bugün

hiçbir önyargı yoktur başlarda, hatta işin keyifli kısmı düşünülür. sağlam dostluklar, ilerde gelecek nesillere aktarılacak askerlik anıları vs. karar verilir serüven başlar. henüz daha karar aldırma aşamasında bir kaç kere askerlik şubesine gidilir. askerlik şubesinde sıra olayı o kadar mantıklı, o kadar düzenli işler ki; toplamda bir saat belki daha az sürecek form doldurma işlemleri için en az beş gün askerlik şubesine gitmeniz gerekir. ilk gün türkiye'nin şartları göz önünde bulundurulmadan saat 9 sularında askerlik şubesinde olunur. anlaşılır ki sekiz buçukta açılan askerlik şubesi için dokuz çok geç bir saattir. oraya saat yedide falan gidilmesi gerekir. soğukta dışarıda beklemeden olmaz. sizde oyunu kuralına göre oynamak adına sil baştan ertesi gün erkenden yola koyulursunuz. kapıda sizi nöbetçi er karşılar gereksiz sualler sorulduktan sonra sıraya koyma adına çavuş nüfus cüzdanlarını toplayıp sıraya dizer sizi. sonra bir anda elinde tuttuğu bir tomar nüfus cüzdanını yere düşürür. siz ilk onda iken kendinizi birden s"on"larda bulursunuz. ne diyebilirsiniz ki insanlık hali. önce bahçede beklenilir. ilk sekiz kişi okunur ve ikinci sekiz kişinin okunması aşağı yukarı üç saati bulur. anlam veremezsiniz bu kadar yavaş işler mi işler. bu kadar uzun sürer mi. derken saat 3 gibi ancak isminiz okunur. siz sanırsınız ki içeri girip direk memurla ortaklaşa sıkı bir karar aldırma çalışması içerisinde bulacaksınız kendinizi. malesef içerde beklemeye devam edersiniz. içerde de sıra vardır çünkü. sonra isminiz bir kez daha bu sefer daha sıkıcı ve soğuk bir biçimde memure tarafından okunur. yanına gidersiniz beş karış surat. sanki onu orda zorla tutuyorlar da bende işkence amaçlı işimi yaptırmaya gelmişim. "ne vardı" der, "askerlik kararı aldırmak istiyorum" dersiniz. "durumumu öğrenebilir misiniz" demeye kalmaz internetin olmadığı ve bekleminiz gerektiği söylenir ağzından bal damlarcasına memure tarafından. şaşırırsınız. internet nasıl çalışmaz nasıl nasıl nasıl. nafiledir içten içe sizi yakan yakarışlar. aslında internet üzerinden 15 saniyelik fakat türkiye'nin daha da kötüsü askerlik şubesinin internet hızı göz önüne alındığında 2 dakikalık sörf sayesinde öğrenilecek askerlik durumu için memurun dahiyane bir fikri vardır. kütüğünüzün bulunduğu askerlik şubesine faks çekmek. faks varken internet nemize gerek. "tabi" dersiniz bir gün daha bekleriz. hem daha garanti olur telkiniyle kendinize gelirsiniz. ertesi gün kalkarsınız yine, erkenden tutarsınız yolu. bu sefer çavuş hayretler içerisinde bırakıcı bir duyuru yapar sevinirsiniz. "faks çektirenler ismini yazsın kontrol edelim, faks gelmişse beklesinler, gelmemişse boşuna beklemesinler" der. aman yarabbim aklı çalışır bir zat. yüreklenirsiniz yazarsınız isminizi. kayıtların kontrolünden sonra tahmin edilen olmamıştır ve faksınız gelmiştir. daha bir soğuk kanlı beklersiniz o vakit, sonuç alacağınızdan eminsinizdir. hatta uzun sürse de bekleme, hem biraz alışmışsınızdır hem de hazırlıklı gelmişsinizdir. boşa zaman geçirmeme ve kendini daha iyi hissetme adına yanınızda getirdiğiniz kitabı hemen hemen yarılamışsınızdır. isminiz okunur gaipten, içeri geçersiniz sıra beklemeye devam etmeye. sonra tekrar isminiz tekrar memure ve siz. faks çekilmişti dersiniz bakalım der. bakar bakar bakar bir daha bakar bulamaz. "nasıl olur ama kayıtlarda geldi gözüküyor" dersiniz. sonra bir daha, daha da bir dikkatli bakar. evet bulunmuştur beklenen faks başka bir şahsın faksının arkasına zımbalanmış bir halde. olsun canım bulunmuştur ya, siz olmuşsunuzdur polyanna. yeterki memurenin yüzünde bir bezginlik, bir yıpranmışlık, menopozite bir ifade olmaya. onun kendini iyi hissetmesi sizin ne hissettiğinizden daha önemli hale gelmiştir. "bakalım" der, "evet bu dönem askere gidebilirsiniz". yüzünüzde tuhaf bir gülümseme belirir. "şu tarihler arası şu şu şu belgelerle yanıma gel" der diğer bir memure daha sıcak, daha belirgin bir ifadeyle. belgeleri hazırlar beklersiniz gün gelir çatar siz yine şubedesinizdir. işlemler yapılır, herşey hazırdır, iş bir tek izmaya kalmıştır. üsteğmenin geleni gideni eksik olmaz, lütfedip de imzayı atamaz beklersiniz çaresiz. iki saat de onu bekledikten sonra alırsınız zarfınızı daha bitkin, hayır sinirli, aslında vazgeçmiş bir ifadeyle. artık askerlik için hazırsınızdır. sözüm ona daha "sabırlı"sınızdır.