bugün

cevabı bilinen ama şeklen görülmeyen soru. ama şekilde bulundu.

http://www.youtube.com/watch?v=3paOwP_hTSE

mahalle baskısı ve şiddet.
türbanlı teyzelerin şiddetleri ve baskıları ile iktidar oldu.
nasıl gerçekleştiği hala anlaşılamayan durum.
essegin biri cikmis, o bagirdikca halk alkislamis, cosmus. sonra demisler ulkeyi yonetse en guzel sgirlar danalar essekler yonetir, demis sonrada halk ta hadi gelin bizde koyun olalim irkcilik olusmasin diyerekten olan bir olaydir.
Ferhan Şensoy Aydınlık gazetesinde yazdı



KABUSTU GERÇEK OLDU



Kapısında "iMAMIN KAHVESi" yazmıyordu ama mahalle halkı öyle adlandırıyordu o kahveyi.

- Arkadaşlar, seçim sabahı saat altıdan itibaren burada toplanacağız!

dedi kahveci, çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu kalabalığa. Kalabalıktan soru soran olmadı, yanıt veren olmadı.

- Ben altıda gelemem!

diyen olmadı. Kahveci sürdürdü konuşmasını:

- Sandığa ilk giden arkadaşımız, oy pusulasını cebine koyup sandığa boş zarf atacak. Hızla oy pusulasını buraya getirecek, ben gereken yere mühürü basacağım. Bizde mühür var! Geçen seçimde yanlış yere basan oldu, pusulayı yanlış katladığı için oyu geçersiz sayılan oldu, çok fire verdik. Mühürlenmiş oy pusulasını cebine koyan ikinci arkadaşımız sandığa gidip onu zarfa koyacak, ona verilen boş oy pusulasını kahveye getirecek. Benbasacağımmühürü, üçüncü arkadaşımız gidip onu sandığa atacak, buraya boş oy pusulası getirecek. Böylece her sandıkta sadece bir tek oy firemiz olacak. Üstelik biz de hepinizin doğru oy kullandığından emin olacağız. Herkes bunun mükafatını görecek.

Kalabalıktan itiraz eden olmadı.

- Seçim günü çay ve simit kahvemizin ikramıdır. Ücret ödenmemesi rica olunur. Hayırlı seçimler!

diye tamamladı sözlerini mühür sahibi kahveci. Kalabalık sessizce dağıldı. Hepsinin seçim sabahı orada olacağından emindi kahveci.

Olayda her şey yasal gibi görünüyor. Yasal olmayan kahvecide mühür bulunması! Bu durumda böyle bir şeyin önünün alınması olası değil!

Sanmayın ki varsayımlar üretiyorum. Anlattığım hikaye geçen seçimde Başkent'in bir mahallesinden, o kahvede gerçekleşmiş bir olay! O kahve yerli yerinde duruyor, kahvecinin de elbette mühürü var.

iMAMIN KAHVESi'ni ülke çapında bir zincir olarak düşünürseniz olay ürkütücü! Kabus!

Seçmen sayısından çok daha fazla oy pusulası basılması da mide bulandırıcı. Bir oy pusulası yırtüırsa diye, yedek mi yani fazla basılan? Kazaen yırtılsa yırtılsa kaç tane yırtılır? Üstelik yüzde 100 katılım görülmüş değil. Kahvecideki mühürden başkalarında da olduğunu düşünün. Bunların kimilerinde "yedek" py pusulaları da olduğunu düşünün. Ürkütücü! Kabus!

istanbul'un Şirinevler semtinde oturan Orhan Bey, oğlunun nikah işlemleri için ikametgah belgesi almak üzere nüfus müdürlüğüne başvurduğunda adresinin değiştiğini, kendi evinde 7 kişiden oluşan Çöl-han Ailesi'nin ikamet ettiğini öğrendi.

- Manyak mısınız siz nüfusun müdürü bey? demek istediyse de diyemedi. Nüfusun müdürüne öyle şeyler söylenemez, müdürün söyledikleri usa sığmaz bile olsa!

- Müdür bey 3 gün önce kızım ehliyet için buradan ikametgah belgesi aldı. Devrisi gün babamın ölüm beyanı için geldiğimde böyle bir sorun olmadı. Dün mü taşındılar bizim eve 7 kişiden oluşan Çölhan Ailesi, bizden gizli, biz orada oturmayı sürdürürken? Üstelik bizim eve 7 kişi sığmaz!

