entry'ler (971)

türklerin yaşadığı duygusal kopuş

Dün hükümet tarafından göz göre göre silah yığılmasına müsaade edildi çözüm sürecinde, Akp bölgeden oyları yarı yarıya düşünce "pkklılara rahat battı, kanları bitlendi" deyip çözüm sürecini buzdolabına kaldırdı ve operasyonlar başladı. Sonrası malumunuz, bodrumlarda ölen pkklılar, ankara'nın göbeğinde patlayan bombalar derken şu sıralar hdplilerin dilinden düşmüyor "duygusal kopuş" teranesi, sanırsın ki bu adamlar sabah akşam duacıydı vatanın selametine, pkk itleri hükümet tarafından şımartılırken eline iki tane Türk bayrağı aldı diye bu vatana aidiyet duydu sanki aq, her neyse işte hdp diyor ki "dün göstermelik bayrak alanlar bugün kinleniyor devlete" hayır polisi, askeri öldüren yeterince kinli değildi sanki dün, her neyse bu ağızlarından düşürmedikleri duygusal kopuş sizin cenahta değil emin olun türkler arasında büyüyor.

Bak kardeşim, ben düne kadar kürdlere zulmedildi, pkk'yı anlamak lazım diyen bir adamdım bugün "jitem az bile yapmış" diyorum, kaldı ki yaşım 31 yani az çok biliyorum 90'ları falan. Bugün ben "90'lar yaşanmasaydı bugünkü şiddet sarmalı olmazdı" diye değil, "90'lar olmasaydı da bunlar aynı saikle terör estireceklermiş" diye düşünüyorum, çünkü baktığın zaman iyi kötü sana karşı en fazla adımı atmış, en fazla hakkı vermiş adama sen tarihte görülmemiş bir kin güttün, hani "iyilikten maraz doğar" derler ya, ben bugün bizzat görüyorum kardeşim.

müzakere edebileceğiniz son nesil biziz

Bir ara hdp tayfasından bolca duyduğumuz bir söz.. Fakat bugün nevruzlarda "çözüm masasına oturulsun" diye ağlıyor demirtaş, hatta Avrupa Birliğine Kürdler üzerinden aba altından sopa gösteriyor, "Hükümeti masaya oturtun yoksa yüzbinlerce kürd vizesiz geçişle ülkenize akar" diye. Ne oldu peki? Bol bol atıp tuttukları o "müzakereye yanaşmayan kindar nesil" cizre'de bodrumlarda geberdi, Yüksekova'da leşini kedi-köpek yiyor, silah sıktığı devletin ambulansını beklerken hewal suuu diye ağlıyordu en son.. Kısacası o nesil komple yok edildi, ediliyor. Artık bir 20 sene sonra bugün eline silah almaya götü yemeyen pkk sempatizanları "Bakın müzakere edebileceğiniz son nesil biziz :'( diye ağlayacaklar.

türkiye avrupa birliği arasında vizelerin kalkması

Arasıra gelip yazıyorum sözlüğe, çünkü sözlükler miadını doldurdu. Ekşi bile artık eski ekşi değil. Her neyse, madem başlığa geldik bu mesele nedir, ne değildir izah ederek başlayalım.

Şimdi kardeşim vize serbestisi demek 60-90 günlük 28 şengene üye ülkede bulunabilmek demek. Yani bu serbesti ile birlikte avrupa'yı bu süre dahilinde gezebilir, fuarlara, konserlere canının istediği gibi gidebilir, işin gereği biletini alıp pasaportunla çıkabilirsin. eşin dostun yanında kaçak çalışabilirsin ancak, yerleşemezsin yani.

