bugün
- erkeğe ne hediye alınır18
- nickli başlık açanlar çaylak yapılacaktır8
- uzağı göremeyen insan19
- anın görüntüsü20
- türkiyede çok abartılan arabalar24
- icardi190516
- icardi1905 silik olsun kampanyası35
- icardiyi tokat manyağı yapmak9
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak19
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması10
- evlilik15
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım29
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız13
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- sözlüğün en ruh hastası yazarı8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi22
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- patiswiss9
- artificialintelligence11
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı22
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- sitede birine sövseniz entry 3 gün kalıyor8
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır10
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- kanınıza rengini verir misiniz14
- aristoteles'in orta yolu10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri12
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- arkadaşlar biri var18
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
entry'ler (356)
kontrol edilemez bir şekilde yemek yeme ve aşırı kilo almayla sonuçlanan bir yeme bozukluğudur.
normal yeme alışkanlıkları olan insanlar, "azcık boğazını tutsun canım o da!" diyip; bu insanları çok rahat yargılayabilirler.
ancak kazın ayağı öyle değildir işte. sen, önündeki dondurma kasesinden 2 kaşık alıp "artık yemek istemiyorum" diyip kenara bırakabilirsin, ancak dolapta dondurma olduğunu bilen bir yemek bağımlısının tek düşündüğü "dolaptaki dondurmadır" ve onu tamamen yeyip bitirmeden başka herhangi bir şey düşünemez ya da yapamaz!
bununla mücadele etmiş ve yenmeyi başarmış biri olarak, yaşadıklarımı anlatmak istiyorum ki belki benim yaşadığım şeyleri yaşayan ve bir çıkış yolu arayan birilerine umut verebilirim.
ilk denememde önce, 20 kilo zayıfladım; sonra 30 kilo geri aldım.
Hem yemeğe âşıktım hem de nefret ediyordum. Üniversiteye başladığımda artık 100 kilonun üzerindeydim. "Âşıklarım" sayısızdı artık. Mc Donaldstan Burger Kinge, KFCden, Pizza hata, Dominnos pizza'ya, litrelerce kolaya, ice tea'ye, çikolatalara, pastalara, cipslere, kebaplara, tatlılara, çerezlere, gofretlere, hamur işlerine, kilo kilo dondurmalara, biralara... Hepsi de artık en yakın dostumdu.
Sabah uyandığımda yemek düşünüyor, akşam yatarken yemekleri hayal ediyordum. Tüm paramı aburcubura yatırmaktan harçlıksız kalıyordum. Her gün poşetler dolusu abur cubur alışverişi yaptığım için market kasiyerleri bile dehşetle benim sepetime gözlerini dikip, beni alttan alttan süzüyorlardı. Ben de o bakışlardan kaçmak için her gün farklı bir marketten alışveriş yapıyordum ve böylece tanınmıyordum artık.
Haftada 4-5 gün yemek siparişi veriyordum ya da hamburgerlerimi paket yaptırıp evde gizlice yiyordum. Çoğu zaman sırt çantamla gidiyordum bu alışverişlere. o abur cuburları tıkınırken gözüm dönüyordu. çiğnemeden yutuyordum lokmalarımı. sonrasında da büyük bir pişmanlık duyuyordum. ağladığım bile oluyordu!
Aldıklarımı kimse görsün istemiyordum. Kovalarla tavuk kızartması yiyor ya da hamburger menüleri ikişer ikişer götürüyordum. Ellerimde o yemek poşetleriyle bir an önce eve atmak için kendimi, dakikaları adımlarımı sayıyordum. Yemek yerken kapı çalsa açamıyordum. Kimseler görmesin istiyordum beni. Gizli gizli yiyordum yemeklerimi, tıpkı bir alkolik gibi!
Bunun herhangi bir bağımlılıktan farkı yoktu.
Tezgâhının altında sakladığı votka şişesinden bir yudum alıp yerine saklayan, sonra televizyonun karşısına geçen, 20 saniye sonra tekrar mutfağa gidip votkasını sakladığı yerden çıkarıp bir yudum daha içen ve yine aynı yere saklayan; sonra yine oturma odasına giden, o şişenin dibini görene kadar mutfakla oda arasında mekik dokuyan bir alkolikten farkım yoktu!
Bütün atıştırmalıklarımı dolaplara tezgâhların altına saklıyordum. Kimse evime gelmesin mutfağıma girmesin istiyordum. Habersiz kapıma gelen bir arkadaşım olursa kapı deliğinden bakıyor ve evde yokmuşum gibi yapıyordum. Çöplerimi bile geceleri atıyordum. Tek başına yaşayan bir kadının evsel atık miktarı insanları hayrete düşürebilirdi çünkü! Tek düşündüğüm, önemsediğim, aklım, fikrim, her şeyim yemek yemekteydi.
