bugün

''Baba olamayacağım örneğin
Toprak olmak ne garip şey anne''

Böyle demiyor muydu?

''Ölmek ne garip şey anne'' demiyor muydu rahmetli Ahmet Kaya?

19'una basamamak, maça gidememek, eve geç gelememek, âşık olamamak, üzülüp sevinememek ne garip şey anne.

Severdim Ahmet Kaya'yı, otlu peyniri de, kaçak çayı ve bütün yanık stranları da...

''Kaçaktan'' dönsek canım ciğerim amcamın düğünü vardı. Son günlerde ona hazırlanıyordum. Gizli gizli köşelerde kızları keser belki de birine selam bile verebilirdim. Kaç düğünde denedim de başaramadım. Aramızda kalacaksa gönlümün boş olmadığını da anlatabilirim size.

Bu coğrafyalarda aşk karın doyuruyor. Aşık olmak dertli olmak demektir ve çoğu zaman yemekten içmekten kesilmektir. Bilmiyor değilim..

Arkamızdan yas tutacak köyümüz, amcamın düğününe hazırlanan kızların ellerinde kalacak parlak fistanları, kız kardeşim, kız kardeşlerim, zülüfleri yerine gözyaşı dökecekler, yine yas tutmak kalacak bu toprağın analarına, yine yetim çocuklar büyütmek kalacak paylarına..

Bir halayda durmak yerine bir köşeye sinip ağlayacaklar, ama bende diyorum, dosta düşmana karşı diyorum, davullarla, zılgıtlarla diyorum, oğulsuz, erkeksiz bırakılan bütün kadınlara diyorum;

Söyle türkünü sen
Erinme sen nazlı bacım
Ağlamadan
Karalar bağlamadan
Kına gecelerinin sevincinde
Lorke'de, Govend' de
Temirağa'da

Hakkınızı helal edin dostlarım. Tebdili mekân derler ölüme... Mekanı değiştirdik hem de hunharca katledilerek. Ama biliriz ki şehitler hayattadır. Her daim fikrimde ve hislerimde olacaksınız.

Belki kızacaksınız ama bir çift sözüm var;

Eğer beni öldüren bombalar adalet'i de öldürmediyse,

Adalet talep ediyorum...

Herkesin hakkı değil mi adalet?

Yoksa

O kocaman, pahalı bombalarını beni öldürmekte harcadığı için devletten özür dilemeli,

Hedefi şaşırmayıp beni öldürdüğü için Genelkurmay'a teşekkür mü etmeliyim!?