Peki gerçekleşebilir mi? Bakın ben yakın çevreme yaklaşık 2-3 senedir şunu şöylüyorum; bu mülteci krizi ab'nin sonunu getirebilir, değil vizesiz seyahat "bizi ab'ye alacaksınız" desek alacak kadar çaresiz avrupa. Çünkü biz ab'ye geçen mültecileri görmezden geldiğimiz müddetçe şengen askıya alınabilir, hatta ab projesi çökebilir. Nitekim son 1 senedir devlet bilinçli bir şekilde görmezden geliyordu zaten, şengen çok önemli bir proje, ab bu sayede yıllık 110 milyar euro hacim üretiyor, sınır güvenliğine para harcamıyor, ülkeler arası mallar sınırsız geçiyor, turizm vs derken 110 milyar euro getirisi var ab'ye, şimdi düşünün projenin çöktüğünü, bize giren çıkan olmaz sadece şantaj kozumuz kalkar, ülkede 3 milyon mültecinin yanına ab'ye geçemeyecek 500bin daha eklenir o kadar, peki ab? işte avrupalı liderler, özellikle de merkel bunu çok iyi bildiğinden Türkiye'yi ikinci vatanı yaptı.

Şimdi şengen nedir, ne değildir bahsettiysek bu vize muafiyetinin bizim için neden önemli olduğunu anlatalım. Bakın kronik muhalifler, tayyip ne yaparsa yanlış kafasındakiler "aman yeaa, nedir ki yani vize serbestisi 1 hafta tatil yapacaksın mülteci yuvası olucaz" diyerek meseleyi basitleştirmeye çalışıyor ama öyle değil. Bakın ab'nin atası, ilk versiyonu diyebileceğimiz avrupa işbirliği teşkilatı 1963'te kuruluyor ve biz o zamandan beri üyelik için çırpınıyoruz. Düşün yahu, bu ülkenin kuruluşu avrupa özentiliği üzerine, kendilerini avrupalı addeden bir siyasi sistem, tonla kurum var, halk desen balkanlardan gelen ataları bile övünme meselesi, düşün avrupa karşısında o kadar ezik ama onyıllarca itilip kakılmış, adam yerine konmamış. Sonra bir tane islamcı çıkıyor ve avrupa tabiri caizse "domalıyor" bu adama, "abi kulun kölen olayım" çekiyor. Düşün yahu bir tane iett eski şöförü senin okul bitirmiş, avrupalarda okumuş kendini batılı addeden monşerlerinin yapamadığını, hayallerinde bile göremeyeceklerini yapıyor. işte bunların kuyruk acısı bu, "ulan batılılaşmak için biz götümüzü yırttık, avrupalı yüzümüze bakmadı ama bir tane siyasal islamcı çıktı adam dize getirdi bunları"

Hani denmiş ya, "ne olacak başvuran herkese veriyorlar zaten" diye, ben her sene yurtdışına çıkarım arkadaşlarımla, her sene vizesiz ülkeye giderim. Vize alamadığımdan değil, kendime yediremediğimden. Şimdi düşünün adamın ülkesine turist olarak gideceğim, para harcayacağım bunun için lütufmuş gibi benden vize isteyecek hem de ebesinin hörekesşne kadar ne kadar alakasız evrak varsa toplamamı buyurarak. Randevu alarak Ayağına gideceğim, haşmetmahapların kahpe gönlüne göre 3-5 gün, birkaç ay vize verecekler bana. Bu eşi benzeri görülmemiş bir ezikliktir arkadaşlar, bakın abd'de vize istiyor, başvuruyorsun tek seferde 10 yıllık vizeyi veriyor sana, ama o kibirli avrupa hemen dibindeki ülkeye çocuk eğlendirir gibi vize veriyor, ulan amaç güvenlikse ilk seferde güvenini kazanmış hala gıdım gıdım artırmanın mantığı ne, çak geç madem 3-5 yıl? Ama yooook, işte biz bunu "normal" işin tabiatı belledik yıllarca. Batı batı deyip gözümüzde büyüttük, medeniyet beşiği dediğimiz adamlar birkaç yüzbin mülteci ülkelerine gelmesin diye erdoğan karşısında köpek oldular. Hani nerede claudia roth'lar, yeşiller partisi falan? Umarım bu ülkede batılı olmayı erdem zannedenler batının, avrupa'nın bir bok olmadığını anlayabilmişlerdir.

