bugün

arkadaşının üstüne araba süren mahalle delikanlısı şakacı bir kimliğe sahiptir. 3-4 cümle ile tarif edilemeyecek kadar büyük bir zat-ı muhteremdir.

bu delikanlının en belirgin özelliklerine biraz değinelim; mutlaka sigara içiyordur. içtiği sigara çoğunlukla marlboro olur. altındaki araba ise ya doğan'dır ya da kimlik bunalımı yaşayan doğan görünümlü bir şahindir. araba yüksek ihtimal tüplüdür. gencimizin en büyük takıntılarından biri kırmızı ışıkta yan yana geldiği bmw'yi veyahut onun ayarındaki bir arabayı yeşil yanınca sollamaktır.

gerçekten bunun bir gen meselesi olduğunu düşünmeye başladım. yeşil yanınca gencimiz gazı sonuna dek kökler ve yanıbaşındaki lüks arabayı geride bıraktığı an bruce willis gülümsemesi çakarak ve aynı anda dikiz aynasından arkadaki arabayı izleyerek devam eder yoluna.

bu adamlar anlatmakla bitmez lan. neresinden tutsam napsam şaşırdım şimdi. delikanlımız genelde yalnız gezmez. yanında birkaç mahalle arkadaşı daha vardır. arabaya tüp doldururken parayı hepsi birden öder. arada bir tanesi ibnelik yapıp ben de para yok diyerek yol masrafından kendini kurtarabilir. ara sıra böyle olduğu da görülmüştür.

özellikle şoför tarafının penceresi çoğu zaman açıktır. delikanlımız sol kolunu dirsek kısmı ön tarafta olacak biçimde pencereden dışarı çıkarır. onu betimleyen en belirgin özelliklerinden biri de budur.

ama çoğu iyi kalpli olur bu mahalle gençlerinin. mesela okuldan geliyorsunuz. akbiliniz bitmiş, yürüyorsunuz. bu adam sizi yolda görünce "oooo cenıfır atla la eve bırakiyim seni" der genelde. reddedemezsiniz. hatta arabaya aldığı gibi bir de sigara tutabilir içip içmediğinizi bilmeden. "sağolasın abi ben kullanmıyorum" dediğiniz zaman aynı bruce willis gülümsemesini yüzüne takarak ve iç aynadan sizi göz hapsine tutarak "vaayyy aferin valla, takdir ettim. içmeyin şu mereti, biz bir bok yedik zamanında" der. sağlam nasihat verir.

aynı zamanda bu abimiz arabasının temizliğine çok düşkün olur. 3-4 günde bir bizzat kendi elleriyle evin önünde yıkar. [evin müstakil olması büyük rahatlık]

eğer müstakil bir evde kalmıyorsa genelde kovayı, deterjanı, hortumu alıp bir parkın çeşmesinin önünde arabayı yıkayabilir ve hatta yıkar da. arabanın lastiklerinin daha cafcaflı görünmesi için lastik kısımlarını köpüklü bırakır. bu köpük lastiğin üzerinde kuruyunca gerçekten de çok siyah görünür, dikkat çeker.

dediğimiz gibi abiyle ilgili anlatılacaklar bitmez. biz başlıktan çok uzaklaşmadan şaka kısmına geçelim. abimizin kendine güveni sonsuzdur her zaman. 100 km/saat ile giderken bile şaka için birinin üstüne doğru sürebilir arabayı. hız ne kadar çoksa kurban da o denli altına sıçar. "bu hızda çarparsam bunun ölüsü sikilir" diye düşünmez hiç.

ama genelde mahalle aralarında tanıdığa rastladığı için hızı azdır. adamın üstüne arabayı sürerek onun korkmasından ve tırsak gözlerle yüksek bir yerler aramasından, kaldırıma atlamasından keyif alır. şaka işi bitince arabanın sağ tarafının camını açarak "ahahahahaha korktun mu lan, nası erkeksin sen?" diye sormayi ihmal etmez. e tabi korktu olum. can bu. kim olsa o korkar amına koyayım.
(bkz: türklerin tedavi edilemez hastalıkları)