bugün

Abdest başlı başına ve bizzat amaç olan bir ibadet değil belli ibadetleri yapmayı mubah kılan, kulun bu ibadetlere mânen ve ruhen hazırlanmasına ve bu ibadetlerden âzami verim elde etmesine yardımcı olan vasıta (vesile) ibadettir. Bazı ibadetler ve fiiller içinse abdestli olmak dinen gerekli görül­memiş olsa bile, taşıdığı birçok maddî ve mânevî faydalar sebebiyle tavsiye edilmiştir. Bundan dolayı abdestin dinî değer ve bağlayıcılık hükmü farz, vâcip ve mendup şeklinde üç çeşittir.

Namaz kılmak, Kâbe\'yi tavaf etmek, tilâvet secdesi yapmak, Kur\'an\'a do­kunmak için abdest dinen gereklidir. Sünnî mezheplerin çoğu bunların farz olduğunda görüş birliğinde olup yalnız Hanefîler Kâbe\'yi tavafta abdesti vâcip görürler. Kur\'an\'a dokunmak için abdestin farz olduğu hükmü, Kur\'an\'a ve Sünnet\'e de (el-Vâkıa 56/79; Beyhaky Sünen, I, 87-88) dayan­dırılmakla birlikte esasen müslümanların Kur\'an\'a atfettikleri önemi ve on­dan istifadeyi âzami ölçüye çıkarma gayretlerini yansıtan ve bünyesinde birçok sosyal ve psikolojik gerekçeyi barındıran kolektif şuur konumundadır.

Yatmadan önce abdest almak, vakit namazları için ayrı ayrı abdest al­mak, ezan okurken abdestli bulunmak mendup görülmüştür. Hatta mümine mânevî destek sağladığı, âdeta müminin silâhı olduğu, ayrıca Hz. Peygam­ber\'in mümkün olduğu ölçüde abdestli halde bulunduğu göz önünde tutula­rak islâm âlimleri müminin imkân ölçüsünde her işe abdestli olarak başla­masını ve abdestli bulunmasını tavsiye etmişlerdir.

Abdestin yukarıda özetlenen bu dinî hükmünün tabii sonucu olarak ab­destsiz kimsenin, cenaze namazı da dahil namaz kılması, şükür ve tilâvet secdesi gibi namaz hükmüne tâbi fiilleri yapması, Kâbe\'yi tavaf etmesi, Kur\'an\'a dokunması ve onu elle tutması câiz görülmez. Abdestsiz olarak Mushaf\'a bakarak veya ezberden Kur\'an okumak ise câizdir.

Kur\'an yüce Rabbin kelâmı olduğu için ona her zaman âzami saygı gös­termek, sû-i edeb olarak algılanacak davranışlardan kaçınmak gerekir. Kur\'an tilâveti, öteden beri sünnet değer hükmü atfedilen bir ibadet olarak telakki edildiği için, Kur\'an tilâvet ederken hem bu kolektif şuuru incitmemek ve hem de esasen her çeşidiyle ibadetin abdestli olarak ifasının ibadeti tamamlayan bir boyut olması sebebiyle böyle davranıp ibadet lezzetini daha derinden almak için abdestli olmaya özen göstermelidir. Fakihlerin Kur\'an tilâvetini sünnet olarak nitelendirip ona ibadet içeriği yüklemeleri bu anlamda doğrudur ve bunun için abdestli olmanın şart koşulması da yerindedir. Ancak Kur\'an oku­maktan asıl maksat mânasını anlamaksızın okuma değil, anlamak ve gereğini yerine getirmek üzere okumadır. Zaten Kur\'an\'ın indirilişinin aslî amacı da budur. Birinci okuyuşta ibadet niteliği ön plana çıktığı, ikincisinde ise anlama önem kazandığı için iki tür okuyuş arasında abdest açısından bir ayırım yap­mak mümkündür. Bu ayırım sebebiyle olmalı ki, bazı bilginler, ikinci tür oku­yuş biçiminde abdest almayı şart koşmamışlardır.

Kaynak: Bu sayfadaki bilgiler Diyanet işleri Başkanlığı Web Sitesi ve Diyanet Vakfı islam Ansiklopedisi\'nden alınmıştır.
abdest almaktaki yegane amaç bedensel temizlikten ziyade ruhsal arınmadır. "teyemmüm" bu argümana verilebilecek en yerinde mesnettir.
pislikten yanlarına yanaşılmayan arapların temizlenmeleri için islam peygamberinin bulduğu mükemmel yöntemin günümüz yorumudur.

teyemmümü manevi temizliğin kanıtı olarak görmek sadece abdesti namazın önkoşulu olarak görmenin bir uzantısıdır. abdest alınamayan yerlerde namaz kılmaktan kurtulacağını düşünenlere karşı bir "hayır efendim su yok ise teyemmüm var" diyerek yükümlülüklerinin her koşulda yerine getirilmesine dair bir ifadedir teyemmüm.

bugün bile iki abdest arasında yanına yanaşılmayacak kadar kötü kokanları düşününce islam peygamberinin ne kadar zeki, ne kadar büyük bir adam olduğunu anlayabiliriz.