- Valla burada öyle görünüyor... Orhan Bey savcılığa başvurdu. Savcılık

Emniyet'in Orhan Bey hakkında bilgi toplamasını istedi. Orhan Bey'in gerçekte olmayan bir adreste, 5/1 diye olmayan bir kapı numarasında ikamet ettiği ortaya çıktı! Orhan Bey evinin tapusuyla harita müdürlüğünde yer tespiti yaptırdı. Ancak bu da adamın kendi evinde oturduğunu ve adresini kamtlamasma yetmedi. Bu seçimde Orhan Bey ve ailesi oy kullanamazken, 7 kişilik Çölhan Ailesi hem Şirinevler'de hem de gerçek adreslerinde 14 oy kullanacak!

Sanmayın ki varsayımlar üretiyorum. Anlattığım hikaye Mayıs ayı başında Şirinevler'de yaşanmış bir olay!

Şirinevler'deki alicengiz oyununu ülke çapında bir zincir olarak düşünürseniz olay ürkütücü! Kabus!

Yarın sabah erkenden nüfus müdürlüğüne gidip benim evde kaç AKP'linin ikamet ettiğini öğreneceğim. En azından evdaşlarrn sayışım bilelim. Bir de acaba ben evimde mi oturuyorum? Ben ben miyim? Ben kimim? Benim evde ortalıkta görünmeden oturan sanal arkadaşlar kim?

Böyle bir sarmalın içinde yuvarlanıyoruz seçime. Bu ve beşbenzemezi dümenler AKP'yi gene iktidara taşıyabilir, belki daha az milletvekili ile. Gene geçen dönemki gibi bir TBMM ile karşı karşıya kalabiliriz. Sessiz bir Meclis! "El kaldırüacak" komutu üstüne topluca el kaldıranlar... Kamer Genç olmasa izlemeye değmez tatsız tuzsuz oturumlar, boş konuşmalar kapandı geçtiğimiz dönem. Kamer Genç, Meclis'in çok önemli bir rengi. Zaman zaman tek basma muhalefet yapmış bir milletveküi. Sessiz ve renksiz Meclis'e, bağımsız sesler, bağımsız renkler gerek. Karanlık Meclis'e aydınlık gerek. Atatürk'e dü uzatana;

-Höt! diyecek ses gerek Meclis'te bir genel başkana sormadan oy kullanabilecek milletvekilleri gerek.

Doğu Perinçek'in, Çetin Doğan'ın, Tuncay Özkan'm yer alması TBMM'ye düzey getirecektir.

Ne kadar çok bağımsız milletveküi olursa o denli bağımsız olur Meclis.

işin lamı cimi, cim borhu yok! Kabustu gerçek oldu!

Kabustu son bulsun!
elektrikler kesilmiştir.

#18439882
türkiye cumhuriyeti tarihi'nin en büyük krizi ne zaman oldu? 2001'de. akp'nin iktidar olmasındaki en büyük etken bence bu. bunu da ismail cem'in türkiye'de geri kalmışlığın tarihi kitabındaki tezlere dayandırarak söylüyorum. çünkü bizde ne zaman ekonomik kriz çıksa parlamentodaki partiler bir sonraki seçimde değişmişlerdir. siz sanıyor musunuz ki bu kadar oy kömür yardımıyla alınıyor? sanıyor musunuz ki akp'ye oy veren seçmen "göbeğini kaşıyan" adam? sanıyor musunuz ki bu kadar oy "dinci"den alındı? şimdi eğri oturalım ama doğru konuşalım. toplumu düzgün analiz etmek istiyorsak öncelikle şu tabularımızı bir kenara bırakalım. ulusalcı-laik-askerci kesim bu ülke insanlarına kemalist devrimleri tepeden inmeci şekilde benimsetmeye çalıştı. bu kesim aslında cumhuriyet tarihi boyunca üç zümreyi sindirememiştir, "islamcıları, komünistleri ve kürtleri". 2001 krizini, 98 askeri muhtırasını ve türkiye cumhuriyeti tarihini ele alacak olursak akp'nin neden istikrarlı bir şekilde iktidar olduğunu anlarız. ekonomik göstergelere bakalım, türkiyenin gayrisafi yurt içi hasılası 800 milyar dolar, işsizlik oranı yüzde 9, enflasyon yüzde 7 civarı, mal ithalatı 240 milyar dolar, mal ihracatı 150 milyar dolar, cari açık 58 milyar dolar civarında. bundan 12 yıl öncesi verilerine bakalım bir de. amacım rahmetli eceviti kötülemek değil.

