bugün

ülkeden büyük sorun oluşturan bir ırk problemine bir filozof edası ile bakmak veya bakmaya çalışmaktır. şöyledir ki ;

sorunun kaynağı kürtlerin penceresinden izleyerek bir sentez oluşturmaya çalışırsak. istenilen şey özgürlük, demokrasi, çoğu işlerinde özerklik, vs gibi şeylerdir. bu isteklerinin ne kadar istenilmeye değer olduğuna bakacak olursak. yıllara bu topraklar üzerinde olan vs dünya üzerinde olan her kişiye en büyük değerin özgürlük vb şeylerin olduğu öğretildi. ve iyi de yapıldı, fakat bize özgürlüğün ne olduğu ne olarak öğretildi? özgürlük bir manda altında yaşamamak dı ,özgürlük milli değerlerine sahip çıkmaktı, yanı özgürlüğün sadece ırkının başka ırkların etkisinde kalmadan yaşaması kendi kültürel değerlerini rahatça yaşamaktı. peki gerçekten bu muydu özgürlük?
cevap; hayır olacak.

dünyanın en güzel coğrafyasında en güzel bulutlarının altına bir millet olarak yaşasanızda dünyada var olan düzen ile sadece kendimizi özgür zannedip duruyoruz, haftanın 6 günü köpek gibi çalıştırılıp bir gün tatil yaptırılarak emekli maaşı ile bir ev alabileceği için kendimizi mutlu zannettiriyoruz, dünyamızda çocuklar insanlar pisi pisine ölüp gidiyor hesap soramıyoruz, belli bir kültürden gelen tabular ve ön yargılar yüzüne istediğimiz gibi yaşayamıyoruz, para denen şeyi kazanmak için istediğimiz mesleği yapamıyoruz, ve bakın lütfen bu söylediğim şeyler o özgürlük için savaş verdiğiniz hayatın ta kendisini alıyor, belki hayatınız uzun sürdüğü için koca bir acı serüveni içinde oluyorsunuz ve bu bazen genç yaşta bir savaşta ölüp gitmekten daha kötü oluyor.

artık savaşımız meydanlarda ekmek için verilen savaşlardan değil, hepimiz bir devletin bir sınırın içinde zaten çürüyüp gidiyoruz.
yapmamız gereken, artık savaşın silahlar ile değil yanlış giden şeyleri değiştirmek ve dünyayı bütün insanların yaşayabileceği bir yer haline getirmek, özgürlüğün bir gün işte çalışırken nefesini kesecek kadar canını sıkacak bir şey olduğunda kravatını çıkarıp çekip gidebilmek, evde 3 tane çocuk var nasıl yaparım dememek, çünki o çocukların temek ihtiyaçlarını dünya fazlası ile karşılıyordur ve bundan yararlanılmasına izin verilmiştir. savaşımızın artık o destanlara sığmayan efsaneler de değil, küçücük bedenimizde olduğunu bilelim artık.

bu durumda ülkeden sorun çıkartan azınlıkların bu yaptıklarının sadece bazı kişilerin para kazanmasını, kan ve nefret ile beslenen kişilere yaradığını, kendilerini büyük ve kutsal bir savaş içinde zannetmemeleri, velhasıl türklerin de bu oyuna gelmemeleri inadına barış demeleri, bir anlık nefret ile söyledikleri yakalım, keselim, asalım lafların da bir daha düşünmeleri ve tek amacın hep beraber nasıl daha özgür olabiliriz nasıl daha yaşanılabilir olabilir hayat diye sormaları lazımdır.

ve denildiği gibi;
ne yaparsak yapalım atom bombası yapsak yüreğimizi parçalasak aslında hayat doldurulması gereken küçük bir boşluktan ibaret.