bugün

hiç yaşayamadığım aşkıma yazdığım yazıdır.

satır aralarına gizlemektense, aşkı satırlarca yazmak... kimbilir seni anlatmak kendimde ama sensiz... sen benim söylenmemiş son sözümsün bu hayata karşı dimdik duran... ve sen benim söylenmemiş son sözümsüz hayatta bana yoldaş olan...

sen benim söylenmemiş son sözümsün, hayatın dimdik duvarlarını yıkmak için söylenmeyi bekleyen, umutsuz belki ama umuduma kaynak olan... ve sen benim söylenmemiş son sözümsün; seni benle anlatan...

sen benim söylenmemiş son sözümsün, söylendiğinde her yanı aydınlatacak olan ve sen benim söylenmemiş son sözümsün; hiç bilmediğim, hiç görmediğim bir coğrafyada açan nadide bir çiçek gibi kokusu içime dolan...

sen benim söylenmemiş son sözümsün, senden önce yitirdiğim nice müsvedde gecelerin hesabını ortadan kaldıran ve sen benim söylenmemiş son sözümsün, bir nevi kendimden firar...

sen benim söylenmemiş son sözümsün, çocukluğumuz aynı mevsimde geçmese de, ölümümü seninle aynı mevsime koyan ve sen benim söylenmemiş son sözümsün, ölümden önce ölüm gibi bir sevdaya salan...

sen benim söylenmemiş son sözümsün, içimdeki beni kaybettiren...kabul et sanadır ilticam... ve sen benim söylenmemiş son sözümsün, içimdeki susamış sevdaya bir dirhem ferahlık verecek olan...

sen benim söylenmemiş son sözümsün, ezberimdeki tüm replikleri unutturan... ve sen benim söylenmemiş son sözümsün, hayatın en nadide suflelerini bana sunan...

sen benim söylenmemiş son sözümsün, yüreğimdeki sevda ağırlığınca beni susturan...ve sen benim söylenmemiş son sözümsün, beni ezberden aşka, sevdaya koşturan, konuşturan...

sen benim söylenmemiş son sözümsün, bundan böyle varlığım adının kapladığı yer kadar... ve sen benim söylenmemiş son sözümsün, yüzümü yüzüne kapattım ama dilsizim, özlemden öte ölüme kadar.....