bugün
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- okan buruk18
- fenerbahçe taraftarı21
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- jose mourinho16
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı12
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı120
- fenerbahçe9
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı12
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- bimde çalışanda akıl var mı16
- sudekiray13
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- mert hakan yandaş9
- aranızda medyum olan var mı13
- sari renkli seker9
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- eve çağıran erko22
- anın görüntüsü26
- b'u r c u24
- neden sürekli kabız oluyorum17
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- metin arolat31
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm12
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
- sahilde eğlenen suriyeli genç erkek kardeşlerimiz14
- sözlükte tek destekçimin true olması8
- kuresel ikinma'nın ne biçim yetkili olması11
- çekrekliğe bi vursak yüzde 75i boşa gider10
- türk sevmeyip afgan ve suriyeli seven yazarlar17
Çok nüfuslu, çok yoksul, çok dertli bir ailenin 13 yaşındaki son çocuğu idim...
Son çocuğun ayrı bir kıymeti vardır, hele annenin gözünde... Annem "gözümün nuru" diye çağırırdı beni...
Güler yüzlü, şakacıydım; evin neşe kaynağıydım desem yeridir. Zeki ve çalışkandım da, bundan sebep okula erken başladım, bütün derslerim çok iyiydi. ileride bilgisayar mühendisi olmayı hayal ederdim. Tam olarak nasıl bir şey olduğundan emin olmasam da yaptığım bazı deney ve buluşlardan, öğretmenlerim bende bu cevherin olduğunu söylerlerdi...
Evde birkaç yavru köpek besliyordum. Öyle seviyorlardı ki beni...
Okuldan geldiğim saati biliyorlar, beni kapıda karşılıyorlardı... Oyun ve yemek vakitlerinde etrafımda sevinç havlamalarıyla dönüyorlardı...
On ay önce gözünün nuru olduğum annemi kaybettik. Siz hiç ölüm ayrılığının tattınız mı? Öyle acı bir meyvedir ki, ömür boyu damağınızdan gitmez tadı... Ne yiyebilir ne uyuyabilirsiniz acıdan...
Kaç zamandır bir bilgisayar istiyordum babamdan, o da yoksulluk mevsimi çıkınca alacağı sözünü veriyordu. Gel gör ki bitmek bilmiyordu bu mevsim, kara kışlardan daha uzun sürüyordu...
Baktım bu mevsim bitecek değil, "kaçağa" gitmek için babamın rızasını aramaya koyuldum. Yalnız gitmeyecektim, ağabeyim Zeydan ile birlikte gidecektik. Hem ben yaşta beş arkadaşım daha gidiyordu, onlar gidiyorsa ben de gidebilirdim...
Birkaç "kaçaktan" sonra ısrarlarıma dayanamadı babam. Bilgisayarı da kendisi alamayacaktı, biliyordu, mecburen razı oldu...
Ağabeyim Zeydan'ın kazandığı eve, benimki bilgisayar için kumbaraya, böyle anlaşmıştık... Bir bilgisayar almak için kaç "kaçağa" gitmek gerek bilmiyorum ama düştüm peşine gidenlerin, "otuzdördün biri" oldum böylece...
Kara gecenin kara haberi köye ulaşınca, köpeklerim de babamla beraber koşup gelmişler ölüm tarlasına... Bana düşen ölüm onlara da çok dokunmuş olacak ki acı acı havlamaları kesilmemiş...
Katırın boyu kadar yoktu boyum, boylu boyunca yatan bir ölü de olamadım... Parçaları tutmayan bir yapboz gibi, hiçbir parçam vücudumun hiçbir yerine uymadı. Benim diye topladıkları parçaların çoğu bombanın isabet ettiği zavallı katırımındı...
Ben Orhan Encü'yüm; ak yeleli bir tay sırtladı beni, cennete uçurdu...
Ben gittim, düşlerim kalacak bir ceviz ağacının kıyısında...
Ağabeyim Zeydan ile artık 'bir gömüyüz biz, bulutların altında...'
