bugün

gecenin şiiri

Işıl çocuktu o zaman, ben de öyle 
Mevsim kesin yazdı, karpuzdan feneriyle 
Hani her çocuğu başka bir çocuğa 
Yaklaştıran bir şarkı vardır ya 
Kıyıya yanaşan bir gemi gibi. 

O akşam ay Işıl’a sığışmıştı, Işıl çocukluğuna, 
Çocukluğumuz mor bir zambağa 
Hani her çocuk zaman zaman 
Kendini mor bir zambağın içinde düşler ya 
Sonra iki çocuk birbirine gülümser, sonra 
Zambağın içine bir çiy tanesi düşer 

Koşuşan iki ateş gibi konuşmuştuk 
iki küçük geveze gece sineğiydik 
Düşlerimiz el ele tutuşmuştu, 
el ele tutuşmuş iki kelebek gibi. 
Gidecektik, kaçacaktık buralardan 
Uzak ülkeler düşlemiştik. 
Büyük gemiler yüzmüştü ruhumuzda 
Ben Işıl’ın yelkenini üflememiştim 
Bensiz uzaklara gitmesin diye 
Pirinç taneleri savurmuştuk havaya, 
Grapon kağıtları, konfetiler... 
Fener alayı geçmişti gözlerimden 
Işıl sevinçle alkışlamıştı. 

Bir daha hiç ay Işıl’a sığışmamıştı. 
O akşamki gibi, o akşamki kadar büyük 
Siyah saçlı bir mucizeydi sanki ay 
Ateşe atmıştık biz onu 
ince ve beyaz bir kemik gibi 
Susmuştuk, peygamberler inmişti hayatımıza, 
donuk fotoğraflar, yalanlar, kitaplar... 
Susmuştuk, bir baykuş 
Kapı aralığına sıkışmış bir ruh gibi bağırmıştı 
Susmuştuk, bir daha hiç 
Ay Işıl’a sığışmamıştı. 

Ayın yerinde kara bir delik kalmıştı.