bugün

arkeolog derek a. welsby (british museum eski mısır eserleri bölümü yetkilisi):
'firavun olduğuna dair hiçbir kanıt yok'
dünyadaki diğer bütün büyük müzelerde olduğu gibi, uluslararası üne sahip british museum'da da her eser o alanda uzmanlaşmış küratörlere (sergi düzenleyicisi) zimmetlenmiş durumda. saygın ingiliz arkeologlarından derek a. welsby de müze envanterinde ea 32751 kod numarasıyla kayıtlı bulunan bu mumyanın "bilimsel ve idarî hâmisi" konumundaki kişi…

bu tartışmalı buluntuya ilişkin olarak welsby'den aşağıdaki bilgileri aldım:

"bana son derece ilginç bir başvuruyla geldiniz. sizi ve değerli okurlarınızı doyurucu bir biçimde aydınlatmak için elimden geleni yapacağım. sözünü ettiğiniz 'firavun' iddiasını daha önce de bir kez duymuştum. ama, bilimsel açıdan ciddiye alınacak bir husus olmadığı için pek de üzerinde durmadım.

bu ceset, bizim 'doğal mumya' dediğimiz türden bir arkeolojik buluntudur. yani, bozulmaması için eski mısırlı uzmanlar tarafından derisine ve deri altı bölümlerine herhangi bir kimyasal madde sürülmemiştir. bütün iç organları -kurumakla birlikte- yerli yerindedir. ancak bu durum onun bir 'mucize' olduğunu kanıtlamaz. çünkü, gerek bizim müzemizde, gerekse dünyanın diğer pekçok müzesinde bunun gibi daha yüzlerce 'doğal mumya' mevcuttur. doğal mumyalar, iklim koşullarının uygun olduğu her bölgede kolayca oluşabilirler. yeni ölmüş biri kuru çöl kumlarında açılan bir mezara uzatılır ve üzeri zaman yitirilmeksizin yine aynı kuru kum ya da toprakla sıkı sıkıya kapatılır. böylelikle vücuttaki sıvılar yüksek sıcaklıkta kısa süre içinde buharlaşır ve ceset bir tür fosile dönüşür. benzer görünümlü doğal mumyalara mısır'ın daha birçok çöllük bölgesinde ve peru'nun nazca ovasında da rastlayabilirsiniz.

elimdeki resmî kayıtlara göre, geç hanedan öncesi dönem'e ait olan (m.ö. 3500-3250 arası) bu ceset, yukarı mısır'daki cebeleyn kasabasında yapılan resmî bir kazıda bulunmuştur. öncelikle, kazı mahallinin kızıldeniz'e olan aşırı uzaklığı -ki bu mesafe ortalama 300 km.'dir- bana aktardığınız iddiayı coğrafî açıdan geçersiz kılıyor.

öte yandan, aynı kazı sırasında, mezarda cesedin ayrıcalıklı kimliğini ele verecek hiçbir özel takı, giyisi ya da işarete de rastlanmamış. eski mısırlılar sevdiklerini gündelik hayatta kullandıkları eşyalarla gömmeyi âdet edinmişlerdi. altından yapılma gündelik eşya ve mücevherat, bu kültürde bütün asillerin mezarlarında mutlak surette karşılaşacağınız çok önemli sınıfsal göstergelerdir. bizdeki mumyanın çevresinde gördüğünüz kap-kacak, onun bulunduğu mezardan çıkan orijinal eşyalarıdır. bunlar ise gayet sıradan, o çağda avamın kullandığı türden toprak malzemelerdir. eğer ki bu kişi kutsal metinlerde sözü edilen 'lanetlenmiş firavun' ise o halde içi ve çevresi başka insanlarca düzenlenip süslenmiş olan nizamî bir mezarda bulunmasının hiçbir mantığı yok; gelişigüzel bir biçimde bulunması daha akla ve mantığa yatkın olurdu.

sözkonusu iddia, cesedin kimliği konusunda daha başka tutarsızlıklar da içeriyor. bu kişinin 2. ramses olduğunu ileri sürmek, tarihsel gerçeklerle tam anlamıyla alay etmek demek. çünkü, ramses 2'nin mumyalanmış bedeni mısır'ın krallar vadisi'ndeki özel mezarından zaten yıllar önce bilim adamları eliyle çıkarılmıştı ve şu anda da kahire müzesi'nde koruma altında bulunuyor.

bütün bu gerekçelerin ışığında, gerçekliğini araştırdığınız iddianın hiçbir tarihî ya da bilimsel geçerliliği ve tutarlılığı bulunmadığını bilmenizi isterim. böyle bir iddiayı destekleyecek en küçük bir bulguya sahip olsaydık, bu mumyayı müzemiz galerilerinde şu anki konumunda değil zaten, çok daha farklı ve görkemli koşullarda sergilerdik."

ali murat güven
yeni şafak
olm zaten ateisti kendi kafana göre yakıyorsun öldürüyorsun dövüyorsun bunu da allah için yaptığını düşünerek ve bundan sevap kazanacağını düşünerek yapıyorsun. senin için hayat güzel zaten dinci arkadaşım. ateistler olsun ki senin gibiler onları döverek öldürerek sevap kazansınlar değil mi? yoksa böyle malca gerizekalıca sallamalarla kendini haklı göstermeye kasma, iyice saçmalayıp komik duruma düşüyorsun. git kertenkele falan öldür arada da, sevapmış.
yine yine yine çok mantıklıdır. tabi antik mısır mumyalama tekniklerinden haberiniz yoksa o başka...

ki, diyelimki öyle değil. yani açıklayamıyoruz. mesela bırakın çürümeyi adam canlandı. ne olacak hemşerim? açıklayamadık diye dogmatik bir uydurma yapmak zorunda mıyız? bundan 1000 sene önceki insanların yıldırımı, şimşeği Thorla, Zeusla, Ahuramazdayla açıklaması gibi bizde böyle bir açıklama mı yapalım? (ya da yaptığımızı zannedelim) yani illa ki her doğaüstü gibi görünen olay anında anlaşılmak mı zorunda? ne biliyorsunuz, belli 2 gün sonra bulurlar onunda cevabını... o zaman siz de "buna rağmen dine inanacak mısınız?" yani bu sefer siz niye kabul etmiyorsunuz yenilgiyi, tıpkı ateistlerden beklediğiniz gibi?..

(bkz: bilim bir süreçtir)
(bkz: ayar verdiğini sanıp havalara girmek)
1 ay içinde mezarda çürüyen ölüye rağmen hala inançlı olmak ile aynı durumdur
(bkz: kendine bakmadan millete sallamak)