bugün

genelde edebiyat sever aşıkların uyumadan önce birbirlerine sms ile yazdıkları kısa , özlü , hemen bir yerlere not edilen şiirlerdir.
bu süreç uzun sürerse tarafların birer şiir antolojisi edinmelerini gerekli kılan eylem.
örnek:

"bence kokular burunda mekan tutar
çiçekte değil"
yağmurlu bir gecede d.ali erzincanlı'nın sesi ile duyulur.

Sana ulaşmak niye bu kadar zor anlayamıyorum.
Hani bir çiçekte bulabilirdim seni
Bir grup vaktinde
Yağmurda ve karda
Güneşin gittiği anda...
Esen bir meltem selamını getirirdi hani?
Yok,yok,yok...
Yoksun artık biliyorum
Yoksun.
Dün gece yıldızlar uyurken
Sana bir şiir yazdım
Ne yazdığımı görmek için
Yaklaştı,yaklaştı durdu deniz.
Sinirlenince kendini
Büyük bir homurtuyla kayalara vurdu.
Ne yazdığımı söylemedim tabi
Söylermiyim!
Sonra o şiiri,
Dalgaların üzerine bıraktım,
Getirsin diye sana...
Ve oracıkta kalakaldım
Ezan okunuyordu,sabah ezanı
Bütün kainatı öyle bir duygu kapladı ki
Vücudumun tüm zerrelerinde yaşadım o duyguyu
Ve bir an yalnızlığımı hissettim
Çaresizliğimi,basitliğimi
Bilmiyorum,ne zaman böyle bir hal olsa
Kendimi tutamıyorum.
Hayır,hayır ağlamadım
Gözlerim buğulandı ama...
Peki,tamam ağladım
Ama ne yapayım tutamadım kendimi.
insanlar neden seni sevmez bilirmisin
Sen gelince korkuları başlar
Karanlıktan korkarlar onlar
Sen,karanlık,korku.....
Ben niyemi korkmuyorum
Sen gelince sükunet geliyor
Ondan başkasını düşünemiyorum
Sen gelince ihsan başlıyor
Vuslat,hemde en güzeliyle
Seni seviyorum
Çünkü furkanda adına yemin ediliyor
Aşıklar maşukunu anıyor sende
Hıçkırıklar daha belirgin
Günahlar için
Pişmanlıklar için
Eyvahlar için
Ah'lar için...
Hey gece!
Şiirime senin adını verdim.
Dostun şiiri dedim.
Dostun şiiri...
Gecenin şiiri.
ne ben sezarım ne sen brütüssün. ne ben sana kızarım ne de zatın zahmet edip bana küssün. artık seninle biz, düşman bile değiliz.
geceye damgasını vuran şiirlerdir.
geceye değil, yarım asra damgasını vurmuş şiir.
kaçıp sana saklanıyorum akşam oldu mu
sana dokununca mı denizleniyor masa
senin avcıların mı çok hayvanları kovalayan
sıkıntımın ormanında?

üç beş günümüz var şuracığında
nice oyuncağımızı kırdılar
biz de güzel çocuklardık bahçelerde
sularda alabalık

azla avunmaya alıştık
ne yapalım paramız yoksa
şarabımız bitince yağmura çıkarız
kim güzelleşmiyor öpüşünce.

ahmet oktay
Sensiz / Özdemir Asaf

Sensiz de denizi seyredebiliyorum
Hem dalgaların dili seninkinden açık.
Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
Sensiz de seni sevebiliyorum.

Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,
Karşılaştığımız zamanlarda.
Sen, sevgiden şımaran çocuk,
Ben şaşıran budala.
yorgun gözümün halkalarında
güler gibi fecr oldu nümayan,
güller gibi.. sonsuz, iri güller
güller ki kamıştan daha nalan,
gün doğdu yazık arkalarında!

altın kulelerden yine kuşlar,
tekrarını ömrün eder i`lan,
kuşlar mıdır onlar ki her akşam,
alemlerimizden sefer eyler?...

akşam, yine akşam, yine akşam,
bir sırma kemerdir suya baksam;
akşam, yine akşam, yine akşam,
göllerde bu dem bir kamış olsam!

