bugün

bakardık karşı karşıya geçip, hatırlıyor musun, yalnızca bakardık! dipsiz, yalansız, ölüme davet eden bir bakmaydı bu! kumsaldaydık. kumdan bir saldaydık. batacaktık. battık antik bir tiyatro gibi. oyuncular da bizimle boğuldu. bil, seni yanlış anlamaya hazırdım. anlamak? yanlış? yanlış anlamak? herkes birbirini yanlış anlamaya hazırdır zaten. yıllarca o anı, karşısındakini yanlış anlamayı beklemiştir sanki. ilişkilerin vazgeçilmez bir parçası olmuştur mazoşizm. "beni yanlış anladın!" der o. buz gibi bir hava eser aranızda birdenbire: konuşma kesilir, konuşma kesilen yerinden kanar, gözler lüzumsuzca başka taraflara çevrilir; birşey olmamiş, kırılınmamış gibi yapılır. sen neler umarak etmişsindir az önceki lafı; nerelerden, hangi davranışlardan güç alarak o cümleyi kurmuşsundur ki, o, sevdiğin insan, patlatır bombasını: "sen beni yanlış anladın!" bu yargıdan, yaralanıştan sonra konuşmaya nasıl dönülür? konu açılacak mesele ne kadar yapmacıklaşır, sıradanlaşır o anlarda. aranızdakiler adeta bitivermiştir. su durur.