Belki kızacaksınız ama bir çift sözüm var;
Eğer beni öldüren bombalar adalet'i de öldürmediyse,
Adalet talep ediyorum...
Herkesin hakkı değil mi adalet?
Yoksa
O kocaman, pahalı bombalarını beni öldürmekte harcadığı için devletten özür dilemeli,
Hedefi şaşırmayıp beni öldürdüğü için Genelkurmay'a teşekkür mü etmeliyim!?
görsel
Son çocuğun ayrı bir kıymeti vardır, hele annenin gözünde... Annem "gözümün nuru" diye çağırırdı beni...
Güler yüzlü, şakacıydım; evin neşe kaynağıydım desem yeridir. Zeki ve çalışkandım da, bundan sebep okula erken başladım, bütün derslerim çok iyiydi. ileride bilgisayar mühendisi olmayı hayal ederdim. Tam olarak nasıl bir şey olduğundan emin olmasam da yaptığım bazı deney ve buluşlardan, öğretmenlerim bende bu cevherin olduğunu söylerlerdi...
Evde birkaç yavru köpek besliyordum. Öyle seviyorlardı ki beni...
Okuldan geldiğim saati biliyorlar, beni kapıda karşılıyorlardı... Oyun ve yemek vakitlerinde etrafımda sevinç havlamalarıyla dönüyorlardı...
On ay önce gözünün nuru olduğum annemi kaybettik. Siz hiç ölüm ayrılığının tattınız mı? Öyle acı bir meyvedir ki, ömür boyu damağınızdan gitmez tadı... Ne yiyebilir ne uyuyabilirsiniz acıdan...
Kaç zamandır bir bilgisayar istiyordum babamdan, o da yoksulluk mevsimi çıkınca alacağı sözünü veriyordu. Gel gör ki bitmek bilmiyordu bu mevsim, kara kışlardan daha uzun sürüyordu...
Baktım bu mevsim bitecek değil, "kaçağa" gitmek için babamın rızasını aramaya koyuldum. Yalnız gitmeyecektim, ağabeyim Zeydan ile birlikte gidecektik. Hem ben yaşta beş arkadaşım daha gidiyordu, onlar gidiyorsa ben de gidebilirdim...
Birkaç "kaçaktan" sonra ısrarlarıma dayanamadı babam. Bilgisayarı da kendisi alamayacaktı, biliyordu, mecburen razı oldu...
Ağabeyim Zeydan'ın kazandığı eve, benimki bilgisayar için kumbaraya, böyle anlaşmıştık... Bir bilgisayar almak için kaç "kaçağa" gitmek gerek bilmiyorum ama düştüm peşine gidenlerin, "otuzdördün biri" oldum böylece...
Kara gecenin kara haberi köye ulaşınca, köpeklerim de babamla beraber koşup gelmişler ölüm tarlasına... Bana düşen ölüm onlara da çok dokunmuş olacak ki acı acı havlamaları kesilmemiş...
Katırın boyu kadar yoktu boyum, boylu boyunca yatan bir ölü de olamadım... Parçaları tutmayan bir yapboz gibi, hiçbir parçam vücudumun hiçbir yerine uymadı. Benim diye topladıkları parçaların çoğu bombanın isabet ettiği zavallı katırımındı...
Ben Orhan Encü'yüm; ak yeleli bir tay sırtladı beni, cennete uçurdu...
Ben gittim, düşlerim kalacak bir ceviz ağacının kıyısında...
Ağabeyim Zeydan ile artık 'bir gömüyüz biz, bulutların altında...'
Belki kızacaksınız ama bir çift sözüm var;
Eğer beni öldüren bombalar adalet'i de öldürmediyse,
Adalet talep ediyorum...
Herkesin hakkı değil mi adalet?
Yoksa
O kocaman, pahalı bombalarını beni öldürmekte harcadığı için devletten özür dilemeli,
Hedefi şaşırmayıp beni öldürdüğü için Genelkurmay'a teşekkür mü etmeliyim!?
görsel
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar