bugün

bir sözlük yazarı olarak şahsımın başına sürekli gelen şeydir.

ders arasında bahçede oturulur, ya da sabah otobüse binilir... o an etraftaki kişilerden ya da kendinden yararlanan zeka, sözlüğe yazmak için müthiş bir tespit bulur. tecrübe edindikçe, eve ulaşana kadar** bu tespiti, yazılacak bu ufacık tefecik, içi dolu turşucuk detayı unutacağı için, yine aynı zeka hatırlamak için bir ipucu bulur. örneğin: "hah çiğköfteden aklıma gelir tamam lan.." ancak bu zekanın aksaklığından veya daha bilinemez bir nedenden, eve gelene kadar bu tespit unutulur, entry uzayın boşluğunda kaybolur, bünye kendini bitirir.
(bkz: telefon denilen icat)
telefonunun internete girme özelliği olmasına gerek olmayan, her telefonda mevcut olan mesajlar bölümüne taslak kaydetme özelliğinden habersiz sözlükçüdür.*