iktidarları alaşağı eden sebepler her zaman ekonomik olmuştur. devrimleri hazırlayan sebepler de ekonomik sebeplerdir. akp iyidir kötüdür vesaire bunlar çetrefilli konular, öznel yargıları deşip tartışma açmanın anlamı yok. rakamlar üzerinden hareket ederek neden akp'nin 3 dönemdir iktidar olduğunu anlayabiliriz.

zorunlu gelen edit, akp dönemi barış, istikrar ve huzur dönemi olmuştur adeta. tarihinde bu kadar çok askeri darbe görmüş, siyasi yönetimler tarafından özgürlüklerine tecavüz edilmiş bir halktan söz ediyorsak, şüphesiz barış ve huzur ortamını da göz ardı etmemek gerekir.
o zamanlar çoğu ev sobalıydı ve milyonlarca kömür dağıtıldı.
en büyük suç halkı aşağılayan, hor gören zihniyettedir. kendimi bildim bileli chpliyim, ama inanın eski chpden ben bile hazzetmiyordum.
kılıçdaroğlu ile yeniden 80 öncesi chpyi yakaladık. sosyal demokratların yeniden iktidar olmaması için bir neden yok.
akp nasıl iktidar oldu (bkz: işler çok iyi) oldu.
"Paraşütle" diyorum. Nedeni basit. DSP-MHP- ANAP' lı koalisyon partileri 2000 ve 2001 krizleri ile oy alamaz hale getirildi. Krizleri çıkartan elbet emperyalizmdi... (Emperyalizm şimdi istese, Cumuhuriyet tarihinde görülmemiş cari açığa sahip AKP iktidarında öyle bir kriz çıkartır ki, ilktidar bir gün ayakta duramaz...)

Önce DSP'yi böldü emperyalizm. 1999 seçimleri birinci partisi DSP içinden "ismail Cem" liderliğinde başka bir parti çıkardı. ABD'den ithal edilen bakan Kemal Derviş de bu bölünmeyi destekledi... DSP iktidardaki DSP-MHP-ANAP partilerinden MHP'den daha az milletvekine sahip oluverdi...

Tam bu arada seçimlere daha 1, 5 yıl varken ABD ithali bakan Kemal Derviş, "ERKEN SEÇiM" dedi... MHP lideri Bahçeli Derviş'i destekledi... Böylece 2002 seçimlerine gidildi... BU BiR...

2002 seçimleri öncesi ANAP ve DYP (yani merkez sağ) DP çatısı altında birleşme kararı aldı. Her şey tamamdı... Seçime çeyrek kala bir gecede bu "birleşim" bozuldu... Hâlâ bu birleşmenin neden bozulduğunu açıklayan yok... Ne Mesut Yılmaz, ne Mehmet Ağar açıklayamadılar...

Ama kafası az çalışan bile biliyordu ki, ANAP ve DYP birleşip DP adıyla 2002 seçimlere girse, AKP' iktidar olamazdı... Asla CHP'ye oy atmayan merkez sağ seçmeni, elbet AKP'ye değil; DP'ye oy atacaktı... BU iKi...

2001' de kurulan ve 2001 erken seçimlerine katılma hakkı elde eden AKP, "BiZ GÖMLEK DEĞiŞTiRDiK." diye ortaya çıktı. Elbet ben yaştakiler "kişilerin dönmesini" görmüştük de, bir "partinin dönmesini" ilk kez görüyorduk...

Peki neydi "GÖMLEK DEĞiŞTiRMEK" :

Refah Partisi kökenli ve ERBAKAN HOCA' nın öğrencileri olan AKP kurucuları (Erdoğan-Gül- Arınç vb) artık "AB' nin bir Hıristiyan örgütü olmadığını; AB'ye girmek için Türkiye'nin çaba harcıyacağını, ABD'nin de bir "şeytan" diye görülmesinden vazgeçildiğini" söylemeye başladılar...

Oysa, AKP Başkanı Abdullah GÜL' ün ( Erdoğan, siyasal yasaklı olduğundan siyaset dışıydı...) Refah Partisi milletvekili iken AB konusunda neler dediği meclis duvarlarında çınlıyor, tutanaklarda yazıyordu....

Yine tam bu sırada ABD emperyalizmi bir "ILIMLI iSLAM" ve "BOP" projesi ortaya atıyor, Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesini istiyordu... BU ÜÇ...

2002 seçimleri sonucunda DSP'ye oy atan seçmenler, 1999 seçimlerinde meclise girememiş CHP'ye oy attılar... ANAP-DYP-MHP oyları AKP'ye gitti... AKP tek başına iktidar, CHP de muhalefet partisi oldu. Mecliste ancak iki parti kaldı...

