bugün

gelmese de inanmak gerekir.
"umarım bir gün
tüm zerafetiyle sarar seni de
aşk...
beklemediğin bir anda...
tam da ihtiyacın olduğunda...
kalbinin kanatları açılır
ve
uçarsın senin için yaratılmış ruha!" *
(bkz: asıl zoruma giden bende hala eskiyemeyişin/#7069604)
aşk'tan bir şeyin eksilmediğini bile bile..
tepine tepine haykırsam da "yoksun sen yoksun aslında!" aşk nanik yapar bana,
ağlayıp inselem de "bak son bir şans sana inanmam için, hadi.." aşk güler geçer bana,
yerinden bir milim oynamaz, dilencilikten haz duymaz, lafla yürümeyen peynir gemisinin miçosu iyi tanır onu.
aşk'ta inanç neyse inançsızlık da o'dur. eğer aşk bir kurtarıcı, sarıp sarmalayıcı, yardımcı ise bu ancak o'na inanlar içindir. yoksa inançsızları daha da inançsız hale getirir. aşk'a gevşek bağlarla bağlıysa insan, aşk'ın onu kendisine bağlama gayretini göstermesini beklemek aptallık. kısacası aşk, nerede kendisine tam hakkı verilmezse orada tehlikeli.

(bkz: bir iç dökme aracı olarak sözlük)
tekrardan kazanmak tekrardan kaybetmek şeklinde devam edecek olan sonsuz döngünün bir parçasıdır.
karsidakine cok deger verilmis, zamanla verilen degerin hakedilmedigi gorulmusse sonrasinda yasanan duygudur.o, verilen degerin farkinda bile varamayip bicok sey yapmistir cunku ve bu ona soylendiginde ' degisen ben degilim, sensin. ' gibi bi tepkiye rastlanmistir.
zaten olan bitenin ve karsisindakinin farkinda olmayan bu kisiye baktikca pismanlik duymakta cabasidir.
(bkz: ki sen)

heyecanını kaybetmişsin
yok inancını kaybetmişsin
doya doya sarmamışım
bize çok günah etmişsin.
taşların yerine oturmasıdır.
aşkın güzel taraflarının; verdiği mutluluğun, sevincin, güvenin, huzurun, vs kaybedildiği ana denk gelir.
aynı zamanda insana olan inancı kaybetmektir.
aşk yerine göre aptallaştıran zekileştiren olgunlaştıran durgunlaştıran çocuksulaştıran neşelendiren vs vs. bir çok hale girip çıkma nedeni olan bir olgudur. onu kaybetmek bir nevi kendini kaybetmektir. Kaybedileni aramaya gerek yoktur kalp yerini asla değiştirmez.
çok ağır bi darbe yedikten sonra insanı içine çeken durum.
sürekli reddedilince oluşan durumdur...
Artık kalbin acı çekmeye takati kalmamasıdır. Aşktan vazgeçilir, kalp herkese kapanır ve yapayalnız bir hayata başlanır.
saçma sapan bir şeydir. Aşka niye kızıyorsun ? ya sen sevmeyi bilmiyorsun, ya da karşındaki sevilmeyi.
kötü tecrübe yada tecrübeler silsilesiyle kişinin bünyesinde olan reddetme durumu.
Hiç olmayan bir inancı kaybetmek, hayat bunu kanıtlar.
aslında yeniden aşık oluncaya kadar kaybettiğini sanmaktır. yep, tam olarak böyle.
Yok abi yok. içimde bir şeyler eksildi, bi parçam öldü sanki, yeri yıllardır dolmuyor. Bi kere birine baglandinmi sonrasinda gelen diger iliskiler yalan oluyor... tekrar aşık olsam da bi derdim eksilse yerine yenisi gelse.
ask, siz nereye giderseniz gidin yureginizin icinde kalandir. dunyayi turlasaniz, bosuna...
güzel bir doğa olayıdır. zira kaybetmeyi ön kabulle özümsediyse ruh inanılmaz bir haz alır. 2. lik kürsüsü tek kişilik bir hayatta gayet iyi bir başarıyı temsil eder.
bir kişinin aşka olan inancını kaybetmesi aşkın gerçekliğini ortadan kaldırmaz. sonuçta yine aşık olanlar olacak, aşk olacak insan olduğu müddetçe. aşık olmayanlar da olacak tabi.
Öyle birşey yoktur efenim varsa bile bu en fazla bir daha aşık oluncaya kadar devam eder.
o acı öyle kolay tarif edilemez, bir kere aşık olmuşsundur ve artık yaralarını sarma derdinden kafanı çeviripte kimseye bakamıyorsundur, aşk bitmiştir sende , en kötüsü ise o sevdiğin kişi sana dönmezse ki yüksek ihtimal evlendiğin kişiyi ölürcesine sevemeyeceksin saygın olacak sevgin olacak ama aşk olmayacak..
Aşka değil insanlara karşı olan inanctir o.
Saygı duymuyor insan bir süre sonra bir çok kişiye duyguya.

Herkes kadın erkek terkedilmistir terketmiştir belki.

Benim gozlemledigim şu. Hem sosyal medyada hem tvlerde ozellikle de günlük hayatta aşk bitisleri insanların karşı cinse saygısını güvenini öldürmüş.

Insanlar mutsuz bir de üstüne onlardan mutluluk istiyorlar.

Cinselligede fazla anlam yüklenmiş .
Ortak amaç yok sanki.

Ne bileyim hani bir aile amacı vardır. Çocuklu bir aile diyelim. O ailenin hedefleri olur. Çocukların okulu bir ev alma .
Günlük ani yaşama kaygısı haz alma isteği. Hep daha fazlasını elde etme kaygısı.

Aşkın insani biyolojik değişimlere sokmasıni sever insan. Bir adrenalin heyecan umut hayal oluyor.

Sonrası hayal kırıklığı olunca.

INSANIN yediği cekirdegin fındığın içinden çurugunu yediğinde nasıl kötü bir tat hafızasında kalıyorsa aşk daha beteri oluyor.
Koskocaman yusyuvarlak bok topağı arada papatyalar açıyo fakat gene de hala aynı bok topağı.