bugün

entry'ler (212)

doğu perinçek

önemlidir ama gram değeri yoktur.

önemi nereden geliyor diye sorarsanız, bu adam! ne zaman ortaya bir söylem ile çıksa, derin devletteki bir klik neler düşünüyor birazcık anlamış oluyorsunuz.

karakter, tutarlılık, dürüstlük beklemek ise bunun gibilerinden saflık olur.

tek yol devrim

''devrim bir zamanlar bir ihtimaldi ve çok güzeldi.''

murat uyarkulak'ın ''tol'' adlı romanının ilk cümlesi. ben de artık bu ruh hali içerisindeyim çünkü artık herhangi bir şey ile insanların iyi olacağına dair umudum pek kalmadı. belki bu kadar kötü olmaz ama iyi olmayacağı da garanti.

jehrmar

son dönemde çıkmış bir kürt şarkıcı-grup, daha çok zazaca söylüyor ve gayet güzel söylüyor.

jahr=zehir
mar=yılan

bir anlamda ''yılan zehri'' bir anlamı var. iyi dinlemeler.

https://www.youtube.com/watch?v=wRo6QmjyW4A

https://www.youtube.com/watch?v=Hm_j4cFvdEc

https://www.youtube.com/w...DwRo6QmjyW4A&index=19

ölüm

Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

sizin hiç babanız 20 ay yoğun bakımda kaldı mı?
benim kaldı ve ölümüne hazırım sandım, bu acıya katlanmaktansa daha rahat eder diye düşündüğüm zamanlar bile oldu, meğersem orada olması bile insana güç veriyormuş anlamamışım.

siz siz olun eğer yakınınızda ise sarılın babanıza, sonra istesek bile yapamıyoruz.

v for vendetta

benim en sevdiğim filmler arasındadır. bu filmi izlemeden önce george orwell'ın 1984 adlı romanı okunursa, filmdeki bazı detaylar çok daha iyi anlaşılır.

örnek vermek gerekirse, büyük birader'in (big brother) ekrandaki görüntüsünün önünde duran 4 kişi, 4 bakan, direkt olarak romandan alınma bir sahnedir.

sona jobarteh

Akustik batı Afrika müziğinin önemli temsilcilerinden biri olan Sona Jobarteh aynı zamanda kora oyuncusudur. Benzersiz bir ses yakalamak için eserlerinin çoğunda kullandığı nkoni adında yeni bir müzik aleti icat etmiştir. ilk albümü 2008 yılında ”Afro Akustik Soul” adıyla oluşturulmuştur. Sona Jobarteh, Batı Afrika müziğinin dünyaya açılan sesidir adeta.

ve ilk defa 21 kasımda türkiye'de iş kulelerinde konser verecektir.

şuraya en sevdiğim iki şarkısını bırakıyorum, iyi dinlemeler:)

https://www.youtube.com/w...RDg6QRcd2h-zE&index=2

https://www.youtube.com/w...amp;start_radio=1&t=4

metrobüs interneti

marx ''din halkların afyonudur.'' demiş ve bunu söylerken aslında feuerbach'ın din eleştirisini eleştirmiş, dinlerin bu zalim dünyada insanların en azından yaralarını uyuşturduğunu ima etmiştir. malum 19.yy da afyon aynı zamanda ameliyatlarda kullanılırdı, anestezi amaçlı.

neyse, demem o ki, olumsuz anlamda kullanıyorum ben ve ''internet, halkların afyonudur.'' durumuna geldi, tüm dünyada insanları uyuşturan, yalan haberler servis eden, propaganda ve karşıpropaganda aracı oldu. maalesef biz sıradan insanlarda hiçbir şey yapamıyoruz kendi irademiz haricinde. yani her yeri internet ağına çevirmek giderek cyborg haline gelmemize sebep oluyor.

baruch spinoza

spinoza ile ilgili güzel bir başlangıç kitabı önereceğim, uzun zamandır bir felsefeyi ya da filozofu bu kadar derin,sade,anlaşılır bir kitap görmemiştim. hayatının en ince detaylarını vererek boğmuyor (ki maalesef işbankası yayınlarının tüm biyografi kitapları böyle, işin özünü kaçırıyor örneğin; descartesi rousseau, paul dirac biyografileri böyle idi), spinoza meraklılarına şiddetle tavsiye ederim.

spinoza; bir başlangıç - diego tatian (dost yayınları)

ikinci bir okuma ise, spinoza felsefesinin gündelik hayata dair güncel örnekleri ile anlatan türkçe bir kaynak, bu kitapta gerçekten çok güzel

spinoza'nın sevinci nereden geliyor - çetin balanuye (ayrıntı yayınları)

