bugün

yeraltından notlar

varoluşçuluk un ilk romanıdır.

ayrıca kitap ile ilgili ilginç notlar şunlardır:

1. kitabın ilk cümlesi: “ben hasta bir adamım…”

2. fyodor mihayloviç dostoyevski tarafından kaleme alınmıştır.

3. ilk olarak 1864 yılında petesburg’da basılmıştır.

4. dostoyevski, bir mektubunda, bu yapıtında yepyeni bir anlatım denediğini, “müzikteki geçişleri bilirsin. bu da tıpkı öyle olacak. birinci bölümdeki gevezelikler, ikinci bölümde yerlerini ani bir katastrofa bırakacak” şeklinde ifade etmiştir.

5. edebiyat dünyasında varoluşçuluğun ilk yansıması olarak kabul edilen eser, camus ve sartre’ı etkileyen önemli bir yapıttır.

6. dostoyevski’nin sonraki yıllarda yazdığı romanlarda işlediği birçok felsefi ve ahlâki problemin tohumları bu romanda atılmıştır.

7. kitap,“yeraltı” ve “sulu sepken üzerine” olarak iki ana kısımdan oluşuyor. yeraltı bölümünde, artık kırklı yaşlarına gelmiş ve geçirdiği ömrün sonuna yaklaştığını düşünen ve geriye dönüp bakınca yaşadığı koca kırk senenin nasıl geçtiğini, bu süreçte neler gördüğünü tekrar tekrar zihninde canlandıran, içine kapanık, hassas ve utangaç bir adamın karakteri, fikirleri ve hayata bakış açısı anlatılır. “sulu sepken üzerine” adlı ikinci kısımda ise biraz arızalı, çokça utangaç adamın sözü edilen bu talihsiz karakter özellikleri ile nasıl bir hayata mahkûm olduğuna ilişkin notlar yer alıyor.

8. kitap, oldukça bunalımlı ve kaotik bir eser olmasına rağmen, nüktedan bir dil ile yazılmıştır.

9. dostoyevski’nin bu eserini çernişevski’nin “nasıl yapmalı” adlı ütopik sosyalist eserine bir nevi cevap olarak yazdığı kabul edilir. çernişevski’nin yine petersburg’da geçen romanındaki iyimserliğin karşısında yeraltı’nın karanlık homurtusunu seslendirir.

10. zeki demirbukuz, 2012’de yeraltından notlar’dan uyarlayarak başrolünde engin günaydın’ın oynadığı “yeraltı” filmini çekmiştir.

11. dostoyevski, romanının tanıtım yazısında her ne kadar, “bu notlar da, bunların yazarı da besbelli hayal ürünüdür” dese de, onun yaşam öyküsünü bilenler, yazarın anlatıcıya yakıştırdığı düş ürünü anıların içine kendi anılarını da serpiştirdiğini anlayıveriyor.

12. romanın ana karakteri yeraltındaki adam, dostoyevski’nin daha önce yazdığı öteki (1846) isimli romanının kahramanı goladkin’le benzerlik gösterir. kahramanı aynı zamanda bir anti kahramana dönüştürerek onun kişiliğinin öteki yönünü açığa çıkaran çifte-kişilik teması yeraltındaki adam’da tekrar okurun karşısına çıkıyor.

13. yazar bu eserinde yeraltıdaki adam’a; 19. yüzyıl aydınını, aşkı, ‘sistemlerin vaat ettiği iyileşme ve kötülüğün ortadan kalkacağı’ gibi söylemleri, uygarlık nedir’i, akıl-istek ayrımını, insanlık tarihini, irade nedir’i, insanın yapmak-yıkmak eğilimini, insanın arayışını, öz yaşam öyküsünün yazılıp yazılamayacağını, yazma isteğini, kendine olan nefretini, duygularındaki tutarsızlıkları, rus-alman ve fransız romantiklerinin ayrımını, okuduğu kitapların kişiliğine etkisini, hiyerarşinin bireyde yol açtığı ezik egoyu, hayallerini ve hayallerindeki olmak istediği kahraman karakterini, çocukluk ve gençlik anılarının içindeki sevgisizliği ve nefreti körüklediğini, evlilik hakkındaki görüşlerini, kadın, aile, kadın bedeninin aşkla yükseleceğini ve satılık kadın bedeninin kadını nasıl aşağıladığını ve bu kadınların insanlar tarafından nasıl kullanıldığını, insan nedir’i sorgulatır.

14. nietzsche bu eser için, “yeraltından notlar, hakikati kanla haykırır” demiştir.

15. kitabın son cümleleri: “eh, yeter bu kadar; bir daha da ‘yeraltı’ndan yazmak istemiyorum. bununla birlikte bu çelişki hastasının notları burada bitmiyor. dayanamadığı için, o yazmayı sürdürdü. ama biz burada dursak daha iyi olur, sanıyorum.”

kaynak: edebifikir.com