baskın

--spoiler--
ilk yarısı çok iyi, ikinci yarısında sıçan film. Halbuki ne güzel amerikan tarzını süper adapte etmişsin ki bence türk sinemasının en büyük eksiği budur, abd'de çok tutanın uyarlamasını yap ama bize özgü motiflerle uyarla. Adamın ismini edward yerine erkan yapınca, suburban evini apartman dairesine çevirince uyarlamış olmuyorsun güzel kardeşim. Tepkileri, yaklaşımı, giyimişi-kuşamı, tipolojisi bir sürü şey, işte can evrenol bunu güzel becermiş bence. ilk yarısı bu yüzden güzel, fragmanda bu yüzden şahaneydi. ilk yarıda tek eleştirebileceğim nokta karakterlerin "gerçekci" olması adına iki lafından birinin küfür olması. ikinci yarıda ise olay bambaşka bir noktaya evriliyor. Baskın'ı doğru yapan, ilk yarıdaki tüm özellikler heba ediliyor. Erken yaşlanma hastalığına tutulmuş bir köse ne idüğü belirsiz, mad-max ya da herhangi bir distopya filmlerinden fırlamış gibi duran ucube tiplerle olay bambaşka bir noktaya evriliyor. Halbuki çok umutluydum ben filmden, sonundaki twist güzel ama dediğim gibi ikinci yarı tam bir sıçış. Olabilir, umarım can evrenol sonraki filmlerinde bu hataları tekralamaz. O böyle think global, act local düşünmeye devam etsin, filmleri belli bir gişe çıtasına erişir.
--spoiler--

uludağ sözlük

Sene kaç hatırlamıyorum, 2004 olması lazım, olmayabilir de. O zamanlar tıfıl bir üniversite öğrencisiyiz, gecelerimiz internet başında geçiyor. Ekşi'yi yeni keşfetmişiz ama bir türlü yazar olmayı beceremiyorum fakat içimde de inanılmaz bir yazma aşkı var, önce elma sözlük'de takıldım bir zaman sonra uludag sozluk'e geldim. Tabii uludag sozluk o zamanlar emekleme evresinde, bir avuç yazar kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz, ara sıra zirveler düzenliyoruz, şehir şehir geziyoruz falan. Güzel günlerdi, güzel insanlarla tanıştık.balyancho, fewzi_1907, karpuzlabugu, saklaban, kumsu kizi duriye, redwinemania, karga, devedikeni, blonde_mermaid ve daha nicklerini hatırlayamadığım bir çok arkadaş, dost. Fakat hayat meşgalesi, insanın zevklerinin, eğlence anlayışının değişmesi, ayrılıklwr, kırgınlıklar derken uzun bir süredir yazmıyorum bu sözlükt. Bası bası geliyorum mesaj atan varsa cevap veriyorum, hangi entrylerimin begenildiğine bakıyorum ve kapatıyorum sayfayı. Bir mazi, geçen yıllar, bu sözlükle tanıştığımda 19-20 yaşlarındaydım şimdi ise 30'uma giriyorum, çoğunuz beni tanımazsınız. Çübkü bizim ekol çooook gerilerde kaldı, bilmiyorum hala zirvelere katılanlqr var mıdır o dönemden ama bir ara gelicem bir zirveye, bakıcam ortama, yeni arkadaşlarla sanki okulun gediklisi eski mezunmuşum gibi sohbetler edicem, şakalar yapıcam. Bugün geriye baktığımda güzel hatıralar geliyor aklıma, iyi kötü hayatımızda yer ettin uludağ sözlük, bir tarih kapandı bir tqrih açıldı, insan hüzünleniyor ama hayat dediğin bu işte, bu serkeş hayatımda bana güzel hatıralar bıraktığı için teşekkür etmek istedim sadece, evet insanın yaşı ilerledikçe daha hassas oluyor, hahahaha şaka lan şaka, götüne koyyim melankolisinin, ama iyi anılar bıraktın uludağ sözlük, sahibin kimdi unuttum serkan mıydı lan? Her kimse kim, o kadar yazdık çizdik ipnetor para mı koydun cebimiZe, anca reklamlardan doldur cebini.

