bugün

son baharın monotonluğun ardından kasvetli-sert kışla ruhsal ve fiziksel olarak yorulan biz canlılara armağan gibi olan çiçeklerin açtığı, böceklerin ötüştüğü, kuşların uçuştuğu yani tabiatın uyanışa geçtiği, -inanır mısınız ayılar bile uyanıyor-baharı selamlama olayıdır. adem oğulları olarak pek bir içimizin kıpırdadığı, hormonlarımızın oynaştığı bu dönemi pek sevinçle karşılarız.

her neyse baharı selamlama, cıvıl cıvıl kuşlar, rengarenk börtü böcek, mis kokulu çiçek, o, bu güzel de; isim itibariyle böyle bir pollyannacılık, efendime söliim dünya skime, minare gtüme bir hava vermiyor değil... sanki şöyle bir muhabbet olacak gibi doğuyor içime, tırstırıyor.

+ bahara merhaba...
-sana ne lan mına kodumun yalakası...
+öhöm öhm...

+merhaba kuşlar...
-kes bacım kes... kafana zıçayım diyeyse bu selam-sabah, kabızım; tee nerden beri uçuyorum, haberin var mı?
+geçmiş olsun abi...

+merhaba papatya...
-merhaba, merhaba da yarın bir seviyor-sevmiyor yap, o zaman zktim belanı...
+yok ben doğaya aşığım, yapmam...

+merhaba çimen...
-hayırdır? toprak deyip bastığın çimenle tanışasın mı geldi?
+hönk?

+merhaba ağaç!
-gel itoğlu it gel... kaçıncı sevgilinin adını kazıycan bu kez?
+yok abi artık sevgilimin adını ağaçlara kazımıyorum, adına site kuruyorum. sanal alem filan. doğayla barışık hem...

+günaydın ayı, inin rahat mıydı?
-ayı sensin, in de sana girsin. uykudan kalkınca asabi oluyorum kusura bakma...
....
olmaz değil, olur. doğanın da kendine göre dertleri var efendim. selamlamaya dikkat.