24 yaşında 113 kilo olmuştum. kendinden hefret eden, bir genç kadın! ve bir gün artık bunun son olduğunu ve hayata tutunmam gerektiğinin farkına vardım.
kendimi sevmeyi, kendime değer vermeyi öğrenmek zorundaydım ve ben de mutlu olmak istiyordum.
yemek, insan gibi nasıl yenir; kendime öğrettim.
spor nasıl yapılır öğrendim. araştırdım. okudum.
protein ve egzersiz nedir öğrendim.
günlük tükettiğim kalorileri saydım.
10 metre koşamayan, 2 km tempolu yürüyemeyen morbit obez bu kızı; 5 km'yi 30 dka'da koşabilen bir kiza cevirdim!
öğlene kadar uyuyan ben, sabah 6:30 da kalkıp; 6 km koşan bir kadın oldum!
tam 40 kilo zayıfladım ve beden kitle endeksim "MORBiT OBEZ" den, "NORMAL" sıralamasına düştü.
hala her gün, yediklerimle ve egzersizimle mücadele ediyorum.
sağda solda zayıflama mucizeleri aramaktan vaz geçin! çünkü böyle bir mucize yok!
kimse 1 gecede 10 kilo zayıflayamaz! çünkü kimse 1 gecede 10 kilo da alamaz!
sabırlı olun!
ama yarın daha geç olmadan şu an bir adım atın ve mesela dolabınızdaki kolayı dökün! markete gittiğinizde çikolata almayın!
gerçeğinizle yüzleşin!
bu bir klişe biliyorum ama, EĞER BEN YAPABiLDiYSEM; HERKES YAPABiLiR!
normal yeme alışkanlıkları olan insanlar, "azcık boğazını tutsun canım o da!" diyip; bu insanları çok rahat yargılayabilirler.
ancak kazın ayağı öyle değildir işte. sen, önündeki dondurma kasesinden 2 kaşık alıp "artık yemek istemiyorum" diyip kenara bırakabilirsin, ancak dolapta dondurma olduğunu bilen bir yemek bağımlısının tek düşündüğü "dolaptaki dondurmadır" ve onu tamamen yeyip bitirmeden başka herhangi bir şey düşünemez ya da yapamaz!
bununla mücadele etmiş ve yenmeyi başarmış biri olarak, yaşadıklarımı anlatmak istiyorum ki belki benim yaşadığım şeyleri yaşayan ve bir çıkış yolu arayan birilerine umut verebilirim.
ilk denememde önce, 20 kilo zayıfladım; sonra 30 kilo geri aldım.
Hem yemeğe âşıktım hem de nefret ediyordum. Üniversiteye başladığımda artık 100 kilonun üzerindeydim. "Âşıklarım" sayısızdı artık. Mc Donaldstan Burger Kinge, KFCden, Pizza hata, Dominnos pizza'ya, litrelerce kolaya, ice tea'ye, çikolatalara, pastalara, cipslere, kebaplara, tatlılara, çerezlere, gofretlere, hamur işlerine, kilo kilo dondurmalara, biralara... Hepsi de artık en yakın dostumdu.
Sabah uyandığımda yemek düşünüyor, akşam yatarken yemekleri hayal ediyordum. Tüm paramı aburcubura yatırmaktan harçlıksız kalıyordum. Her gün poşetler dolusu abur cubur alışverişi yaptığım için market kasiyerleri bile dehşetle benim sepetime gözlerini dikip, beni alttan alttan süzüyorlardı. Ben de o bakışlardan kaçmak için her gün farklı bir marketten alışveriş yapıyordum ve böylece tanınmıyordum artık.
Haftada 4-5 gün yemek siparişi veriyordum ya da hamburgerlerimi paket yaptırıp evde gizlice yiyordum. Çoğu zaman sırt çantamla gidiyordum bu alışverişlere. o abur cuburları tıkınırken gözüm dönüyordu. çiğnemeden yutuyordum lokmalarımı. sonrasında da büyük bir pişmanlık duyuyordum. ağladığım bile oluyordu!
Aldıklarımı kimse görsün istemiyordum. Kovalarla tavuk kızartması yiyor ya da hamburger menüleri ikişer ikişer götürüyordum. Ellerimde o yemek poşetleriyle bir an önce eve atmak için kendimi, dakikaları adımlarımı sayıyordum. Yemek yerken kapı çalsa açamıyordum. Kimseler görmesin istiyordum beni. Gizli gizli yiyordum yemeklerimi, tıpkı bir alkolik gibi!
