aşkın yaşı yok yalanı

koca bir yalandır..elbettede vardır..sizin yaşınız 40 iken 20 yaşında bir kıza aşık olursanız kendinize sövdürürsünüz,hemde katmerli bir şekilde..yani siz koca adamken elinize verseler yeni doğmuş bir bebekti değil mi.?herşeyin bir edebi vardır efendim..

yaş'ı zaman ölçer,
zamanı ise saat.
aşkta saatin var mı önemi,
göz sadece görürken sevgiliyi.

erkeklerin kendinden küçük kızlara yazması sonucu aldıkları kötü tepkileri, kadınların kendinden küçük erkeklere yazmalarında almamaları durumudur. erkek küçükle evlenince zorba ve sübyancı olur. bayanlar için bu tabirler kullanılmadığından, bayanlar kendilerinden küçük bir erkekle ilişki yaşadıklarında "aşkın yaşı yoktur" yalanı devreye girer ve durumu hemen örter.

siz 40 yaşındayken 20 yaşındaki bir kıza aşık olduğunuzda katmerli şekilde size sövecek insanlar tarafından anlaşılmayacak durum.aşkın ne olduğunu anlamayan,aşkı sadece parada,yatakta arayan insanlar tarafından yadırganabilir ama 'elalem ne der ?' olayına gireceksek bu hayatta bir bok yapamayız.

hemen yalan demeyelim de belki bu şekilde söylenmesi yanlış olandır. insanın her yaşta yaşadığı, hissettiği duygu farklıdır. 15inde ilk aşık olduğunda. sadece uzaktan izlerken, o da aşktır. 20inde seni bırakıp gidenin arkasından hüngür hüngür ağlarken de aşıksındır. 30unda işten eve gelip üstünü çıkarmadan mutfağa koşma nedenin olan adama da aşıksındır. 50ne geldiğinde yüzünün genç çizgilerine bakıp kendini hatırladığın, iç geçirdiğin bir delikanlıya da aşıksındır. bu tamamen kişinin nasıl adlandırdığı ile alakalıdır. bi sorarsın "aşk ne, hiç aşık olmadım" der. bi diğeri herkese aşıktır. aşkın, kişinin kendi tanımı her nasılsa onu yaşadığı an, dile getirildiği anlar vardır, demek daha doğru bir ifade benim için.

ki ben de kendi tanımımı yapıyorum. aşk sadece tek bir andır. belki bir bakış, gülüş, güçlü bir çekim, modern ifadeyle elektrik belki. gerisini getiren alışkanlık duygumuzdur, ne oranda, ne sıklıkta alışkanlık kazanabildiğimiz ve o alışkanlığımızı ne kadar sevdiğimiz ve nasıl kolay terk edebileceğimizle ilgilidir. etrafınıza bir bakın pek çok ilişkiyi ayakta tutan "birbirine alışma" duygusudur. kaldı ki sevgi de alışkanlıktan sonra gelir zaten. tanıdığınız, bildiğiniz, güvendiğiniz insanı seversiniz.