bugün

(bkz: baruch spinoza)
bir (bkz: Jorge Luis Borges) şiiridir.

altın sis, batı aydınlatır
pencereyi. hiç durmadan elden geçen kitap
bekler, şimdiden sonsuzlukla yüklü.
biri alacakaranlıkta tanrı'ya can verir.
bir insan yaratır o'nu. bir yahudi,
hüzünlü bakışlı ve sapsarı yüzlü.
zaman taşır onu, nehrin taşıdığı gibi
bir yaprağı, akıp giden su üzerinde.
ne gam. büyücü ısrar eder ve biçimlendirir
tanrı'yı, hassas bir geometride.
hastalığından ve hiçliğinden başlayarak,
sözleriyle oluşturmaya devam eder.
muazzam bir sevgi bağışlanmıştır ona,
sevilmeyi hiç beklemeyen sevgi.
'Evet, tabiiki kendi isteginle yaptigina eminim...
Su yere dusen bardaga da sorsam, ben kendim dusmek istiyorum diyecekti.'

Deyip insanlarin secimlerini sorgulamama sebep olan efsanevi filozoftur. Cok da sevilmemistir zamaninda.
Ben de sevmezdim ki, gunlerdir uyuyamiyorum.
Aci cekiyorum.

Bardaga da sorsan o da dusmek istiyorum diyecekti...
spinoza derki: kendi halimize bırakılmış olsaydık yani tanrıya tabii olmasaydık yok denecek kadar az şey yapabilirdik ya da hiçbir şey yapamazdık.
Tanrıyı bilmek algiladigimiz her şeyin Tanrının özunden dogdugunu bilmektir.
-Spinoza
Etika adlı eseri çok bilinen, çok okunan felsefe insanıdır.
Panenteistir. En keyif alarak okuduğu kitabı ise TTP'dir.
insanların Tanrı adına adına konuşması belli ki kızdırmıştır reyizi, insan kökenli dinsel kurum ve kuruluşların içinden geçmektedir.
Eski Ahit'in nereleri insan elidir çat çat yazarak, kurulmuş Musevi ruhbanlığını denize döktüğünden aforoz edilmiştir.
ingilizce cherem olarak yazılan bu işlem muhtemelen "herem" (gırtlaktan gelen h) olarak okunuyor, yani bizim haram dediğimiz şey.
Bu adam haram kılınmıştır din tüccarı musevilere!
Bu kadar başarılı bir eleştiricidir, Avrupa laikliğinin de ön-kurucusu olarak tanımlandığı olur.
TTP'yi okuyan, Spinoza'nın Tanrı'ya imanı olduğunu net anlar, Etika'nın başlangıcında da Tanrı'yı zorunluluk olarak ispatlamıştır.
dusunceleri hic bir bakimdan antik yunan felsefesini ileri goturmuyordu.

spinoza, rahiplerin gardiyanliginda,avrupa'da dini bagnazligin tutsagi olmus dusunceyi ozgur kilmak icin, aydinlanmanin baslamasi icin ilk kivilcimlardandi.

semitik metinlerde konusanin tanri olmadigini, bu yazilarin art niyetler tasidigini isaret etmesi ilk psikanaliz calismasi sayilabilir.

afaroz edildi boylece yahudi seriatina gore katledilmek icin acik hedef gosterildi, sonra kabilesinden yahudi bir teroristin hancerli saldirisina ugrayarak oldu.
spinoza üzerine çalışmak isteyenlere bir video ve iki güzel kitap önerisi.

https://www.youtube.com/watch?v=PB0SXIHCtDw

çetin balanuye kitapları;

1) spinoza'nın sevinci nereden geliyor(ayrıntı yayınları)
2) spinoza: bir hakikat ifadesi
Panteisttir. Her şey bir olan tanrı'nın ürünüdür. Her şey onun farklı tezahürü veya ana niteliğidir. Nitelik arttıkça gerçeklik artar. Tanrı en çok niteliğe sahip en gerçek varlıktır. insan tanrı'nın sonsuz niteliklerinden ikisini bilebilir, yer kaplama ve düşünme.

Descartes'ın zihin, beden ve tanrı tözünü, plüralizmi reddeder. Ona göre tek töz tanrı'dır. Töz birdir ve bölünemezdir. Dolayısıyla Descartes'in düalist ontolojisini de reddeder. Çifte yön teorisine göre zihnin bedenden beden de zihinden etkilenir descartes gibi apayrı doğalara sahip iki varlık, iki farklı töz değildir. Soyutlama ile ayrıştırılabilir fakat belirgin fiziki ayrımlar yoktur.

Descartes ile spinoza epistemolojik olarak da ayrılır. Descartes bilgiye süpheyle başlar. Spinoza için bilgi uzun araştırmalar sonrasında şüpheden arındırılmış bir biçimde ortaya konulabilir. Descartes kuşkuyu yöntem olarak belirleyip işe cogito ile başlarken spinoza direkt tanrı ile başlar.