swinger iftarı

Birayla iftar masasına oturulmasını meşru görenlerin, kurban ibadetini cinayet(!) olarak niteleyip "vegan iftarı" diye saçma sapan etkinlik düzenlemesi üzerine aklımdan geçen iftar çeşidi. Şimdi bu adamların zaten iftarın o manevi lezzetinden istifade etmek gibi bir dertleri yok, bunlar için varsa yoksa akp'li kitleyi kafalayalım, şirin gözükelim olduğundan böyle bir iftar düzenlemeleri çok isabetli olacaktır. Zaten ramazan'ı da, iftarı da bir taraflarından anlamış bunlar, aynı madaya oturuyoruz paylaşım dostluk çok güzel kafasındalar, madem paylaşım çok güzel alın size paylaşımın kralını yapabileceğiniz swinger iftarı, fikir benden ilk adım sizden sevgili iftar düşkünleri..

the polar dream

Balmorhea'yı sevenlerin çok seveceği meksikalı post rock grubu.

http://www.youtube.com/watch?v=hvn2UObYSsI

outro

m83'ün muhteşem ötesi bir parçası.

http://www.youtube.com/watch?v=jhiHaTlbHbY

çin de ders kitaplarının başında atatürk olması

bunu öven adamlar var ya, hakikatten diyecek laf bulamadım.

Google aramalarında tesadüfen başlığı görmem, entry'lere göz atmamla yazmaya karar verdim. Lan salak çin'deki tarih kitabında atatürk'ün resmi varsa bu türkiye'nin ayıbıdır, gururu değil. Neymiş afrika ülkesi kongo'da senato başkanı hayranmış, atatürk'ü örnek alıyormuş. Herhalde halk nasıl hizaya sokulur, nasıl zorbaca kanunlar dayatılır, kabul etmeyenin canına okunur bu yönleriyle örnek alıyorlar atatürk'ü. Bir düşünün ya, kongo diyorsnuz, çin diyorsunuz ben bir örnek daha vereyim, kaddafi'de atatürk hayranıydı. bu ülkelerin yönetim şeklini bir düşünün, hepsi totaliter rejimle halkını baskı altına almış, burnundan fitil fitil getiren ülkeler. yöneticilerinin ruh halini, karakterini düşünün. Ulan hepsi de dikdatördü, nemrutluğa namzet kişiler. Hadi atatürk'e haksızlık ediyoruz diyelim, atatürk'ten sonra gelen insanlara kimse niye kral çıplak diyemedi aga? kuzey kore cumhurbaşkanı kim jong il öldüğünde kuzey kore'de gösterilen tepkilere bir göz atın, halkın fotoğrafına bakın, sosyal, toplumsal analizlere falan girişmenize gerek yok, sadece fotoğrafa bakın. işte kim jong il öldüğünde halk 6 ay böyle abartılı, ürkütücü, hastalıklı bir zihniyetle yasını tuttu biz ise 80 senedir aynı şekilde yas tutuyoruz. Ulan rahnetli atatürk sonrasında bir kişi bile niye demedi madem demokratik bir rejimdik, halk iktidardaydı? Hatta 80 yıl niye kimse demedi ulan hiç sordunuz mu bunu kendinize? ondan sonra çin'de ders kitaplarında atatürk'ün resmi var diye övünürken, kuzey kore vatandaşlarının abartılı(!) gördüğün yaslarıyla dalga geçiyorsun, bu kadar kafan basıyor işte. umarım anlatabilmişimdir meramımı.