Erdoğan yasaklı olduğundan 2002 seçimlere girememişti... Okuduğu bir şiir yüzünden "şeriat propagandası" yapmaktan kesinleşmiş hapis cezası vardı...

AKP lideri ve Başbakan Abdullah Gül, CHP lideri Deniz Baykal'la ikili bir görüşme yaptı. Konu, Erdoğanın siyasal yasağının kaldırılmasıydı. Yasada bir değişiklikle ceza kaldırılabilirdi de anayasa değişikliğine tek başına gücü yetmiyordu AKP'nin. Bu değişikliğe BAYKAL'lı CHP "EVET" dedi... Erdoğan'ın siyasal yasağı kaldırıldı...

Erdoğan'ın siyasal yasağı kaldırılmıştı da, seçimler de yeni yapılmış, bir dahaki seçimlere de daha 5 yıl vardı...

Derken YSK Siirt seçimlerini iptal etti... Seçimler yenilenecekti... Bu durumda 2002 seçimlerinde aday gösterilen ve YSK tarafından kesinleşmiş aday olan kişiler seçime girebilecekti...

2002 seçimleri sonucunda AKP Siirt birinci sıradan milletveki seçilen kişi, seçime katılmayacağını YSK' ye bildirdi... Bu durumda seçim yasasına göre, AKP Siirt ikinci sıradaki adayı birinci sıraya, üçüncü sıradaki de ikinci sıraya yükseltilece ve bu sıralama bir üst sıra geçilerek devam edecekti...

Ama olmadı... Yenilenecek Siirt seçimlerine AKP birinci sıradan R.T. Erdoğan' ı aday gösterildi... Seçim yasasına göre bu mümkün değildi... iptal edilen bir seçime yasaya göre ancak 2002 seçimlerine katılmış, ve adaylığı kesinleşmiş kişiler aday gösterilebilirdi....

YSK bunu kabul etti, CHP ve Baykal itiraz etmedi ve Erdoğan seçilmiş oldu...

Bu anlamda 2002-2007 arası Erdoğan'ın seçilmesi, başbakan olması bu süreçte yaptığı icraatlar hukuken tartışılabilir konumdadır...

Bakınız :

1. DSP- MHP - ANAP iktidarında iki kez ekonomik kriz çıkmıştı / çıkarılmıştı...

2. DSP tam ortadan ikiye bölünmüştü/böldürülmüştü

3. ABD ithali bakan Kemal Derviş, ERKEN SEÇiM lafı ederek iktidarı erken seçime zorlamıştı.

4. MHP Başkanı Bahçeli bu "erken seçim" teklifine atlamış, seçim tarihini kendisi belirlemişti.

5. ANAP-DYP birleşmesi, her şey tamamken bir gecede bozulmuş, neden bozulduğu bir türlü açıklanmamıştı...

6. AKP "Gömlek değiştirdik" diyerek 2002 seçimlerine girmiş, onun için güllük gülistanlık bir seçim olmuştu.

7. Erdoğan için "özel yasa" ile siyasal yasaklığı kaldırılmıştı.

8. Siirt seçimleri iptal edilmişti.

9. Erdoğan, Siirt birinci sıradan AKP adayı gösterilmişti ki, bu hukuken pek mümkün değildi.

10.2002-2007 yılları arası Erdoğan'ın milletvekilliği, başbakanlığı, hukuken tartışılır durumdaydı...
2002 seçimlerinde AKP'yi iktidara taşıyan bunca koşulun oluşmasına, siz "Erdoğan çok şanslı bir lider" olarak mı yorumluyorsunuz?

O zaman "emperyalizm" den haberiniz yok demektir?
sürekli bok attıkları dış güçler tarafından yapılan plan ile oldu.
Tabii ki abd ve israil in yardımlarıyla. 2001 de kurulan bir partiye halk nasıl şans verir, devlet yönetimine çıkartır onları anlamak çok güç.
taşra merkez endeksini iyi okuyarak, taşra nüfusu yüksek bir ülkede iktidar olmuştur. Politika yapım süreçleri her zaman ses getirmiştir. icraat olmasa da yapım sürecinin yankıları taşrayı akpnin dini iktidar olabileceği konusunda kandırmıştır.
cia ve ülkemdeki andaval bolluğunun yardımıyla...

not: cia ya da mossad ya da her ne ise çok tehlikeli değildir. Karsısında kararlı duran bir halk olursa bir şey yapamazlar...

ama asıl tehlike cahil olan halktır. ve cok fazla cahile sahibiz.. yani sınır dışı etmek geliyor insanın icinden...
görsel