bugün

küçüktük, hatta küçücüktük. elvan gazozuna mahalle maçları yapar, ilk konuştuğumuz kıza aşık olurduk.
aşk'ın anlamı küçüklüğümüzle ters orantılı, anlama kabiliyetimizden çok uzaktı. 2 ile 2 yi çarpıp, 9 un karesiyle toplayabiliyorduk ama; bir eli tutmayı bilmiyorduk.
karşı cinsi korkarak sevmenin boş kadehinde, alkolün tadını bilmeden sarhoş oluyorduk.
ve zaman büyütüyordu insanı, üreme organları geliştikçe ve arttıkça işlevselliği, beynin kalbe bakan manzarası kaybediyordu büyüsünü.
sevişmekte yetmiyordu artık, aldatmakta..
bedenin ruh'a öfkesinden midir(?) yaşlandıkça işlevselliğini kaybetmesi bünyenin, tekrar çocukluk safhalarına inmesi...