yecüc mecüc

amerika'da bir fransızla konuşuyorduk, kendisi scientologist inancını benimsemişti. bir kitaptan bahsetti bana, ismi şu an aklımda değil. mısır piramitlerini uzaylıların yaptığını anlatan bir kitap, o an aklıma düştü. "ulan sed diye hep bilinen anlamıyla düşündük yoksa zülkarneyn uzay gemisiyle gelip mısırlılar ile uzaylı yec üc mecüc arasına set olarak piramidi yapmış olmasın?" hani bizim bilmediğimiz metafizik boyutu olan bir sed aslında piramitler? olur mu olur.

true religion jeans

markadan falan pek anlamam ama geçen sene var mısın yok musun'un çekimlerinde esat yontunç'ta gördüğüm, fakat markasını bir türlü sorup öğrenemediğim kot markasıydı. bu sene abd'ye geldim ve en sonunda öğrenebilme fırsatım oldu, gerçekten insanda inanılmaz fit duran bir kot. diesel, tommy, abercrombie diye ağlaşan yurdum tikky gençliğinin favori markası olur diye düşünüyorum, bilen biliyordur gerçi. kotları 180 dolardan başlıyor, he tabii goodwill'den 8-10 dolara düşürebilirsen düşürüyordur muhakkak.

biz 4 kişiyiz gardaş

şarkıyı söyleyen arkadaşı sanki stüdyoya sokmuşlar, sandalyeye ters oturtmuşlar "domal gardaşşş" demişler sonra sehpa bacağını götüne sokmuşlar o esnada lirikleri okutmuşlar, başka türlüsü gelmiyor aklıma, bir insan nasıl bir motivasyonla şarkı söyleyebilir lan? Yemin ediyorum dünya'daki tüm dertleri çekmiş gibi söylüyor, eddie wedder böyle haykıramıyor lan, n'aptın sen.

ozman

kesinlikle ama kesinlikle uzak durulması gereken firma, sözlüklerde, forumlarda bilimum internet aleminde adeta reklam metni gibi göreceğiniz "ozman'la gittim çok mutluyum, her şey sorunsuzdu" gibi saçma sapan şeyler tamamen kendi güdümlerinde, eşe dosta yazdırılan şeyler. Ben yaşadıklarımı anlatayım, bana iş ve konaklama garantisi verdiler. bunun için piyasadaki en pahalı şirketlerden biri olan ozman'ı tercih ettim. okulum o yaz biteceği için olabildiğince geç döneyim, bol bol gezerim diyerekten programın bitmesinden 2 buçuk ay sonraya aldırdım bileti. fakat sonra bir arkadaşla konuşurken kaçak durumuna düşebileceğimden bahsetti, internette sordum soruşturdum ve verilen travel tarihinden sonra 1 gün bile aksatırsam kaçak durumuna düşebileceğimi, bir daha benim ve birinci dereceden akrabalarımın bile abd vizesi almasının hayal olacağını söylediler. bir hışımla adana şubelerine gittim, kardeşim siz bana niye böyle bir prosedürün varlığndan bahsetmediniz dediğimde pişkin pişkin "niye bu kadar sorun yapıyorsun, bak işte bir problem oldu mu?" şeklinde abzürd bir yanıt verdiler. bu mantığa göre alkollü araba kullanıyorsan kaza olmadıkça bir problem yok yani, bunların mantığı böyle çalışıyor. Her neyse 100 euro tarih değişikliği (thy'den almıştım bileti) benim cebimden çıktı. Neyse dedim, abd'ye geldiğimde ayarladıkları otel 3 ya da beşinci günde polis tarafından kapatıldı. sabah valizlerle dışarda kaldım, tanışalı 2-3 gün olmamış türk arkadaşlar sağolsun valizimi onlara bıraktım, mail attım adana şubeye. ayarlıycaz, halletcez dediler. arkadaş neyi hallediyorsun zaten işe gitcem, gecenin kör vakti çıkıyorum, senin bana söylemen gereken şu "biz konaklama garantisi veriyoruz, o yüzden bizden kaynaklı bir problem oldu git bir otele yerleş, biz sana başka bir yer bulana kadar parasını biz ödüycez" ama hayır, arkadaşlar, bakcaz halletcez derken o gece sokakta kaldım. zaten fitili ateşleyen bu oldu, bir daha mail falan atmadım, dönüş yapmadım kendilerine. çünkü bana "en ucuz yeri ayarladık" demelerine rağmen başka bir türk kafileye aynı yerde aylık 350-400 dolara yer ayarlamışlar. ki bana en ucuz yeri bulduk dedikleri hostelin günlük fiyatı 30 dolardı!! daha bir sürü problem, size öyle bir büyülü dünya sunarlar ki siz abd'ye ceo olarak geleceğinizi düşünürsünüz, halbuki buradaki şirketler konsuunda hiçbir yaptırımları yoktur. hatta abd'de anlaşmalı oldukları şirketliern bile yaptırımları yoktur. şu işi, şu kadar saat yapıcaksın dedikleri zaman "ama kardeşim bana böyle anlatılmadı" deme lüksünüz yoktur. he şimdi tüm bunlara rağmen iki gün sonra bu başlığa "aman şöyle güzel bir firma diye bir entry okursanız, bilin ki sosyal medya'da iyi çalışıyorlar...