(bkz: ahmet haşim)
Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onalar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki
hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değildir elbet.
Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
Zaman alır.
Zaman alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, açılar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
bir adin kalmali geriye
kirilmis seylerin nihayetinde
aynalarin ardinda sir
yalnizligin pesinde kuvvet
nihayet, bir adin kalmali geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki ben hic aglamadim
hic atese tutmadim yuregimi
geceleri koynuma almadim ihaneti.
ahmet hamdi- bir adin kalmali.
sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Can YÜCEL
(#15784184)
yazılar bitince
denizi seyret biraz.
sözler bitince
anlatamadıklarına üzülme.
yorgunsan konuşma istersen.
saat kaç olursa olsun,
ben gözlerini dinliyor olacağım...
(bkz: erhan güleryüz)
Aynı yapboz parçaları birbirine uymazmış.
Aynı resime bile ait değillermiş hatta.
Sen başka resimlerin parçasısın.
Ben başka resimlerin.
Can babadan "kaldır kadehi ey sevgili;önce gelişine,sonra gidişine...Dibini bulunca;gelmişine, geçmişine...
öyle biryerdeyim ki.ne gitmesi mümkün, ne kalmasi. öyle bir yerdeyim iste vazgecmekle direnmek arasinda, akla karanin tam ortasinda... kaybetmenin arifesinde yeni bir hayatın eşiğindeyim, kalsam canim yanacak gitsem hayatım..
Necip Fazıl Kısakürek
ahmed arif

terketmedi sevdan beni,
ac kaldim, susuz kaldim,
hayin, karanlikti gece,
can garip, can suskun,
can paramparca...
ve ellerim, kelepcede,
tutunsuz uykusuz kaldim,
terketmedi sevdan beni...
turgut uyar- geyikli gece.

http://www.youtube.com/wa...sQPpY&feature=related
Uçmakta, konmadan, kıyısız bir denizde rûh;
Benzer mi böyle bir kuşa Tufan içinde Nuh?
Üstünde gök, sürekli bulutlarla, yüklüdür;
Altında gür deniz ki ezelden köpüklüdür.
Çalkantısında dalgası bilmez nedir sayı;
Milyonca dalga sürmede milyonca dalgayı;
Hiç durmayan gürültüsü bir türküdür, geniş,
Milyonca haykırış dolu, milyonca sesleniş.
Yıldızlar ülkesinde açıldıkça yükseğe,
Başlar hayâl edindiği âlem görünmeğe.
Bir rûhu besliyen hava yalnız yukardadır.
Hulyâyı dâima uçuran duygulardadır.
Yalnız bu katta mümkün olur dâimi uçuş.
Her hamlesiyle, rûh, o çelikten kanatlı kuş,
Ufkunda bir dakika görünmeksizin kara,
Hür gökte, hür denizde uçar, hür ufuklara.
Yahya Kemal BEYATLI
Topu uzak arsaya kaçmış
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Ağzımdaki şekere benzer
Dualar ederim

Tatlı, yapışkan
Çabuk biten
Diş çürüten

Hafriyat çamurundan telsiz yapan
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Kirlenen ellerimle bile
Seni özleyebilirim

Küçük, uzak
Özensiz

Bulduğu her parayla bakkala koşan
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Aldığım en büyük hazzı
Seninle paylaşabilirim

iç içe ve yüksek
Hızlı ve gergin
Kolay gelen, eşsiz

Çayını açık içen
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Büyüklere görünmeden
Bi sigara yakabilirim

Seninle ya da sensiz
Öksürüklerle
Düzensiz

Okumaya erken başlayan
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Bu zeki gözlerimle
Seni öpebilirim

Titrek ve ışıltılı
Dalgın ve unutkan
Bedelsiz

Basamakları atlayarak çıkan
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Dengemi kaybedersem
Sana düşebilirim

Sağlıksız ve korkulu
Çekingen, kırık dolu
Sahipsiz

Kelimeleri yutarak konuşan
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Ağzımı tamamlayabilirsen
Çok teşekkür ederim
Dursun Ali Erzincanlı'nın nesil yayınlarından çıkan şiir kitabı.

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=18237
iki rayı gibiyiz
Bir tren yolunun
Yakın olması
Neyi değiştirir
Son istasyonun.

Sunay Akın
Sanma ki, bu güzellik,
hep böyle kalacak.
Senin de, gönül dalına bir gün,
baykuşlar konacak.
(bkz: anonim)
beni güzel hatırla!
bunlar son satırlar...
farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
uyandın ve ben bittim...

beni güzel hatırla!
çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...

beni güzel hatırla!
sayfalarca mektup bıraktım sana.
şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.
sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim...
senden öncekiler gibi sen de anlamadın.

beni güzel hatırla!
sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar...
gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
en güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
söylenmemiş "merhaba"lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda.
ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda.

beni güzel hatırla!
dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
alnından öptüğüm dakikaları...
birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun.
bu da sana son sürprizim olsun.
şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla.
gidiyorum...