bugün

Nihat Doğan kadın ve laiklik düşmanlığını Özgecan cinayetinin üzerine yapınca sosyal medya ayaklandı, kampanya yapıldı ve tükürdüğünü yalamak zorunda kaldı. Tweet'ini sildi, TV'ye çıktı özür diledi ve Survivor programından da kovuldu.
Nihat Doğan'ı kişisel olarak önemsemeyebiliriz ama adam "Türkiye'de kadın düşmanlığının sembollerinden biri". Göz önünde olduğu için kadın düşmanlarının kurumsal sözcüsü gibi. Bu nedenle başına gelenler, "aldığı ceza" önemli.
Çünkü bu kez 1 günde 5 kadın öldürülmedi, 1 günde 1 kadın 5 kere öldürüldü.
Özgecan, kaçırıldı, tecavüze uğradı, bıçaklandı, kafası parçalandı, elleri kollarından ayrıldı, yakıldı ve cesedi saklandı. Bir kadının başına gelebilecek ne kadar vahşet varsa hepsini, gencecik yaşında yaşadı. Bunlardan birini yaşasaydı her şeyi "normalleştiren" ve "umursamaz" hale gelen halkımız "işte yeni bir vaka" deyip geçecekti. 3-5 kadın derneği eylem yapacaktı, onları da medya umursamayacaktı. Olay "bir yenisi olup" o da "normal karşılanana kadar" unutulacaktı.
Ama Türkiye isyanda! Çünkü 17 Ağustos depreminden bu yana en büyük toplumsal travmayı geçiriyoruz. Kendimiz, yakınlarımız, çocuklarımız için korkuyoruz. Elimiz ayağımız bağlı, çaresiz hissediyoruz kendimizi. Tehlike sokakta da var evde de!.. Kurbanını "nerede olursa olsun bulacak" azim, azgınlık, arsızlık, vicdansızlık var bu adamlarda. Ve onların arkasında Nihat Doğan gibi "aklındaki kadın fikrinden bile" tahrik olan azmettirici, işbirlikçiler var.
Yapayalnızız!.. Devlet yanımızda değil, aksine şiddet yüklü, ayrıştırıcı, azdırıcı, kadın düşmanı. Sapıkları serbest bırakan, iyi halden ceza indiren, mağduru cezalandıran hukuk sistemine inancımız yok. Kadın eyleminde kadın döven, "sık ulan sık" zihniyetli polise güvenimiz yok.
Yapayalnızız!..
Ve artık her sabah Özgecan'ın sesiyle uyanacağız. "Bugün kaç kadın öldü" diye soracak bize.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Diyemiyoruz!..

bir gazeteci arkadaştan alıntıdır.