sokakta yarı çıplak gezen kızlar

hayatında edirne ötesine geçmemiş zevat ötüp durur. mini eteği, mini şortu illa taşhir öznesi olarak addeder. bak kardeşim, 1 aydır santa monica'dayım ve burada mini şort giymeyeni sopayla dövüyorlar. 15 yaşındaki liselisinden 65 yaşındaki ninesine kadar herkes giyiyor. sadece giymekle kalmayıp gecenin bir vakti bu şekilde sokaklarda endam ediyorlar, toplu taşıma aracına biniyorlar sabahın dördünde ve kimsenin de umrunda olmuyor. neden biliyor musun? Çünkü bu adamları yetiştiren aileler, senin ailen gibi "aman cehennemde yanarsın aman üzerine biskrem çikolatası dökerler" gibi kaygılarla, tabularla yetiştirmemişler. insan doğasını bastırıcak, senin metabolizmanın gereğini yerine getirmesini engelleyecek dogmalar yüklememişler o yüzden sen gibi yaklaşmıyor. he burada ötüp duruyorsun şöyle giyiniyorlar böyle giyiniyorlar diye ondan sonra gizlice bu görüntüleri düşünüp 31 çekiyorsun, ulan çekme o zaman göt lalesi. he seni yoldan çıkarıyorlar diyceksin bana, yoksa seni insan doğanın gereği olan yola sokuyor olmasınlar? çık gez dolaş, düşün bunları hava al beynine oksijen gitsin hem.

60 yaşına gelip hala makyaj yapan kadın

burada yazan onca dallamadan daha saygı duyulası bir iş yapıyordur. ulan dalyarak, sen değil miydin 10 yıl önce "yaşamımıza karışıyorlar, özgürlüğümüze karışıyorlar" diye bik bik öten? şimdi sana ne oluyorda çıkmış -burhan tonlamasıyla- "mieakyaj yiapmasın yiaaa" diye dile geliyorsun? Oh lan iyi ki makyaj yapıyorlar, süper seksi oluyorlar. Keşke hepsi mini etek de giyse o pütürleşmiş, beneklenmiş süper seksi bacaklarını da kamuoyuna sunsalar. belki öyle olunca senin gibi beyinsizler bu ülkeden siktirolup gider.