şuraya da borges'in spinoza için yazdığı bir şiir bırakalım:)

altın sis, batı aydınlatır
pencereyi. hiç durmadan elden geçen kitap
bekler, şimdiden sonsuzlukla yüklü.
biri alacakaranlıkta tanrı'ya can verir.
bir insan yaratır o'nu. bir yahudi,
hüzünlü bakışlı ve sapsarı yüzlü.
zaman taşır onu, nehrin taşıdığı gibi
bir yaprağı, akıp giden su üzerinde.
ne gam. büyücü ısrar eder ve biçimlendirir
tanrı'yı, hassas bir geometride.
hastalığından ve hiçliğinden başlayarak,
sözleriyle oluşturmaya devam eder.
muazzam bir sevgi bağışlanmıştır ona,
sevilmeyi hiç beklemeyen sevgi.

postmodernizm

bu herkesin duyduğu ama tam olarak bilmediği kavramı güzel bir şekilde, insanı yormadan ve bu konu hakkında daha sonra okunacak kitapları ve filozofları tanımamızı sağlayacak bir kitap önereceğim;

abdullah başaran- postmodern: felsefe,edebiyat,nekahet

dedalus yayınları

not: sonrasında biraz daha derin bir okuma yapmak isteyenlere

postmodern teori- s. best & d. kellner

ayrıntı yayınları.

geceye bir şiir bırak

artık hiçbir şeye karşı değilmiş gibi kayıtsızım
yolculuğun sonunda ormanda duyduğum sesi öldürdüm
amacım yoktu sesi öldürürken, ses öldüğü için de hala amaçsız sayılırım
ormana karşı değilmiş gibi kayıtsızdım
ormandan çıkınca şehrin ışıkları ve ışıkların suda işaret ettiği anlamların adı olan dünya
ile karşılaştım
dünyaya karşı da kayıtsızım

"anlamıyorum seni" diyen birine kendimi anlatmak
üzere uzattığım kitap hala okunmadığı için,
bir gecenin sonunda anlatılmamak için yaşanmış
gönderilmemek üzere yazılmış bir mektuba koyarak...
mantıklı olan her şeyin nedenini aradım
nedenini aramadığım için artık yalnızca ölümü
ve aşkı seviyorum
konuşma haline gelmeyen şeyleri
susmalı ve sonra ormanın güzelliğinden söz etmeli:
"kış henüz gelmişti, kar tertemiz ve her yer
bembeyazdı"
biz de mutluyduk
kimimizin sevgilisi vardı
sevgilisi olanların üstüne bir taş duvar yıkılıyordu
taş duvar üstümüze sessizce yıkılıyordu<
.......
.......

Ahmet Güntan

ahmet güntan

artık hiçbir şeye karşı değilmiş gibi kayıtsızım
yolculuğun sonunda ormanda duyduğum sesi öldürdüm
amacım yoktu sesi öldürürken, ses öldüğü için de hala amaçsız sayılırım
ormana karşı değilmiş gibi kayıtsızdım
ormandan çıkınca şehrin ışıkları ve ışıkların suda işaret ettiği anlamların adı olan dünya
ile karşılaştım
dünyaya karşı da kayıtsızım

"anlamıyorum seni" diyen birine kendimi anlatmak
üzere uzattığım kitap hala okunmadığı için,
bir gecenin sonunda anlatılmamak için yaşanmış
gönderilmemek üzere yazılmış bir mektuba koyarak...
mantıklı olan her şeyin nedenini aradım
nedenini aramadığım için artık yalnızca ölümü
ve aşkı seviyorum
konuşma haline gelmeyen şeyleri
susmalı ve sonra ormanın güzelliğinden söz etmeli:
"kış henüz gelmişti, kar tertemiz ve her yer
bembeyazdı"
biz de mutluyduk
kimimizin sevgilisi vardı
sevgilisi olanların üstüne bir taş duvar yıkılıyordu
taş duvar üstümüze sessizce yıkılıyordu<
.......
.......
(ormanların gümbürtüsü)
Ahmet Güntan

bertrand russell

Gerçek bir felsefeci ve entelektüel olan Russell'ın ilk baskısı 1928 yılında yapılmış olan "sorgulayan denemeler" adlı kitabını okumanızı öneririm, özellikle giriş denemesi olan "kuşkuculuğun önemi üzerine" adlı denemesi gerçekten zihin açıcı, 10 yıl önce öğrenci iken aldığım Tübitak basımını (bir zamanlar Tübitak gerçekten çok iyi kitaplar basardı) şimdi bir daha okuyorum, ki o zaman çok anlamadığım yerleri de varmış, tekrar tekrar okumakta faydası olan bir yapıt.