Bunun herhangi bir bağımlılıktan farkı yoktu.
Tezgâhının altında sakladığı votka şişesinden bir yudum alıp yerine saklayan, sonra televizyonun karşısına geçen, 20 saniye sonra tekrar mutfağa gidip votkasını sakladığı yerden çıkarıp bir yudum daha içen ve yine aynı yere saklayan; sonra yine oturma odasına giden, o şişenin dibini görene kadar mutfakla oda arasında mekik dokuyan bir alkolikten farkım yoktu!
Bütün atıştırmalıklarımı dolaplara tezgâhların altına saklıyordum. Kimse evime gelmesin mutfağıma girmesin istiyordum. Habersiz kapıma gelen bir arkadaşım olursa kapı deliğinden bakıyor ve evde yokmuşum gibi yapıyordum. Çöplerimi bile geceleri atıyordum. Tek başına yaşayan bir kadının evsel atık miktarı insanları hayrete düşürebilirdi çünkü! Tek düşündüğüm, önemsediğim, aklım, fikrim, her şeyim yemek yemekteydi.
24 yaşında 113 kilo olmuştum. kendinden hefret eden, bir genç kadın! ve bir gün artık bunun son olduğunu ve hayata tutunmam gerektiğinin farkına vardım.
kendimi sevmeyi, kendime değer vermeyi öğrenmek zorundaydım ve ben de mutlu olmak istiyordum.
yemek, insan gibi nasıl yenir; kendime öğrettim.
spor nasıl yapılır öğrendim. araştırdım. okudum.
protein ve egzersiz nedir öğrendim.
günlük tükettiğim kalorileri saydım.
10 metre koşamayan, 2 km tempolu yürüyemeyen morbit obez bu kızı; 5 km'yi 30 dka'da koşabilen bir kiza cevirdim!
öğlene kadar uyuyan ben, sabah 6:30 da kalkıp; 6 km koşan bir kadın oldum!
tam 40 kilo zayıfladım ve beden kitle endeksim "MORBiT OBEZ" den, "NORMAL" sıralamasına düştü.
hala her gün, yediklerimle ve egzersizimle mücadele ediyorum.
sağda solda zayıflama mucizeleri aramaktan vaz geçin! çünkü böyle bir mucize yok!
kimse 1 gecede 10 kilo zayıflayamaz! çünkü kimse 1 gecede 10 kilo da alamaz!
sabırlı olun!
ama yarın daha geç olmadan şu an bir adım atın ve mesela dolabınızdaki kolayı dökün! markete gittiğinizde çikolata almayın!
gerçeğinizle yüzleşin!
bu bir klişe biliyorum ama, EĞER BEN YAPABiLDiYSEM; HERKES YAPABiLiR!
ing: umarım geberirsin lanet olası!
elleri temizse olabilir.
bu kadının gerçek potansiyeli budur. umarım çok geç olmadan eski günlerini hatırlar ve düzelmeye bakar.
http://www.youtube.com/watch?v=lqSKVv6YO8g
perşembenin gelişi çarşamdan belli belli editi: nasıl bir şom ağızlılıksa artık benimki de!
http://www.youtube.com/watch?v=lqSKVv6YO8g
perşembenin gelişi çarşamdan belli belli editi: nasıl bir şom ağızlılıksa artık benimki de!
- babama söyleyeyim de laptopumu satmasın. *
ing.badem gözlüler. *
amerika'da da bir siyahi, başkan olamaz deniyordu fakat gördük ki çok da güzel oluyormuş.
(bkz: barack obama)
(bkz: barack obama)
iki ayda 17 kilo vermemi sağlamış olan fitness programı.
durmak yok yola devam editi: 4 ayda 25 kilo vermemi sağlamış olan fitness programı.
(bu program aslında 3 ay sürüyor, fakat ben P90x rutinine yeniden başladım)
durmak yok yola devam editi: 4 ayda 25 kilo vermemi sağlamış olan fitness programı.
(bu program aslında 3 ay sürüyor, fakat ben P90x rutinine yeniden başladım)
"doğunca ebe yıkadı, ölünce de imam yıkayacak" deyip banyo da yapmıyordur bu pasaklı.
(bkz: ateş büküyoruz biz)
(bkz: öpüjeeeem)
bir de monitörden kendisini izler bu sunucu. aynı nazlı ılıcak'ın yaptığı gibi.
not: sanırım saçları bozulmuş mu diye kontrol ediyor.
not: sanırım saçları bozulmuş mu diye kontrol ediyor.