n'oldu gücüne mi gitti? 1 aydır amerika'dayım 60'lı yaşlarda kendine bakan insanları gördüğümde gidip iltifat ediyorum aaa ne kadar güzel görünüyorsunuz, gri saç size çok yakışmış diye, senin beğeni kriterin farklıdır benimki farklıdır, sana mı sorucam kimi beğenip kimi beğenmeyeceğimi? Burada bik bik ötersin, sonra gider ajda pekkan'a bakıp 31 çekersin seni ikiyüzlük ahlaksız.

matarama su ko

eksi sözlüğün eskilerindendir, eğer aynı kişiyse hoşgeldin reis!

meczup

bir eksi sözlük yazarı, başlığının uludağ'da açılma gerekçesi ise şudur. eksi sözlük yazarları bilindiği üzere acun ılıcalı'ya karşı nefret dolular. kendi önyargılı tasarruflarıdır bir şey diyemem, ve acun ılıcalı'nın hep söylediği bir şey var, nedir o? sözlükte iki kelam edemeyecek adamlar çıkıp klavye başında aslan kesiliyor. sözlük yazarları da bunun tam aksini iddia ediyor. hayır efendim, ne münasebet aslan gibi çıkıp karşısına çatır çatır konuşurum da havasındalar. peki tüm bunların ciodeth ile ne alakası var? anlatayım. bu arkadaş yetenek sizsinizde yanılmıyorsam çeyrek finale kaldı, çeyrek finalden önce o noktaya kadar gelişini anlatan, bu esnada yarışmaya, acun ılıcalı'ya bol bol giydiren "yetenek sizsiniz, freak şov" temalı bir entry döşendi, sonra yarışmada ne mi oldu? acun ılıcalı "bu yarışmayı seviyor musun sevmiyor musun?" diye sordu, bakın "sen bizim hakkımızda şöyle demişsin, hadi cesaretin varsa şimdi de söylersin" ya da "atıp tutuyorsunuz ya biz sadece klavye başından atarlanmayız, gerçek hayatta da sözleirimizin arkasındayız diye, buyur bekliyorum" minvalinden bir şey değil, sadece yazdıklarına istinaden "bu yarışmayı seviyor musun sevmiyor musun?" gibi bir soru sordu, peki arkadaş ne cevap verdi. seviyorum. E ulan hani freak şov'du, carttı curttu? daha alelade bir entry'nin arkasında duramadın, kaldı ki sıraladığın lafların savunmasını yapacaksın. yemezler aslanım yemezler, peki arkadaşları ne dedi, "acun yanlış yaptı, öyle soru sormayacaktı" e ulan siz değil misiniz biz sözlerimizin arkasındayız diyen, acun sadece bunun öyle olmadığını gösterdi size, bu k-adar.

hsbc

acilen bir çalışanıyla irtibat kurmam gereken banka, yurt dışındayım, param yok ve Allah belamı versin ki bu bankadan kart çıkarttım gitmeden önce, bu banka çalışanı sözlük yazarları varsa acilen benimle irtibata geçsin. tanım kasıyorum bak, acilen herhangi bir çalışanının hayati bir mesele için benimle irtibat kurması gereken banka.

acun ılıcalı

ya arkadaş ben kendisi nezdinde şu dönen muhabbeti anlamıyorum, "basit adam gidiyor yurtdışından format alıyor getiriyor türkiye'de paranın gözüne vuruyor." arkadaş, madem bu kadar basit olay, seni bunu yapmaktan alıkoyan ne? Paraya mı tamah etmiyorsun? Eğlence sektörü mü sana göre değil? şu yazdıklarımızın o kadar ziyan, işe yaramaz şeyler olduğunu biliyorum ki. sırf şu entry'i yazdım diye en az 5 tane üzerine olumsuz eleştiri yazılacak. Hayır bu ne şartlanmışlık arkadaş? Ne alıp veremediğin var beğenen acun ılıcalı'yı tanıyan adamla ki illa da "evet acun ılıcalı çok rererö" dedirtmek için gayret ediyorsun? sözlükler karşısında çok doğru bir tesbiti var, "karşısına çıkıp iki kelime edemeyeceği adama klavye başından saydırıyor" diyor, bunun nesi yanlış? burada yazıp çizen adamların hangi biri acun ılıcalı'nın karşısına çıkıpda klavye başında yaptığı atarlanmayı, hakareti yapabilecek? yapsada bir davaya bakar, ondan sonra davadan vazgeçsin diye 2 gün kapısında yatıyor mu yatmıyor mu görürüm.

