskıları seneler önce biten kitapları, yok cevabını aldıktan sonra ne zaman geleceklerini, gelmeyecekleri cevabını aldıktan sonra da neden gelmeyeceğini sorarım.

edit: ayrıca, mevzubahis bol paralı, süs kitapları seven tayfanın nadiren bestseller okuduğu da görülmüştür. bestseller okumalarının sebebini bir yazar, "bir kitabın çok satarak başarılı olduğunu düşünüyorlar, mesleki başarıya nasıl eriştiğini merak ettikleri için okuyorlar" yorumunu yapmıştı. çok mantıklı imiş. adamın sanat ile ilgilenişinde bile haset, para hırsı, kazanmak ve kaybedenler diye bir sınıf yaratmak ön planda. aferin.