Descartes ile Spinoza'nın tanrı ve doğa anlayışları da oldukça farklıdır. Descartes bilimde ürettiği sentetik a priori yargılara fiziki olanın açıklanabileceğini söylerken spinoza, birkaç yasanın evren, tanrı ve tüm varolanları açıklayabileceğini iddia eder. Descartes'ın doğadaki nedenselliği spinoza için yanılsamadır yine de spinoza bu yanılsamayı özgürlüğe dönüştürür.

Descartes'in deistik tanrısının karşısında spinoza'nın pantesit tanrısı vardır. Yani her ikisi de tanrı'nın dünyaya müdahale etmediğini düşünür. Buna karşılık spinoza tanrısı duygusuz ve iradesizdir. Descartes tanrı'nın iyi niyetli olduğunu kötü cin hipotezinde kanıtlamıştı. Spinoza'nın tanrısı özgürdür çünkü onun dışında bir şey, yasa veya kural koyucu yoktur.

Felsefeye epistemolojik ve ontolojik olarak pek bir düşünce koyamamış olsa da siyaset felsefesi daha okunasıdır.
Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!
Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır. Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum..

Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun!

Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir.

Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak, çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu ya da cinselliğinin kötü bir şey olduğunu söylemedim!
O yüzden, seni inandırdıkları her şey için beni suçlama.

Benimle hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı da bırak.Gün doğumunda, bir manzarada,arkadaşlarının dostluğunda, küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan, henüz yazının bilinmediği devirlerde benim adıma yazıldığı iddia edilen hiçbir kitapta beni bulamazsın!

Bana güven, ama önce kendine güven ve her şeyi benden istemeyi bırak, bana işimi nasıl yapacağımı sen mi söyleyeceksin?

Benden korkmayı da bırak; Çünkü ben öcü değilim ve seni yargılamıyorum, seni eleştirmiyorum, sana sinirlenmiyor, seni rahatsız etmiyorum, asla seni cezalandırmıyorum. Beni sadece sevmen yeterlidir.

Benden özür dilemeyi de bırak.

Çünkü affedilecek bir şey yok. Eğer seni ben yarattıysam, seni özgür iradenle donattım. Sana verdiğim akıl ve iradeni kullanarak yaşıyorsan seni nasıl suçlayabilirim?

Seni sen olduğun için nasıl cezalandırabilirim?
Bir yaratıcı bunu nasıl yapabilir?
Her türlü emirleri unut,her türlü yasayı unut; bunlar seni manipüle etmek için,seni kontrol etmek için,senin suçluluk hissetmeni isteyenlerin kurgusudur. Bunlara inanma, sadece kendi aklını kullan.

Kendine saygı göster ve kendin için istemediğin şeyi başkalarına da yapma. Senden tek istediğim hayatına dikkat etmen. Çünkü bu hayat ne bir test, ne bir basamak, ne bir adım, ne bir prova ne de cennete giden bir yoldur.
Ben seni tamamen özgür kıldım; Ödül yok,ceza yok,günahlar yok,erdem yok, kimse skor taşımıyor, kimse kayıt tutmuyor.
SADECE SEVGi VAR!

Ancak hayatında bir cennet veya cehennem yaratmak için kesinlikle özgürsün! Bu hayattan sonra ne olup olmadığını söyleyemem, ama sana bir tavsiye verebilirim; bu hayattan sonra bir şey yokmuş gibi yaşa.

Düşün ki bu hayat senin zevk alman, sevmen ve var olman için vardır, yani hiçbir şey yoksa, sana verdiğim bu yaşama fırsatından zevk almış olacaksın. Ama eğer bir şey varsa, orada da sana iyi mi kötü mü diye sormayacağım.

Sana soracağım tek şey, beğendin mi, öğrendin mi?
En çok neyi beğendin? ‘Yaşamında ne öğrendin ve hangi güzel işleri yaptın’ olacaktır.

Bana inanmayı bırak; inanmak tahmin etmek, hayal etmektir. Bana inanmanı istemiyorum, beni kendinde hissetmeni istiyorum. Beni sevmen yeterli.

Övülmekten sıkıldım, teşekkür edilmekten bıktım. Minnettarlık hissediyor musun? Bunu kendine, sağlığına, ilişkilerine ve dünyaya göz kulak olarak ifade et. izlendiğini mi hissediyorsun?.

Neşeni ifade et!
Beni övmenin doğru yolları bunlardır..

işleri zorlaştırmayı bırak ve benim hakkımda birilerinin öğrettiklerini papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç..
Emin olabileceğin tek şey burada olduğun, ve yaşadığındır...
Nitekim bu dünya harikalarla doludur...
Etrafına baktığında beni görecek ve hissedeceksin...

Neden daha fazla mucizeye ihtiyacın var ki?
Beni dışarıda ararsan bulamazsın.
Beni sadece kendi içinde bulursun.
Baruch Spinoza