Kendisini ilk defa eleştireceğim, kusuruma bakmasın ama forumlarda, etrafta çok duyuyorum "acun ılıcalı'nın fener maçına götürme sözü vardı, acun ılıcalı'nın beraber halı saha sözü vardı" vs diye, biliyorum kendisi çok meşgul ama bu sözleri vermesin lütfen. karşı tarafın gönlünü almak, mutlu etmek için veriyor bu sözleri. hayalkırıklıklarını bir nebze azaltmak için yapıyor bu jestleri ama o sözler tutulmayınca daha büyük hayal kırıklığı yaratıyor acun abi. onun için kendisinden tek isteğim bu tip jestler yapmayı bıraksın, ya da bir asistan tutsun verdiği sözleri not alsın artık hayatında buna vakit mi ayırır, verilen sözleri tasnif edip toptan mı aradan çıkarır bilemem. Bunu niye yazıyorum, çünkü acun ılıcalı bence
eleştiriye açık biri, insanların görüşlerine değer veren biri. şimdi para, güç her şey güzelde hayatta hiçbir şey bir çocuğun, masumun, mazlumun, yetimin, öksüzün, kalbi ihlaslı olanın duasının önünde duramaz. Hem bir yerde okumuştum, insan vücudunun değeri 45 milyon dolarmış, madem ortada böyle büyük bir meblağ var, e ortada verilmiş de bir söz var (diyelim ki 20 kişiye beraber maç izleme sözü verildi) 20 kişiyle beraber bir hazırlık maçı izlesen 20 kişinin kalbini kazanırsın, 900 milyon dolar yapar, 60 dakikada seinfield'in 10 sezonda kazanacağından daha fazlasını kazanırsın be abi, seinfield diyorum bak. bundan büyük kazanç var mı be abi.

ssg

ekşileaks 2011 videosunda sarkastik bir taraf olduğunu düşünmüştüm, beğenmiştim de. ama oradaki her şey gerçekmiş meğersem. yaş 26 oldu ondan mıdır nedir artık eskisi gibi sevmiyorum eksi'yi, çok klişe olucak ama o aile havası bitti artık, iyice kapitalizme vurdu kendini. derin betimlemeler, uçuk benzetmelerle süslemeyeceğim bu yazıyı. eksi'den alabileceğinizi alın, cebinizi doldurmaya bakın. eksi artık eski eksi değil maalesef, hayır bir de nerede kaldı arkadaş "biz üyelerimizden para almayız, onun için reklam alıyoruz tavırları" sen meğerse nakite döktüğünde üyelerinden kazandığının reklamdan kazanacağından daha az olacağı için paralı üyelik sistemine geçmemişsin ssg. peder zickler'in yaptığı tesbitlere de katılıyorum. şunca senedir okurum, yazarım gereksiz salaklığımdan dolayı 2 sene oldu uçtum. eksi'nin bana kazandırdığı tek şey var mısın yok musun mülakatlarında "eksi sözlük yazarıyım" dediğimde ekiptekilerin dikkatini çekmek oldu. sözlük yazarlığı sayesinde girdim bir anlamda, 111 bin tl'mi de aldım, allah bin bereket versin, hepsi bu. zaten şu sözlükten 20 adam ancak bulmuştur yolunu, biri de benim işte.