Şuan say yayınlarından çıkan kitap yine aynı çevirmen ile çıkıyor, çevirmeni nermin arık, gayet güzel çevirmiş.

iyi okumalar dilerim.

stanley kubrick

Zafer yolları adlı filmi gerçekten tam bir savaş karşıtı, aynı zamanda savaşın nasılda "büyük" adamların keyfi uğruna ya da "devletin bekası" adına "küçük" insanları acımadan harcadığını ve savaşın nasıl bir endüstri olduğunu gözler önüne seriyor. Gerçekten bu kadar güzel bir anlatımı bu kadar kısa sürede filme aktarmak ( yaklaşık 1,5 saat) ancak bu yönetmene yakışır.

Not: bu filmi izledikten sonra "full metal ceket" filmini de kesinlikle ve kesinlikle öneririm.

iyi seyirler.

gecenin şiiri

izinsiz bir yürüyüştür
yaşamak

(ibrahim karaca)

tkp nin 23 haziran da sandığa gitmeyecek olması

tkp kendisine hiç komünist falan demesin, tarihsel olarak hep ya sovyet devletinin yan şubesi olarak çalışmıştır sözde devrimcilikleri ile her zaman olmazın peşinde koşar, kemalizmden bir tık ilerde değil bazen saçma sapan cumhuriyetçi takılır yeri gelir bazen dersim katliamını savunur, en komünist olanları da ihraç eder (mesela nazım ve hikmet kıvılcımlı).

yani yine şaşırtmadı beni.

niyazi mısri

Dermân aradım derdime
Derdim bana dermân imiş
Bürhân aradım aslıma
Aslım bana bürhân imiş

Sağ u solum gözler idim
Dost yüzünü görsem deyû
Ben taşrada arar idim
Ol cân içinde cân imiş

Öyle sanırdım ayrıyam
Dost gayrıdır ben gayrıyam
Benden görüp işiteni
Bildim ki ol cânân imiş

Savm-u salât u hac ile
Sanma ki biter zâhid işin
insan-ı kâmil olmağa
Lâzım olan irfân imiş

Kande gelir yolun senin
Ya kande varır menzilin
Nerden gelip gittiğini
Anlamayan hayvân imiş

Mürşid gerektir bildire
Hakk’ı sana hakka’l-yakîn
Mürşîdi olmayanların
Bildikleri gümân imiş

Her mürşîde dil verme
Kim yolunu sarpa uğradır
Mürşîdi kâmil olanın
Gâyet yolu âsân imiş

Anla hemen bir sözdürür
Yokuş değildir düzdürür
Âlem kamu bir yüzdürür
Gören onu hayrân imiş

işte Niyâzî’nin sözün
Bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak’tan âyân bir nesne yok
Gözsüzlere pinhân imiş

Niyazi Mısri.

dücane cündioğlu

https://www.youtube.com/watch?v=uGysSYgNB_A

zihin açıcı güzel bir program, izlemenizi isterim...

spinoza

spinoza üzerine çalışmak isteyenlere bir video ve iki güzel kitap önerisi.

https://www.youtube.com/watch?v=PB0SXIHCtDw

çetin balanuye kitapları;

1) spinoza'nın sevinci nereden geliyor(ayrıntı yayınları)
2) spinoza: bir hakikat ifadesi

çetin balanuye

akdeniz üniversitesi felsefe bölümünde öğretim üyesidir. kendisini ilk olarak ''spinoza'nın sevinci nereden geliyor'' adlı kitabı ile tanıdım ve hemen sonra bir diğer spinoza kitabı olan ''spinoza: bir hakikat ifadesi'' adlı kitabını edindim. ilk kitabını okumuş biri olarak felsefeyi çok yalın (basit değil yalın) bir şekilde anlaşılır kılarak ve günümüz yaşantısı ile bağlantı kurarak ifade etmesi çok güzel. spinoz felsefesine merak salanlara ilk olarak okunması kesinlikle tavsiye edilir.

james joyce

armağan ekici ulysses'i türkçeye çeviren 2.çeviri, daha önce bilinen yky'den nevzat erkmen tarafından çevrilmiştir, armağan ekici'nin güzel ve öğretici bir söyleşisi...

https://www.youtube.com/watch?v=dnkYOJDD1sQ